EgePINAR GİBİ GÜÇLÜ MARKALAR OLUŞTURACAĞIZ

PINAR GİBİ GÜÇLÜ MARKALAR OLUŞTURACAĞIZ

25.04.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Ablası Feyhan Kalpaklıoğlu’ndan sürpriz şekilde yönetim kurulu başkanlığını devralan, İzmir’in en büyük kuruluşu Yaşar Holding’in yeni kaptanı İdil Yiğitbaşı, bir yıllık süreci anlatırken, yeni markalar üretmeye odaklandıklarının sinyalini verdi. Yiğitbaşı öncelikli duygusunu “Onbinleri aşacak istihdamı yaratabileceğimizi hissediyorum, bu da heyecan veriyor”

PINAR GİBİ GÜÇLÜ MARKALAR OLUŞTURACAĞIZ

Önümüzdeki günlerde, Yaşar Holding’de abla-kardeş bayrak değişiminin bir yılı dolacak. Bu değişim yaşandığında, sürpriz olmuş, “Ailede kavga mı var” söylentileri ortaya çıkmış, İdil Yiğitbaşı böyle bir atmosferde bir bölümü yenilenen yeni yönetim kurulu üyeleriyle birlikte geminin kaptan köşküne oturmuştu.
Biz bir yıl sonra “sonucu” merak ettik.
İzmir’in Türkiye’ye kazandırdığı en büyük holding olan, 6 bin kişilik istihdam sağlayan Yaşar Holding’de, Yaşar kardeşlerin sonuncusu İdil Yiğitbaşı, ne yaşamıştı, ne hedefliyordu ?
Holdingde değişim ani oldu ama İdil Yiğitbaşı’nın yaklaşık 20 yıllık bir tecrübesi var. Son 5.5 yılda başkanvekili olarak görev yapıyordu. Öncesinde diğer kardeşlerden farklı olarak üretimin merkezinde, fabrikada uzun süre çalışmıştı.
Kendisini tanıdığım günlerde gıda grubunda çalışıyor, Pınar ürünlerindeki inek resimini kaldırarak, üç ayrı renkten oluşan bugünkü logolarının tasarım çalışmalarını yaptırıyordu. O dönemin Yönetim Kurulu’nun kendisine başlarda “Ne o öyle üç ok” dediği günleri gülümseyerek andık.

Sorumluluğun bu kadar artacağını bilmiyordum
Başkanvekilliğinden yönetim kurulu başkanlığına geçmek ne kadar farklıydı?
Tanıyanlar bilir, İdil Yiğitbaşı az konuşur, bol gülümser, davranışları içtendir. Eskilerin deyimiyle mütevazılık inandırıcılığı sürükler. Yaşadıklarını bu içtenliği ile anlattı:
“Başkanvekilliğinden başkanlığa geçmenin sorumluluğu bu kadar artırdığını tahmin etmiyordum. Çalışanların sorumluluğunu hissediyorum, topluma ve hissedarlara karşı ayrı sorumluluk hissediyorum. Yaptığımız çalışmaların sonuçları bir süre sonra ortaya çıkacaktır elbette ama herşeyden önce bana duyulan güveni karşılıksız bırakmak istemiyorum”

Yeni markalar için startı verdik
Peki holdingde bundan sonra ne değişecek ?
Yeni yönetim kurulunun da kendi onayıyla oluştuğunu söyleyen Yiğitbaşı’nın anlattıklarından öncelikli kilitlendikleri hedefin lider oldukları boya, işlenmiş et, süt ve su alanlarında açık ara fark yaratmak olduğunu görüyorsunuz. İkinci ve en önemli konu da Yiğitbaşı, yönetim kurulu başkanlığı görevini aldıktan sonra ilk kez , yeni markalar üzerine çalıştıklarını anlattı.
Bu markalar, Pınar Kido gibi alt markalar olabileceği gibi, Pınar’ın dışında yeni marka da olabilecek. Henüz bu çalışmaların çok başında olduklarını vurgulayan Yiğitbaşı detay vermese de, gıda da Pınar gibi yeni ve güçlü bir marka yaratmanın da peşinde olduklarını hissettik.
Onbinlerce istihdam sağlayabiliriz
Yaşar Holding, geçmiş dönemde borçlarını dövize döndürerek uluslararası piyasalardan yüksek miktarda tahvil ihraç etmişti. Yiğitbaşı, bugün bu operasyonun büyük yararını gördüklerini, zamanında bir operasyon yaptıkları için mali açıdan rahat günlere kavuştuklarını dile getirdi. .
Ağır sorumluluğun arkasında kendisini en çok rahatlatan konu, yönetim kurulunun güçlü olması. Sözleriyle yönetim kuruluna güvendiğine sık dikkat çeken Yiğitbaşı, hedefi yöneticileriyle net belirlediklerini ve sonra da bu sonuçlara ulaşmayı bekleyen bir liderlik yapmaya çalıştığını ifade ediyor.
Bir yılın sonunda Yiğitbaşı’nda başkanlığın getirdiği bir başka duyguyu ise şu coşkulu ifadelerden okumak mümkün:
“Bu koltuktan sanırım gelecek daha iyi görünüyor. Yaptığımız projeksiyonlarla, Yaşar Grubu olarak çok büyük potansiyelimiz olduğunu hissediyorum. Önümüzün açık olduğunu görüyorum çünkü markalarımız çok güçlü. Bende en çok ‘daha fazlasını yapabiliriz’ duygusu oluştu. İstihdama onbinlerce katkıda bulunabiliriz. Ağır sorumluluk duygusu şimdi yerini yeni istihdamlar yaratma heyecanına bırakıyor”


