Ege Samimiyet anketi yapıyorum

Samimiyet anketi yapıyorum

05.05.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Samimiyet anketi yapıyorum

Geçen gün televizyonlarımız başında Beyaz Saray'da verilen bir akşam yemeğinde katılanları kahkahaya boğan First Lady Laura Bush'un konuşmasını izlemişsinizdir.İçinde mizah, biraz özeleştiri olan bir konuşma... Dünyanın en güçlü başkanı ve First Lady'si olmasına rağmen biraz da özeli paylaşan cümleler...Kendisiyle zaman zaman dalga geçebilen, gerektiğinde de en katı şekilde eleştiren bir demokratik iklim...Kuralları olan, özgürlüklükleri sonuna kadar savunan, bireyin hakkını her şeyin önünde tutan bir demokrasi...Böyle olunca kimse beyninde "samimiyet anketi" yapma ihtiyacı hissetmiyor.Seçmen de doğal olarak zamanı ve yeri geldiğinde kişisel düşüncelerini aynı ruh haliyle siyasilere aktarabiliyor.Siyasetin kalitesini yükselten bu küçük detayları siyasetçilerimizin çoğu zaman akıllarına bile getirmediğini düşünüyorum.Kuru, basmakalıp, esprisiz konuşmalar...Klasik takım elbiseler...Hayatı siyah ya da beyaz olarak yorumlamalar... * * * Hafta sonunda Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, memleketi Aydın'daydı.Fotoğrafı görmüşsünüzdür.Bakan kendisini karşılayanların tek tek elini sıkıyor.Topluluk meydana sığmıyor.Kuyrukta yüzlerce insan; devletin bakanına saygısını, sevgisini göstermeye çalışıyor.Koç ise üşenmeden el sıkıyor; yanağını uzatanları da öpmeden geçmiyor.Töreni izleyen arkadaşlar anlatıyor; "Hoş geldiniz seramonisi" kırk beş dakikadan fazla sürmüş. Bakan olduğu ilk günlerde Antalya'da Rus turistlerle ilgili pot değil, çamlar deviren; sonra da özür dilemek zorunda kalan...Ardından her katıldığı toplantıda uyuya kalan, fotoğrafları medyada yayınlandıkça çareyi kara kara gözlükler takmakta bulan...Şairleri kızdıran, şiiri hafife alan Bakan Koç, Aydın'da espri üzerine de espri patlatmış.Valilikçe restore ettirilen Hacıkadı Evi ile Muğla Belediyesi'nin düzenlediği Özbekler Evi'nin açılış törenlerine katılan Atilla Koç ile eşi Şadiye Koç arasında evde bulunan gramofonunun kullanıldığı yıl konusunda tartışma çıkınca şu diyaloglar yaşanmış.Bakan, eşine, "Tamam senin dediğin olsun" diyerek gazetecilere dönüp "Yoksa beni fırçalar" demiş. Bunun üzerine Bakan'ın eşi de "Ben seni ne zaman fırçaladım" diyerek cevap vermiş. * * * Örnekleri çoğaltabilirim.Bir şey zorlama olunca insan gülmek yerine üzülüyor. Türkiye'de insanlar başkan olur, bakan olur; günlerce kutlamalar sürer, karşılıklı tebrik ziyaretleri... En az üç ay sürer bu heyetler; gitmesen alınırlar, kabul etmesen bozulurlar.Hele havaalanındaki uğurlama törenleri...Bakanlar, milletvekilleri, valiler, belediye başkanları, il müdürleri...Orada kaybedecekleri zamanları işlerine harcasalar inanın bu ülke bugün çok daha güzel olurdu. * * * Herkes gibi ben de daha gelişmiş, demokratikleşmiş, büyümüş, geleceğini garanti altına almış bir Türkiye istiyorum.Siyasetteki kalite standardı yükselmiş; siyasetçi profili dünya ülkelerindeki düzeyi yakalamış, gündemi de bugünden çok daha farklı bir Türkiye özlemi çekiyorum.O fotoğrafları gördükçe, değişmeyen tavırları izledikçe, kırılamayan zincirleri düşündükçe de üzülüyorum. Acaba çok şey mi istiyorum. dsipahi@milliyet.com.tr Dünya değişiyor, Türk de değişiyor. Ama siyasi geleneklerimiz, siyasi duruşlarımız ne yazık ki istediğimiz hızda değişmiyor.