TAHLİYE ZAMANI GELDİ

İzmir halkı tarafından rekor oyla seçildikten sonra, zor bir süreçten geçerek, üst üste düzenlenen operasyonlarla sarsılan İzmir’in ‘şehremini’, Aziz Kocaoğlu, bu haftaki Milliyet Ege Misafir Odası’nın konuğu oldu. Herşeye rağmen duruşundan taviz vermeyen ve kavga yerine uzlaşıyı tercih eden Kocaoğlu ancak bu kez yaşadığı bazı sıkıntıları dile getirmekten çekinmedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Milliyet Ege Bölge Temsilcisi Hamdi Türkmen, Yayın Koordinatörü Dilek Gappi, Yazı İşleri Müdürleri İbrahim Akbulut, Muhittin Akbel ve köşe yazarımız Kemal Önderoğlu’nun sorularını yanıtladı. Başkan sorularımız arasında bazı yaşadıklarını ise “Hayatım boyunca bulunamadığım kadar sabırlı ve özverili davranarak, kentin menfaatleri için merkezi hükümetle, bürokrasiyle ve devlet kurumlarıyla iyi ilişkiler kurmaya aşırı özen gösterdim. Aziz Kocaoğlu olarak kabul edemeyeceğim sözleri, sırf kent zarar görmesin diye sineye çektik” diyerek dile getirdi.

Ateşten gömlek dediler

Sayın Başkan önce gündemdeki konu Limana AVM yapılmasını size soralım. Kentin birçok dinamiği Bakanlığın projesine karşı çıkıyor, siz de dava açtınız. Sizce bu süreç ne olur?
Tabii önce şöyle bakmak lazım; belediyeler bir sivil toplum örgütü, meslek odası değil. Biz belediyeciliğimizde, her konuda kenti kalkındırmak konusunda hedef koyduk. Böyle olunca bütün yatırımları, gelen proje tekliflerini ince eleyip, sık dokuyoruz. Bunun faydasıyla zararını terazinin kesesine doğru koyup, karar vererek bu karardan sonra işi yapıyoruz.

Yani limana AVM, konusunda çok mu acele edildi...
Bakın bu kentte İnciraltı ateşten gömlekti. Ben belediye başkanı olup da biraz bilgi almaya başlayınca, buranın planlanması gerektiğini 7 sene önce söyledim.Biz burayı ancak planlayarak kurtarabilirdik. Buradaki sorunun EXPO Alanı ile çözülebileceğini gördük ve tüm yatırımları başlattım. Ancak yasa şarttı. Eğer o zaman İnciraltı’nda EXPO yasası çıkmış olsaydı, şimdi İnciraltı EXPO’ya ayrılmış, ağaçları dikilmişti. Bu arada çok fazla zaman kaybettik. İnciraltı konusunda herkes karşı çıktı, ”İnciraltı ateşten gömlek o seni boğar” diye. Sonra planlamayı yaparken yararını gördük ve kentin en büyük sorununu böyle çözdük. Bunun diğer örneği Aliağa Termik santralidir.

Santralin yeri doğru

Siz ona karşı çıkmadınız.
Neden karşı çıkayım. Arazisinden raporuna kadar her şey yasaya uygun. O santrali “Kontrol edemeyiz” diyorlar. Böyle bir yaklaşımla iş yapılabilir mi. Önce Aliağa Belediye Başkanı’na müracaat ettiler, daha sonra bana geldi. Ben de değerlendirmem lazım dedim.

Değerlendirdik ve ruhsat verilmesi gerektiğine karar verdik. Ağır sanayi bölgesinde termik santral yapmak yanlış değil ki. Buna rağmen biz orada çok eleştirildik. Direkt olarak Aliağa Belediyesi hırpalandı ancak esas kararda biz varız. Verdiğimiz kararın doğru olduğuna da inanıyoruz. Kentin kalkınması için yaptık.

Konak Tüneli Projesi’nin iptalini de isteyebelir miydiniz?
Evet bu da bir örnek. Konak Tüneli kucağımıza geldiğinde faydasını, mahsurunu biliyorduk. kent yararını düşündük ve gidiş yönünde bizim yapacağımız Buca Uçanyolla Otogar’a kadar gidilmesi makul olur diye anlattık. Konak Tüneli’ne karşı çıkabilirdi ancak Hükümet madem bir şey yapmak istiyor yeter ki kente hizmet gelsin dedik. Çok örnek var. Mesela bölge hastanesini önerdiler onun da planlarını yaptık.

