Ege Sağlık üssü olacağız

Sağlık üssü olacağız

19.10.2019 - 02:11 | Son Güncellenme:

Üniversitemiz; sağlık, tarım-gıda, kimya, biyomühendislik ve enerji alanlarında söz sahibi. İzmir, sağlık turizminde ciddi dinamiklere sahip. Biz de bu alanı temel alarak tematik üniversite olacağız. Burayı bir sağlık üssüne dönüştüreceğiz. Yapay zekâ uygulamalarıyla farklılık yaratacağız

Sağlık üssü olacağız

Onun yolculuğu, 1964’te Edirne Keşan’a bağlı Karlıköy’de başladı. Ege Üniversitesi’ne ziraat fakültesi öğrencisi olarak girdi. Tarla Bitkileri Bölümü’nde başladığı akademik yaşamında 2002’de profesörlük derecesi aldı. Hiç kopamadığı kurumunda iki yıldır rektör olarak görev yapıyor. 22. ve 23. dönemlerde Edirne milletvekilliği yapan Prof. Dr. Budak, alışılanın dışında bir yönetici. Sakin, kendinden emin, polemiği sevmeyen, gün içinde yerleşkenin herhangi bir noktasında bir anda karşınıza çıkıveren, teknik olarak da mümkünse hiçbir öğrencisinin isteğini geri çevirmeyen Budak, çalışmayı, üretmeyi bir tutkuya dönüştürmüş. Üniversiteyi sağlık odaklı bir anlayışla geleceğe taşımak iste-diklerini vurgulayan Budak, hedeflerini Milliyet Ege’yle paylaştı...

Haberin Devamı

Rektörlükte 18 Ekim itibariyle 2. yılınızı doldurdunuz. 3. yılınızın başlamasını da öğrencilerinizin hoş bir sürpriziyle kutladınız. Sorun tespiti, çözüm yolları ve kaynak arayışı derken birçok proje de üretmeye çalıştınız. Geride kalan iki yılı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, tam 2 yıl oldu. Bu iki yıllık dönemi 2 ayrı bölümde ele alabiliriz. İlk yıl kaotik bir ortam vardı. Üniversite içinde, darbe girişiminin de etkileri hissedilebiliyordu. Sıklıkla rektör değişimleri yaşanmıştı. Akademisyenlerin, öğretim üyelerinin üniversiteye inancı anlamın-da bir sıkıntı sezilebiliyordu. Huzur ve güven ortamını sağlamalı, gönül bağını kurmalıydık. Hocalarla bire bir görüşmeler yaptım. Araştırma üniversitesi hedefi doğrultusunda Ege Üniversitesi Şûrası’yla yol haritası-eylem planı oluşturduk. Akademisyenliğin kriterleri yeniden belirlendi, doçent ve profesör olmak zorlaştı, araştırma-geliştirme (arge) bütçeleri üzerinde çalıştık. Ve şu noktaya geldik: 207 üniversite içinde TÜBİTAK’a en fazla proje üreten kurumuz. Birinci sıradayız, bu kayda değer.

Haberin Devamı

Sanayiye can suyu

2. dönemde, bilim ve araştırmaya ağırlık verdik. Özel sektör-sanayi işbirliği için çalışmalara yöneldik. Bu da Türkiye’de bir ilk. Şu an-da sanayicinin rekabet gücünün artması için yapması gereken bir araştırmada maliyetin yüzde 75’ini Ege Üniversitesi karşılıyor. 80-90 milyon lira arge bütçemiz var.

Yani paramız var diyorsunuz?

Evet... Bu saydıklarım, ekonomiye katkı anlamında önemli. Ege’de sivil toplum kuruluşlarıyla beraber sanayiye can suyu oluyoruz. Kentimiz adına Sağlık İl Müdürlüğü’yle 24 proje geliştirdik. Tarım ve sanayide de projelere imza atıyoruz. Yeni işler yapmak istiyoruz. Üniversitemiz özellikle 5 alanda; sağlık, tarım-gıda, kimya, biyomühendislik ve enerjide söz sahibi. Sağlık alanının tarımla, gıdayla ve sporla ilişkisini değerlendirerek yapay zekâ uygulamalarıyla farklılık yaratmak istiyoruz.

‘Yurt kapasitesi artacak’

Pasif durumda olan 2 yıllık bölümlerimiz var. Bu okullarımızın bazıları enerjiyi düşürüyor, araştırma kapasitesi azalıyor. YÖK’le görüşüyoruz. Bunların bir kısmı kapatılabilir, bazıları 4 yıllığa çıkarılabilir. Biz, tematik üniversite olmalıyız. Yani, belirli alanlarda daha öne çıkmalıyız. Bakın, bunu çok önemsiyorum. Para ve insan kaynağını etkin şekilde kullanmalıyız.

