Ege İki yıl sonra bir numarayız

İki yıl sonra bir numarayız

13.02.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Bankaya el konulduktan sonra ve ülkede yaşanan krizlerle bize ömür biçilmeye başlanmıştı. Ama akıllı stratejiyle verimli olmayan alanlardan çıktık. Uyguladığımız model olmasıydı film böyle gitmezdi."

İki yıl sonra bir numarayız

Yaşar'ın Holding'in CEO'su Hasan Denizkurdu iddialı konuştu: Kendi ifadesiyle "İyi bir marka" olan Denizkurdu, bu tesbitini de "İyi marka olan ürünlerin özelliği önce kaliteli olmasıdır. Ben de bugüne kadar kaliteli olmaya çalıştım. İş dünyasında ve siyasette kimseyi aldatmadım" gerekçesine dayandırıyordu.Bugün İzmir'in tek CEO'su (İcra Başkanı) olarak Yaşar Holding'deki değişime damgasını vuran Hasan Denizkurdu, sayısız "fırtına" atlatan grubun bugün geldiği noktayı Milliyet Ege'ye anlattı. Denizkurdu, "Şu an sıçrama dönemindeyiz. 2 yıl sonra da Türkiye'de A rating notu alan ilk kuruluşlardan birisi biz oluruz" diyerek ne kadar iddialı olduğunu bir kez daha gösterdi. Gazeteci-Yazar Faruk Bildirici'nin bir dönem sıkça konuşulan kitabı "Siluetini Sevdiğimin Türkiyesi"nde yer alan 29 portreden biri de ona aitti. Yakından tanıyanlar hariç; herkes, sadece birkaç ay bakanlık yaparak Türkiye'nin "unutulmayanları" arasına girebilmesine çok şaşırmıştı. Dostları ve çalışma arkadaşları ise bu durumu çok doğal karşılıyordu. O İzmirlilerin yıllar yılı "Çeşmeli Hasan" olarak tanıdığı Hasan Denizkurdu idi. Dünyadaki ve Türkiye'deki değişimi görürken, Yaşar Grubu'na çok iyi bakmak gerektiğinin altını özellikle çizen Hasan Denizkurdu, "Burası İzmir için bir laboratuvar, dolayısıyla ne olup bittiğini iyi izlemek lazım. Ama maalesef İzmir'de Yaşar Grubu'na karşı hem hayranlık hem de kıskançlık var" diye konuştu. Yaşar Holding CEO'su şöyle devam etti:"Bugün gıdada dünya devleriyle yarışıyoruz. Ve bu yarışta önde gidiyoruz, birinciliği kaptırmıyoruz. Kimyada yine dünya devleriyle kıyasıya bir yarışımız var. Bütün bunları, üzerimizde bankaya el konulmasından kaynaklanan haksız yüklere rağmen başarıyoruz. Herkes çıplak koşarken ben sırtımda ekstra yükle koşuyorum. Buna rağmen birinci olabiliyorsam, bundan alınacak çok ders var. İzmir örnek olarak sağa sola bakacağına bu olayı iyi incelesin." Hayranlık, kıskançlık Kurumsallaşma ve profesyonellik adına Yaşar Holding'de uygulanan modelin çok önemli olduğuna dikkat çeken Hasan Denizkurdu, "Bu model olmasaydı, film böyle gitmezdi" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:"Ailenin yaptıkları kolay değil. Ve bu sahiplerin ne yaptığına, başka sahipler de iyi bakmalı. Çünkü bu modeli uygulayamayanlar, gürültülü bir şekilde çekip gidecekler. Şirketi profesyonellere devredip hala yönetimde söz sahibi olmak isteyen alaturka aileler Türkiye'de çok. Ama bu şirketler süratle el değiştirecek. Zaten 2010 yılına kadar Türkiye'de mülkiyet ve sahiplik yapısı büyük değişime uğrayacak. Değişime parelel yeniden yapılanmanın içine girmeyenler sıkıntıya girdiler, girecekler. Sonuçta bir takım el değiştirmeler yaşanacak. Bugün sermaye sahipleri şuna bakmalıdır: İş başındaki yöneticiler hisselerine değer olarak ne getiriyor, hisse başına ne kar elde ediyorlar?"Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Kalpaklıoğlu ve Başkan Yardımcısı İdil Yiğitbaşı ile çok uyumlu çalıştıklarını belirten Denizkurdu, üstündeki prangalara rağmen ayakta durmayı başaran grubun sıçrama içinde olduğunu, borçlarını çok azalttığını ve 2 yıl sonra yüzde yüz sağlığına kavuşacağını söyledi. Alaturka aile çok Hasan Denizkurdu görüşlerini şöyle özetledi:"Bankaya el konulduktan sonra ve ülkede yaşanan krizlerle, neredeyse Yaşar Holding'e ömür biçilmeye başlanmıştı. Ama biz akıllı bir strateji ile verimli olmayan alanlardan çıktık. Ayrıca patronluk şapkasıyla patron locasında, yönetici şapkasıyla yönetici locasında oturmayı, oyuncu şapkasıyla da sahada olmayı öğrendik. Ben patronlara şunu söylüyorum: Gidin şirketlerinizi kontrol edin, kasaya bakın, hesaplara bakın, iş geliştirmek için öneriler getirin. İşlerle ilgilenin, bırakmayın işleri. Ama kararlar bize ait. Bu profesyonellere sahipler arasında bir çelişki olarak algılanmamalı. Bu bir armoni. Bu bir takım oyunu. Aynen futboldaki gibi herkes takım içindeki yerini bilecek. Herkes takımın taktiğini bilecek. Herkes ne zaman pres yapılacağını, hücum ve müdafaanın nasıl olacağını bilecek. Biz Yaşar'da işte bunu yaptık." Herkes yerini bilecek