Emrivaki projeler karşınıza çıktığında hiç zorlanmadınız mı?
Sekiz senedir sorumluluğumuz gereği, kendi yaşamımızda bulunmadığımız kadar özverili ve sabırlı davrandık.
Kentin menfaati için merkezi hükümetle, bürokrasiyle, devlet kurumlarıyla çok iyi ilişkiler kurmak için aşırı özen gösterdik. Öyle sözler söylenildi ki, hepsini sineye çektik. Ben Aziz Kocaoğlu olarak çekemeyeceğim kelimeleri bu şehir için sineye çektim.

Limanda büyük rant var

“Limana AVM olursa orada yaşanmaz. Bu da İzmir’in ölmesi demektir. Trafik ayrı bir problem. Tüm beklenti 2 parmak iskelenin yapılmasıydı. Zaten 4 gemi yanaştırabiliyoruz, tüm bunlar otel ve AVM bir gemi için ortaya atıld. Orada 90 bin m2 alışveriş merkezi, 38bin m2 konaklama bunun karşılığında 2 parmak iskele yapılacak, bir de 40-50 bin m2 ofis yapacak. Olacak şey mi, 40-50 bin m2 maliyeti olsa 100 milyon lira. Karşılığında 130 bin m2 inşaat alanı veriliyor böyle bir hesap olur mu? 90 bin metrekarelik AVM Türkiye’de yok.”

Uçanyol’da bana oyun oynadılar

Konak Tüneli’nin Uçanyol’a bağlantısı için verilen sözlere inandığını ancak Karabağlar Caddesi’ndeki yetkinin elinden alınmasıyla iyi niyetinin kullanıldığını anlatan Başkan, “Resmen çok ağrıma gitti” diyor

Başkan Aziz Kocaoğlu ile İzmir’i, yaşadığı bazı gelişmeleri konuşmaya devam ediyoruz. Kent gündemindeki konulara, yaşadığı bazı zorluklara değinen Başkan Kocaoğlu Başhayli dikkat çekici yanıtlar veriyor.

Konak Tüneli’ne bağlanacak olan Uçanyol’a yönelik çalışmalarını nasıl gidiyor?
Şimdi şöyle bir bombardımanla karşı karşıyayız; tünelin temel atılmasından 1 saat önce Karayolları Bölge Müdürlüğü’nde ben, Bakan, Müsteşar, Karayolları Genel Müdürü vardı. Dedim ki biz tünelle bağlantılı Uçanyol da çoktan yola çıktık, ihalelerimizi kamulaştırmayı yaptık. Köprü ihalesine çıktık 34 milyon civarı teklifler aldık, şimdi tünelle birlikte bu ne olacak. Binali Bey “Merak etmeyin köprüyü ben yaparım söz.” dedi. Ben de o yolun mutlaka uzatılması lazım 70-80 milyonluk bir proje var yapar mısınız?” dedim. “Onu düşünüp değerlendireceğim” diye yanıt verdi. Biz de bunun üzerine Uçanyol ihalesine çıktık. Ancak 10 gün sonra Karayolları Bakan yetkisiyle yıllardır, 98’den beri bizim kontrolümüzde olan Karabağlar Caddesi’ni, Gaziemir çevreyolu kavşağından bizim projeyi yapacağımız yeri 300 metre geçinceye kadar olan mesafeyi bizim yetkimizden almış. Diyorlarki ki burası senindi ama şimdi ben bu yolun tekrar kullanma haklarını Karayolları olarak devralıyorum.

Resmen ağırıma gidiyor. Bugüne kadar iyi niyet saflığımdan yaptığım şey varsa biri de budur. İhaleye çıkmışım her şey bitmiş. Şimdiye kadar Uçanyolun köprüsü de bitiyordu. Buca’yı tamamen rahatlatacaktık. Esas köstek olmak budur. En ağırıma giden yolun bizim kontrolümüzden alınması oldu.

Sanayici İzmir’den kaçıyor

Size göre Hükümet İzmir’de neler yapmalı?
Bence sadece 3 işi var. İlki Manisa’yla aramızdaki teşvik koşullarını en azından İzmir’in OSB’leri duruncaya kadar eşitlemesi lazım. Örneğin sanayici Nedim Uysal. Nedim Ağabey, hepimizin tanıdığı, sanatada değer veren sevdiğimiz birisi, oğlu Fatih Bey’in bir açıklaması oldu geçenlerde. “Teşviklerden dolayı Manisa’ya gideriz” diyor.

