Egeİzmir'in rakıları...

İzmir'in rakıları...

15.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

İzmir'in rakıları...

İzmirin rakıları...




Bu başlık, ünlü zeybek Çakırcalı Mehmet Efe için yakılmış, "İzmir'in Kavakları" türküsüne kafiye olarak benzemekte. Her ne kadar Çakırcalı rakı içmeyen istisnai bir zeybek olsa da, İzmir'in rakıları ile Çakırcalı arasında niçin bir ilişki kurduğum düşünülebilir.
Son aylarda bir grup girişimci, Tekel'in kuruluşundan bu yana Türkiye'de ilk özel rakıyı İzmir'de üretmek için çaba harcıyorlar. Ürettikleri rakının adını da Ege kültürünün en önemli unsuru olan zeybeklikten ve onların reisi efeden almışlar. Basında Efe Rakısı ile ilgili çıkan yazıları okudukça, tarihte İzmir'de üretilen rakı ve diğer alkollü içecekler hakkında bir yazı yazmayı düşündüm.
İzmir, Osmanlı egemenliğine geçtiği 15'inci Yüzyıl'da tarımsal niteliği ağır basan ve özellikle başkent İstanbul'un ve sarayın yaş meyvesini temin etmekle yükümlü, küçük bir kasaba konumundaydı. Saraya gönderilen yaş meyvelerin başında üzüm ve incir gelmekteydi. Bu iki değerli ürün, İzmir'i ilerleyen zaman içinde dünya ölçeğinde tanıtacak ve markalaştıracaktı.
Üzüm ve incir ise yazının konusu olan rakının, şarabın ve diğer alkollü içeceklerin hammaddesi olup, İzmir ve art bölgesi olan Ege'de kaliteli, bol miktarda üretilmekteydi. Ayrıca rakının esasını oluşturan en kaliteli anason da Çeşme'de yetişiyordu.
İzmirliler erken dönemde kendi ihtiyaçları için şarap ve rakı imal etmekteydi. Çünkü İzmir'in bu dönemlerde yaklaşık iki bin kişilik nüfusu bu ürünlerin ticareti için gerekli bir pazar oluşturmamaktaydı. Ancak İzmir, 17'nci Yüzyıl'dan itibaren tarımsal kimliğinin yanında, uluslararası ticarete açılmış ve nüfusu ciddi biçimde artmıştı.
Liman kentlerin en tipik karakterlerini kuşkusuz gemiciler ve hamallar oluşturmaktaydı. Bu meslek erbapları yorgunluklarını atacak, bir takım sosyal mekanlara ihtiyaç duymaktaydı.

1900'lerde 400'e çıktı
Buralar da genellikle meyhane veya taverna gibi yerlerdi. Liman kent statüsüne yükselmeden önce, 1500'lü yıllarda İzmir'de tek bir meyhane icra - yı sanat ederken, kentin gelişmesiyle birlikte, özellikle iç liman civarında (Kemeraltı kavisi) meyhane sayısı artmıştı.
1671'de İzmir'e gelen Evliya Çelebi, şehirde 200 meyhanenin faaliyette bulunduğunu bildiriyor.
19'uncu Yüzyıl'daki gelişmelere paralel nüfus artışı, kentteki bu tür mekanların da sayısını arttırıyor. Kimi kaynaklar 1900'lü yıllarda İzmir'de dört yüz meyhane olduğunu belirtirken, 1914 yılında İzmir Ticaret Rehberi'ni yayınlayan Hüseyin Rıfat Bey 269 meyhane bulunduğunu belirtiyor. Meyhanelerin dışında, Kordon'da ve Frenk Sokağı'nda faaliyet gösteren Batı tarzında kulüpleri, gazinoları, restoranları ve birahaneleri de bunların üzerine eklersek, oldukça fazla sayıda işletme İzmirlilere ve kente gelenlere hizmet sunmaktaydı.

