15.09.2021 - 00:00 | Son Güncellenme:
Süper Lig’de Göztepe, Medipol Başakşehir karşısında bu sezonki ilk galibiyetine imza attı. Teknik Direktör Ünal Karaman’la yollarını ayırıp Sırp çalıştırıcı Nestor El Maestro’yu dümene geçiren sarı kırmızılıları değerlendiren yazarlarımız, “Göztepe ikinci yarıdaki oyunuyla galibiyeti hak etti. Hadi bakalım arkası gelsin” dedi.
Bülent Buda: Sevinciniz kutlu olsun sevgili Göztepeliler. Ndiaye sahalara, yaşama döndü. Yaşamsal geriye dönüşün ilk belirgin sinyali, ikinci yarıda Ndiaye’nin hücumun merkezinde tek kalmasıydı. Jahovic ile ikisi olmuyor. Bu bir gerçek. Ya biri ya öteki.
Sinyor El Maestro’nun ikinci yarı hamleleri kusursuzdu. Daha önemlisi yaşamsaldı. Daha ilk maçında şaşırıyor insan. Oyuna yaptığı tüm hamleler, değişimler cuk oturdu. Tijanic nasıl şey öyle! Fiziğine bakıyorsun, olmaz diyorsun. Ama kimyayı da devreye alınca büyüyor bu futbolcu. Savunma arkası sızmalarına ya da koşularına bayılırım öteden beri. Ne güzel koşuydu öyle. Ndiaye’den birinci sınıf servis ve kaleciyi paralize eden bitirici plase. Seyrine doyum olmuyor bazı güzelliklerin. Obinna’nın yine canı çıktı. Cesur yürek, savaşçı. Başakşehir’in ilk atağında ve de ulaştığı erken golde savunmanın alan ve adam paylaşımındaki sorunu yine nüksetti.
Murat Paluli’nin rakibe göre sağdan gönderilen topta stoper arkadaşının yakınına gelmesi ne ki? Kademe denen bir anlayış ve de uygulama var. Sonuçta öncü olarak Göztepe’nin çocuğu, büyük kaptan ve tüm takım ikinci yarıda maçı koparmak için sıra dışı bir savaşım verdiler. Ve de hak ettiklerini aldılar. Galibiyetler, futbolculara takım olduklarını duyumsatır. O kulübeyle birlikte maç sonrası kucaklaşma duygulandırıcı, göz yaşartıcıydı. Bu görüntü ne denli takım olduklarını belgeliyor. Hadi bakalım arkası gelsin.
Fatih Tanfer: Göztepe’nin Başakşehir maçı iki perdelik bir oyun gibiydi. Birinci yarının mutlak hakimi, pozisyon bulan takımı Başakşehir’di. Ancak karşılarında harika kurtarışlar yapan Göztepe kalecisi İrfan Can vardı. Göztepe’nin oyuna tutunmasında, farkın açılmamasında en büyük nedendi.
İkinci yarıda Göztepe toparlandı ve gücünü buldu. Hızlı hücum yaparak rakiplerini hataya zorladılar.
Yazılarımı takip edenler gayet iyi bilir. Bir iddiam vardı. Göztepe’de Ndiaye varsa santrfor oynar düşüncemin ne kadar haklı olduğunu bu maçta gördük. Yeni teknik adam Maestro, Tijanic’i oyuna aldı. Ndiaye de hücuma geçti. Ndiaye’nin yaptığı fiziksel mücadele, rakip iki stoperi oyuna çıkarmadı. Golünü attı. İkinci golde Tijanic’e yaptığı asisti üç büyüklerden bir oyuncu yapsaydı, bütün gece TV’de onu dinlerdik.
Soner’le Tijanic’in pas organizasyonları, Obinna’nın yüksek mücadele gücü, Kahraman ve Arslanagic’in başarılı oyunları ve en önemlisi İrfan Can’ın geceye damga vurmasıyla üç puan Göztepe’nin oldu.
Yeni Teknik Direktör Maestro’ya hoş geldin derken, bilhassa ikinci yarıda yaptığı olumlu değişiklikler, atak ve tempolu futbolu Göztepe taraftarını mutlu etti. Taraftarın arzuladığı Göztepe, ikinci yarıdaki Göztepe’ydi.
Mehmet Demirtaş: Milli araya yalnızca iki puanla giren Göztepe, henüz puanla tanışmamış Aykut Kocaman’ın çalıştırdığı Başakşehir karşısında El Maestro’yla ilk kez sahaya çıktı.
Maestro yaptığı hamleler ile ilk maçtan olumlu sinyaller verdi. Göztepe, başlıca Gürsel Aksel’deki maçlardan puansız ayrılmamalı. Buradaki karşılaşmalar takımın ligdeki gidişatını belirliyor. Maestro, Göztepe’den beklenen kendine özgü oyun metodunu yerleştirmeli, takıma aşılamalı.
Başakşehir karşısında fena bir başlangıç yapmadılar. Pozisyona giren, rakibini zorlayan bir kimlikleri vardı. Verdikleri ilk pozisyonda Deniz Türüç golü attı.
Skoru bulan Aykut Kocaman’ın takımı Göztepe’nin atağa çıkmaya kalkıştığı anlarda faulle durdurdu sarı kırmızılıları. Özellikle kaleci Volkan da her aut atışında vakitten çaldı. Maksatları ikiyi atmak değil Göztepe’ye gol sevinci yaşatmamaktı.