İyi ki gıda grubunda başlamışım
Kardeşler arasında, siz ilk basamaklardan başladınız. Üretimi tanımanın bu değişimde etkisi olduğuna inanıyor musunuz ?
Sanırım benim de hazır olduğum düşünüldü. İş tecrübesinin bana kazandırdıkları gözönüne alındı diye düşünüyorum.

İlk yıllardaki İdil Yiğitbaşı ne kadar değişti ?
Ben asistan olarak işe başlamıştım ve çok gençtim. Sadece benden istenileni yapıyordum. Büyük resmi görebildiğimi söyleyemem. İleride ne kadar büyük bir sorumluluk alabileceğimin çok da farkında değildim.

Haberin Devamı

Özellikle gıda grubunda, fabrikada çalışmanın farkı oldu mu?
Sanırım yeni görevimde gıdada çalışmanın çok katkısı oldu. O yıllarda üretimde çalışmayı kendim istemiştim. Üretimin olduğu yerde çalışmak, pazarlamayı öğrenmek, değer zincirinin işleyişini daha iyi anlamayı getirdi. Tüm bunları merkezde hissetmek zor olacaktı. Bu alışkanlığı mümkün olduğunca sürdürmeye kararlıyım. Merkezde çalışanların bir süre üretimde, üretimde çalışanların ise yine bir süreliğine mümkün olduğunca holdingde çalışmalarını sağlayacağım.

Yönetim kurulu başkanlığı, çalışma tarzınızı değiştirdi mi?
Sanmıyorum. Müdehale etmemeye, güven vermeye çalışıyorum. Herkesin kendi sorumluluğunu alması için desteklemeyi amaçlıyorum. Agresif değil, katılımcı bir tarzım olduğunu düşünüyorum. Hedefi hep birlikte belirledikten sonra sonuçlara ulaşmayı bekliyorum.

Sakinliğinizle dikkat çekiyorsunuz, peki neye tahammülünüz yok?
Verilmiş kararın uygulanmamasına, gecikmesine tahammülüm yok. Bir de yalnızca şikayet edilmesinden hoşlanmıyorum, sorunlar çözüm önerisiyle beraber gelsin istiyorum.


Babamı son yıllarda daha çok tanıdım
Yaşar Holding deyince, kolay kolay belki de birkaç kuşağın, çalışmalarıyla önüne geçemeyeceği bir Selçuk Yaşar gerçeği var. 85 yaşındaki Onursal Başkan Selçuk Yaşar hala hayatın birçok alanıyla ilgili.

Çocukluğunuzda da babanızla ilişkileriniz yoğun muydu?
Pek değil, babam çok meşgul bir işadamı olduğu için sadece sağlık ve eğitimimizle ilgilenirdi. Diğer tüm konularda annem vardı. Mesala ailece öyle özel tatillere çıkmadık. Eksikliğini hissettiğimden değil ama öyle yetiştik. Aslında galiba babamı son yıllarda daha fazla tanımaya başladım.

Nasıl ?
Zaman geçince onun büyük zorlukları aştığını daha iyi fark ediyorum. Eskiden her aklına koyduğunu yapması ve takipçiliği bazen bizi bile zorlardı. Doğru olduğunu düşündüğü konuda kolay vazgeçmeyen yapısı var. Odaklandığı şeyi bıkmadan uzun süreler takip edebiliyor ve şimdi daha iyi fark ediyorum ki, büyük başarılar elde etmek için bu çok önemli.