Oysa Kemalpaşa OSB hazır yatırımcı bekliyor, tüm koşulları cazip. Oranın problemlerinin problemin çözülmesinde de yine tek merci biziz. Ne yazık ki kendi sanayicimiz kentine yatırım yapamıyor. Hükümetin İzmir’de ikinci yapması gereken limandır. Liman elden gidiyor. Buranın üçüncü nesil gemilere açılması ve gemi sahasının büyümesi lazım. Burada hızlı mesafe almalıyız. Hükümetin üçüncü olarak yapması gereken de yarımadayı, turizm alanlarının Antalya’ya geçmişte yapıldığı şekilde özel olarak planlaması. Burası şimdi sağlık turizmi olarak modern bir şekilde gelişebilir. İnciraltı’na ve yarımadanın belirli bölgelerine sağlıkta sektörel teşvik vermemiz lazım.

Siz Hükümetle ortak çalışma yapmaktan da çekinmediniz.
Tabii başarılı yaptığımız somut iki iş var. Türkiye’de ilktir bu işbirliği. Biri anlattığım gibi körfez çalışmaları diğeri İZBAN’dır.

Siz ortak çalışma diyorsunuz ama Binali Bey bu projelerden bahsederken:”Beceremediler bizden yardım istediler” diye konuşuyor. Bu açıklamayı duyunca ne hissettiniz?
İzmir’i hissediyorum. Bundan güzel cevap mı olur?

Stadın dörtte biri bizim ama fikrimizi soran yok

Stadın yerine AVM yapılması konusunda ne düşünüyorsunuz?
İzmirliler biliyor, biz yeni kent merkezini 7 sene uğraştık öyle bitirdik. Şimdi bu alanda yeni bir İzmir yükseliyor. Bu kent merkezi projelerinde stadın ne olacağı belli. Burası ayrıca herhangi bir afette toplanma merkezi. Biz Örnekköy’e 20 bin kişilik stat yapacağız dedik. Bu konuda bize söz de verdiler ancak mesafe alamadık. Alsancak Stadı’nı TOKİ’ye vermemi istediler. ‘Kamu malı satmam değerlendiririm’ dedim. Bu stat İzmir’in bir değeri. Alsancak Stadı’nın yüzde 25’i bizim. Yani stadın dörtte birinin sahibiyiz ama soran yok. Bu yönetim tarzıyla İzmir’in sanayisini ticaretini turizmini kaldındırmak söz konusu değil. Biz yol haritamızı zaten belirledik.

Arkadaşlarım serbest kalmalı

Hakkımızdaki 2010/308 sayılı dosyada kısıtlılık var. Yeni bilirkişi raporlarını
5 Temmuz’daki duruşmaya yetişmesi mümkün değil. Özel Yetkili Mahkemeler’in (ÖYM) belediyemizi ilgilendiren bölümünde herkes bunun uygulamadaki problem olduğuna hemfikir. ÖYM’lerin durumu mahkeme heyetinin kararını etkiler mi, 5 Temmuz’da ne olur biter bilinmez. Ancak arkadaşlarımızın 3’ü nerdeyse 15 aydır hapiste. 6-7 ay tutuklanan var. Zaten artık dosyaya bakınca, zorlamayla bir ceza verilse bile hepsi yatılmış oluyor. Doğrusu tüm arkadaşların serbest bırakılmasıdır.

Korkmak başka teslim olmak başka

Bürokratlarda imza atmaktan korkuyorlar gibi bir algı oluştu...

Herkes korkar. Ama korkmak ayrı şey teslim olmak ayrı şey. Mevzuata uygun çalışmalarını istedim. Bu aslında teşekkür toplantısı oldu. “Bu operasyonda didik didik edildik. Ama sizlerin sayesinde, yaptığınız düzgün işler sayesinde tertemiz çıktık” dedik.

“Asfalt dökemez duruma geldik”

Devletler bir mevzuatla yönetilirler. Ancak son dönemde torba yasa hemen hemen her ay çıkmaya başlandı. Bu mevzuatta korkunç bir çelişki getirdi. Kamu İhale Kurumu var ancak kararlarında hiçbir sorumluluğu yok. Böyle olunca ne yönde karar verdiğinin sorgulaması yapılamıyor.

Yargıya gidersen zaman kaybediyorsun. İşte İzbeton’da yaşadıklarımız. Müteahhitler giriyorlar eksik evrak veriyorlar, kimi itiraz ediyor. Başımızda büyük bir kaos var. Yıllardır İstanbul Ankara, İzmir’de asfalt ihalesine çıkılır belediyelerin şirketi alır başkası kimse

karışmazdı. Yaz geldi asfalt mevsimi bitiyor biz KİK’in hala kararını bekliyoruz. Böyle şey olur mu?”

YARIN:

Kentsel dönüşüme neden izin verilmiyor

Siyasetle ilgili konularda ne diyor?

İl başkanlığı seçiminde neden taraf oldu?

Kocaoğlu için başarı çıtası ne?