Başakşehir sınavında İrfan Can ilk yarıdaki kurtarışlarıyla damga vurdu. Ndiaye hem attı hem attırdı. Takıma rahat geçiş sağlayabilen Obinna da günündeydi. İkinci yarıda ilk şutunu 80’de atabilen Başakşehir’e karşı Göztepe iştahla oynadı. Lourency’nin yaptığı asistte Ndiaye iyi yükseldi. Güzel oyununu golle taçlandırdı. Tijanic’e de yaptığı asistle bir forvetten öte olduğunu gösterdi. Birlikte oynama becerisini takıma monte etmek gerek. Bunu da yapacak olan Maestro ve ekibi. Bu hafta hepimizi heyecan dolu bir İzmir derbisi bekliyor. Yıllar sonra Göztepe ve Altay karşı karşıya. Kazanan dostluk olsun.
Savunmaya dıkkat!
Bülent Buda: İlk 20 dakikada ikram gibi iki golden sonra ilk yarının bitimine değin geriye dönüş çabaları. Karşı kalede yoğun baskı, Cebrail’in üst düzey girişiminden direkten dönüşü.
Özellikle ilk golde savunmanın merkezi boşaltarak gole alan açması ve Lis’in futbol yaşamı boyunca ender yaşayacağı talihsizlik ve de ardından açılan makası kapama ereğiyle ikinci yarı başında yapılan hamleler, baskılı oyun anlayışıyla yürekli girişimlerden bir türlü ulaşılamayan gol ya da goller. Sonrası Konya’nın ikinci yarıdaki tek pozisyonuyla tabelayı üçlemesi ve de elbette iyiden iyiye olanaksızlaşan geriye dönüş. Bayağı seçenekli diyebileceğimiz kadro yapılanmasında radikal olmasa da birtakım dokunuşların olabileceğini varsaymak, pek de yanlış olmaz.
Özellikle son iki maçtaki savunma tercihleriyle o bölgedeki oyun felsefesine dokunuşlar kaçınılmaz gibi görünüyor.
Fatih Tanfer: Altay, iki haftada aldığı altı puan sonrasında önce Fenerbahçe’ye sonra da Konya’da Konyaspor’a mağlup oldu. Alınan bu iki mağlubiyet asla Altay’ın güçsüz bir takım olduğu anlamına gelmemeli.
Haftalardır Altay’ın defans merkezindeki problemini ifade ediyordum. Bu maçta da maalesef dramatik goller yedi. Önce birinci golde İbrahim’in ayağı takıldı. İkinci golde kaleci Lis kendisine yakışmayan bir gol yedi.
30. dakika sonrası Altay vitesi yükseltti, tempoyu artırdı. Cebrail’in şutu direkten döndü. Bamba ile girdiği gol pozisyonunu kaçırdı. Doğru oynadı, ancak golü bulamadı.
Altay yeni kurulan bir takım. Teknik Direktör Mustafa Denizli’nin ilerleyen haftalarda oyuncularını ve oyun planını çok daha geliştireceğine ve özlenen Altay’ın taraftarına mutluluk vereceğine inanıyorum.
Mehmet Demirtaş: Altay orta sahası bilhassa ilk iki mücadelede koşan ve koşturan bir kimyaya sahipti. Buna defansın sağ ve sol kanadındaki Cebrail ile Naderi de eklenince nefis bir hücum hattı çıkmıştı ortaya.
Fenerbahçe maçında ise cılız kalıp milli araya girdiler. Konya karşısında da maça bir adım önde başladılar yakaladıkları akınlarla. Art arda gelen pozisyonlar sevinç yaşatsa belki maç orada kırılacaktı. İlhan Palut’un Konya’sına alan verildiğinde azımsanmayacak derecede süratliler. Özellikle Cikalleshi’nin önderliğinde üçüncü bölgede kenarı çok iyi kullandılar. İlk ciddi tehlikede de golü attılar Altay ağlarına.
Rekabetçi bir oyun ile rakibinin üstüne giden siyah beyazlılar, rakibini ısırmaya devam etti. Bir duran top sonrası Abdülkerim kafa şutunda isabeti bulmuştu. Bu golde Lis cılız kaldı. Bu iki golün öncesine baktığımızda İbrahim Öztürk’ün kademede ağır kaldığını görüyoruz. Çok hızlı gelişiyor ve değişiyoruz. Çağımızın lügatında hız kavramı bu kadar geniş yer kaplıyorken rakipler göz açıp kapayıncaya kadar kalenize ulaşıveriyor.
Yani artık ağır defanslarla iş çok zor. Cebrail’in direkten dönen topu, Murat’ın yakın mesafeden kafa dokunuşu derken skor nedeniyle iflas bayrağını çekmediklerini hissettik.
Denizli’nin yedek kulübesi zengin denilebilecek bir kıvamda. Denizli’ye bu noktada bir eleştirim var. Konya’da 76 dakika Bamba’ya sabredilmez. 76 dakika kilidi açamamışken Paixao yedek soyundurulmaz. Bu hamle biraz rötarlı oldu.
Rahmanovic’in golü ile Altay’ın gardı gittikçe düştü, günü golsüz tamamlayacaklar diye düşünürken maçın tek olumlu yanı, Rayan’ın Altay kariyerindeki ikinci sevincini yaşaması oldu. Konya’da özellikle savunmadaki sıkıntıların tahlili yapıldı.