Selçuk Yaşar gibi girişimci olabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Hayır, babam kadar hiçbir zaman risk alamam. Babamın girişimleri İzmir için değil ülke için ilkti. Boyada, gıdada, suda hep ilk oldu. Öyle bir çıtanın aşılamaz olduğunu baştan kabul ediyorum.
Ama örnek almaya çalışıyorum. Mesala yeterince ısrarcı olmayı babamdan öğrendim. Çünkü ‘keşke ısrar etseydim, vazgeçmeseydim’ dediğimde babamı andığım çok oldu.

Selçuk Yaşar’ın size telkinleri oluyor mu?
Babam değişmez, hala bazı konularda görüşlerini söylüyor. Özellikle şu sıralar kültür balıkçılığı ile yakından ilgileniyor.


Öncelik liderliği sürdürmekte
İdil Yiğitbaşı öncelikli hedefini net ortaya koyuyor, liderliği sürdürmek.

- Holdingin yeni stratejisini nasıl belirlediniz ?
Biz sonuçta üretim şirketiyiz. Tüketicilerin yaşamına yeni ürünleri katmak öncelikli bakış açımız olacak. “Tüketicilere daha iyi bir yaşam için varız” diyoruz. O nedenle sağlıklı ürünler kategorisinde şürekli yeniliklerimiz olacak. Pazarın beklentileri göz önüne alınarak yenilikler yapılmasını önemsiyorum. Bulunduğumuz alanlarda pazar lideriyiz. Arayı açmak öncelikli amacımız. Pınar için pazarlama ile ilgili de tanınmış danışmanlık şirketi Mcckinsey’den danışmanlık aldık.

- 2010 için hedefiniz ne olacak ?
Konsolide brüt ciromuz 2.5 milyar Tl. Bu rakamı yüzde 10 artırmayı planlıyoruz.

- Gıda, boya ve su da odaklanacağız diyorsunuz ama siz de turizm de var...
Altınyunus Türkiye’nin ilk tatil köyüdür. Bu alanda büyümek niyetinde değiliz, Altınyunus’u, biraz da sembol olarak görüyoruz.

Et ithalatına karşıyım

Selçuk Yaşar, et üretim tesislerini kurduğunda, politik olarak desteklenmediği için dönemin iktidar partisi tarafındana adeta cezelandırılmış, et ithalatı serbest bırakmıştı. Genç başkana da, yıllar sonra yeniden açılma sinyalleri verilen et ithalatına karşı ne düşündüğünü sordum.

- Et de hammadde sıkıntısı yaşıyor musunuz ?
Hayır yaşamıyoruz ve yakın zamanda yaşıyacağımızı düşünmüyoruz.

- Et fiyatları gittikçe pahallanıyor ?
Haklısınız ancak Türkiye’de hammadde gelişmeli. Hayvancılık sektörünün gelişmesi için istikrar önemli. Biz tedarikçilerle üreticilerimizle beraber çalışıyoruz, onlarla birlikte çalışmayı, onları desteklemeyi sürdüreceğiz. Et ithalatına ise karşıyız. Türkiye bunun çok zararını gördü.

- Siz çiftlikleri büyütmeyi düşünüyor musunuz ?
Sadece deneysel üretim yapıyoruz ve bu şekilde devam edilecek.

- Sütte fiyatlar artarken, üreticiden alınan fiyat düşük, üreticiler sanayicileri yüksek kar’ların peşinde olmakla suçluyorlar?
Fiyatlarımızı sürekli analiz ediyoruz. Sanayiciler olarak bizler de yüksek maliyetlerle karşı karşıyayız. İşletme giderleri çok yüksek.

- Siz hem çocukların daha fazla süt tüketmelerinin önemini bilen bir annesiniz, hem de sonuçta ambalajlı süt denildiğinde Pınar olarak sektör liderisiniz. Bir sosyal sorumluluk anlayışıyla, daha ucuz süt sunmak gibi bir çabanız olamaz mı ?
Evet bu konunun üzerine biraz daha eğilmeyi düşünüyorum.


Hafta sonları kendimin ve ailemin
“Hafta içi tempo çok yükseldi. ?İşle ilgili bir organizasyon olmadığı zaman hafta sonlarını kendime, aileme ayırmaya çalışıyorum. Doğayla iç içe olmak. Yeşillik bir yerde kahvaltı etmenin bana verdiği keyif yetiyor. Tabii çocuklar büyüdüler, onlar da size zaman ayırmıyor artık. Cumartesileri onlar kendi programlarını, ben kendi programımı yapıyorum. Pazar günleri buluşuyoruz”