Halis üzümden Ziya Rakısı
Meyhane ya da benzeri işletmelerin çoğalması alkollü içecekler için ciddi bir pazarın doğmasına neden olmuştu. Hammaddesi de kendi topraklarında yetiştiği için, İzmir'de ciddi bir alkollü içecek imali başlamıştı. Bu imalathanelerde başta şarap olmak üzere, rakı, likör, vermut, konyak gibi içecekler üretiliyordu.
Osmanlı döneminde başlayan ve sonrasında gelenekselleşen alkollü içki üretimi, Cumhuriyet'in ilk yıllarında da özel üretim olarak varlığını sürdürmüştü. Nitekim 1926 yılına ait İzmir Ticaret Rehberi, İzmir'deki bu çok zengin üretimi yansıtmakta. Üretimin çokluğu, üreticiler arasında rekabet oluşturduğundan rehberde üreticiler rakılarının reklamını çarpıcı sözcüklerle yapmakta. Bu rehberden o dönemde üretilen rakıların bir kısmını tanıtmaya gayret edeceğim.

Sahtecilik o zaman da vardı
Yusuf Ziya Bey'in, Alsancak Bornova Sokağı'ndaki imalathanesinde ürettiği rakının adı Ziya'dır. Ziya Rakısı için şöyle bir tanıtım yapılmıştı: "Halis İzmir üzümünden mamuldür. İzmir'de imal olunan bilumum rakılar arasında nefasetini daima muhafaza etmiş ve günden güne artırmak suretiyle umumun rağbetine mazhar olmuştur. Şişelerdeki Ziya Rakısı imzasına dikkatle, sahtelerinden kaçınılması tavsiye olunur."
Bornova Hayat Rakısı, Çeşmeli Behçet Salih ve ortakları tarafından üretilmekteydi. Rakı, "Safi İzmir razakisi ve çekirdeksiz üzümüyle Çeşme'nin meşhur anasonundan mamul olup, elli, yüz ve iki yüz dirhemlik şişelerde satılır" biçiminde tanıtılmıştı. Bunlardan başka Eyüp Sabri Bey Yıldız, Yoda Alazraki Ayyıldız , Karşıyaka'dan Rıfat Bey Bulut, Karşıyaka'dan İsmail Hakkı Bey Ab-ı Hayat, Karşıyaka'dan Mahmut Nedim Bey Kibar, Nesim Politi Zevk, Sakızlı Mustafa Şevki Sakızlı'nın Rakısı, Asmalımescit'ten Süleyman Bey Muhabbet, Göztepe'den Mehmet Fahri Bey Cihanbeğendi, Ali Ulvi Bey, Zeybek isimlerini taşıyan rakıları üretmekteydiler. Her üretici rakılarını halis üzüm ve anasondan imal ettiğini ve enfes olduğunu, taklitlerinden kaçınılmasını ısrarla belirtiyordu.
İzmir'deki Alaşehir, Sakız Pazarı, Kanaat, İstanbul Pazarı gibi lüks bakkallar da İzmir rakılarını müşterilerine pazarlayabilmek için ilginç reklamlar vermekteydiler. Hatta Sakız Pazarı, kamyonetiyle müşterilerine ücretsiz servis bile yapmaktaydı.
İzmir'deki meyhane sayısının fazlalığı, içki imalathanelerinin çeşitliliği, kentin sosyal yaşamının güçlü oluşunu sergilerken, kentin serbest ve muhafazakarlıktan uzak yüzünü yansıtmaktadır.
1926 yılında çıkartılan bir kanunla, Cumhuriyet hükümeti ekonomik darboğazları aşmak için özel içki üretimini kaldırıp, bu alandaki her tür üretimi devlet tekeline almış ve İzmir'de de yüzyıllardır sürdürülen özel rakı üretimi sona ermişti.




EGE







KEŞFETYENİ
Herkes merak ediyordu sır perdesi aralandı: Harika Avcı'ya ne oldu?
Herkes merak ediyordu sır perdesi aralandı: Harika Avcı'ya ne oldu?

Cadde | 27.05.2025 - 14:39

Bir döneme güzelliği, sesi ve oyunculuğuyla damga vuran, Türkiye’nin kalbinde özel bir yer edinen ünlü sanatçı Harika Avcı, yıllardır süren sessizliğini nihayet bozdu.

Yazarlar