Haberin Devamı

Hastanenin yerinde yenilenmesi ve merkez ameliyathanenin açılması amacıyla Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla bütçe ayırıldı. Üniversite sizin döneminizde epey kârlı çıkacak gibi görünüyor?

Sağlık hizmetlerinde verimlilik ve kalite çok önemli. Tıp Fakültesi Hastanemiz, Sağlık Bakanlığı Verimlilik ve Kalite Daire Başkanlığı tarafından yapılan değerlendirmede, 53 puandan 96.28 puana yükselerek ‘A Plus Hastane’ seçildi. Bu başarı hastanemiz için bir ilk ve bununla gurur duyuyoruz. Bu; İngiltere’deki bir hasta, tedavisini aynı standartlarda bizde yaptırabilir demek. Bu değerlendirmeler sonucunda, sağlık turizmi konusunda da yetkinliğimizi kanıtlamış olduk. Ege Üniversitesi; Tıp, Hemşirelik, Sağlık Bilimleri, Eczacılık ve Diş Hekimliği fakülteleriyle Türkiye’nin en iyi sağlık kurumlarından biri. Öncelikli hedefimiz, sağlık eğitimi ve hizmetlerinde, sağlık turizminde Türkiye’nin cazibe merkezi haline gelmek, üniversitemizin temasını bu alanda öne çıkarmaktır.

Haberin Devamı

Sağlık üssü olacağız

Cumhurbaşkanımızdan büyük bir ödül aldık. Hastanemizi yeniliyoruz. Cumhurbaşkanlığı’ndan tüm daire başkanları geldi; performansımızı görüp ödenek ayırdılar. Merkez ameliyathane için 25 milyon lira, etüt için de 17 milyon lira ayrıldı. Toplamda, yaklaşık 100 milyon lira para geldi. Bu ödenek şu anda üniversitemizde. Bu bir ilk. Şunu da vurgulamak isterim, girişimcilik-yenilikçilikte de Ege Üniversitesi ilk kez ilk 10’da yer aldı.

En büyük sorun olarak neyi görüyorsunuz üniversitede, öncelikle çözmek durumunda olduğunuz...

Yurt ve barınma... En çok talep bunun için gelmiş, ancak bir şey yapılmamış. Koskoca üniversitede yurt anlamında sadece 2 bin öğrencimiz barınabiliyor. Bu konuda çalışmalarımız sürüyor. 8-10 bin kişiye barınma imkânı sağlamayı hedefliyoruz.

Haberin Devamı

Yılda 500 milyon lira

Ege Üniversitesi, İzmir ve bölge için ne ifade ediyor? Kente kattığı değer nedir?

İzmir’in gözbebeğiyiz. Ege’nin ilk üniversitesiyiz. Birçok üniversitenin garantörüyüz. Bu sorunuzla ilgili olarak ben de bir analiz yap-tırmıştım. Üniversitemizin ekonomiye katkısı çok büyük. Öğrenci varlığıyla, kent ekonomisine hayat veriyor. Yılda ortalama 500 milyon lira para harcanıyor. Bu çok büyük bir para ve İzmir’e de doğrudan katkı.

Özellikle sağlık turizmine vurgu yapıyorsunuz...

Evet... İklime ve kültüre uygun olarak sağlık turizmi-EXPO çerçevesinde İzmir olarak ciddi dinamiklere sahibiz. Sağlık EXPO’ya sihip çıkıyoruz. Üzerinde önemle durduğumuz iki nokta: 1. Tematik üniversite olma yolunda adımlar atmak, 2. Sağlık merkezi olma hedefiy-le çalışmalarımızı sürdürmek.

Tarıma da özel bir önem veriyorsunuz...

Tarım Teknoparkı projemiz var. 6 aylık bir proje... Yeni teknolojilerin ticaretini yapan sanayici ile çiftçileri buluşturduk. Bu projeyi, İzmir Ticaret Borsası’yla (İTB) yürütüyoruz. Borsamızla, kent ve bölge için Tarım ve Orman Bakanlığı’na projeler sunduk. Ben, aynı za-manda bakanlığın Tarım Şûrası Yürütme Kurulu’ndayım.

‘Laboratuvarlar İzmir’in’

Söylediklerinizden ilerlersek, İzmir için bir şeyler üretme kaygısı taşıyorsunuz; bir üretim merkezi gibi çalışıyorsunuz... Kentin diğer yükseköğretim kurumlarıyla da bir işbirliği, fikir alışverişi var mı?

Evet. Örneğin, laboratuvarlarımızı İzmir’e açtık. İzmir’de TÜBİTAK Araştırma Merkezi yok. Yürütülen ar-ge projelerinde İzmir yok. Üniversitelere partner olmalıyız, onlarla işbirliği yapmalıyız.

İzmir ekonomisinin ilerlemesi adına girişimleriniz var mı? Örneğin, yerli otomobil gündeme geldiğinde inisiyatif almıştınız. Bu gibi konularda kentin ekonomi önderlerinden size başvurular oluyor mu, görüşünüz alınıyor mu daha farklı bir İzmir için?

İzmir üçüncü büyük kent. Buraya sermaye gruplarının artan bir ilgisi var. Anadolu’dan ciddi oranda göç alıyor. Ekonomiye yönelik yeni projeler olmalı. Göç edenlerin istihdamı ve barınmasıyla ilgili adımlar atılmalı. Bu yolda tüm kurumlar el ele vermeli, görüş alışverişinde bulunulmalı.

Sağlık üssü olacağız

Lisanslı sporcu

Spor, kurumunuz için çok önemli. Cimnastikte dünya şampiyonu olan İbrahim Çolak, sizin mezununuz. Ege Üniversite-si Gençlik ve Spor Kulübü Basketbol Takımınız da 2. Lig’de mücadele ediyor. İlk maçınızda da Karşıyaka Belediyespor’u yendiniz...

Spora önem veriyoruz. Öğrencilerimiz de ilgiyle izliyor. Bir kere, bütün tesislerimizi yeniledik. Potalarımız yurt dışından geldi. Bas-ketbol takımımız bize umut veriyor. Spor, eğitim ve yabancı dili birlikte götürmeliyiz. Hepsi önemli. Spor deyince, benim hem futbolda hem basketbolda lisansım var. Öğrencilerle birlikte oynuyorum, bu da çok farklı bir duygu.

Sosyal alanda, topluma da katkılarınız var? Örneğin, Klinik Psikoloji Doktora Programı dahilinde yürütülen çalışma kapsamında, obsesif kompulsif bozukluk(OKB) belirtileri yaşayan kişilere yönelik internet üzerinden ücretsiz destek hizmeti vereceksiniz. Başvuruları 25 Ekim’e kadar sürüyor. Bir fıtık kongresi düzenlediniz, vb. Bu projeler nasıl gelişiyor. Vatandaşlar da ilgiyle katılıyor...

Bütün sosyal projeleri Toplum Merkezimiz yürütüyor. Üniversitemiz, toplumu ilgilendiren, hassas, üzerinde konuşulması gereken konularda çözüm yollarını sunmaya devam edecek. Uzmanlarımızla toplumumuzu bilinçlendirecek adımlar atmayı sürdüreceğiz. Şunları özellikle vurgulamak isterim: Organ bağışında Türkiye birincisiyiz, bilimsel etkinlik ve sosyal sorumluluk projelerinde Türkiye ikincisiyiz.

‘Neşet Ertaş dinlemek başka bir şey’

 Prof. Dr. Necdet Budak, aktif bir yönetici... Her an her yerde... Sosyal medyayı, twitter’ı etkili biçimde kullanıyor. Bu alanda öğrencilerle iletişimi çok güçlü. İlginç bir not aktarıyor: “Geçenlerde, benden bir etkinlik arasında meyve servisi istediklerini söylediler. Kıramadım. Sonra baktım, sosyal medyadan meyve fotoğrafları geldi...”

Güne 06.00’da başlıyor, “Hafta sonu bunun 08.00 olma lüksü var” diyor. Kitap okumayı çok seviyor. Evinde eşofmanını giyip kahve içerken kitabına dalmak onu dinlendiriyor. Farklı düşünceleri önemsediğini belirtiyor.

Kova burcu... Yemek deyince... Favorisi menemen, soğanlı... “Yemekte soğan olacak” diyor. Onda yaşamın iki tanımı var: Çalışmak-üretmek, vatana-millete faydalı olmak. Rektör Budak’ta Türk halk müziğinin yeri ayrı. Kendisi için, “Neşet Ertaş dinlemek başka bir şey...”

Kızdığında net, duygularını belli ediyor, “Eninde sonunda şaffafımdır, saklamadan paylaşırım” diyor. Zorda, açmazda olduğunu düşündüğünde ne yaptığını da şöyle açıklıyor: “Kendinizi, severek meşgul edeceğiniz alana kayacaksınız hemen. Her şey insanlar için, hayat sürüyor.”