Ege Türk markaları için paranın rotası yurtdışı

Türk markaları için paranın rotası yurtdışı

12.03.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

.

Türk markaları için paranın rotası yurtdışı

Türk markaları için paranın rotası yurtdışı
Franchising alanında başarılara imza atan BigChefs Franchise ve Bayileşme Müdürü Abdurrahman Özyavaş, yatırımcılara tüyolar verdi, “Doğru disiplinle dünyaya yayılmak çok da zor değil” dedi.

Haberin Devamı

- Kendinizden biraz bahseder misiniz?

1995 senesinde part-time başladım bu işe. Hem okul harçlığımı çıkartayım hem de bir meslek öğreneyim diye. İlk zamanlar gerçekten çok zor gelmişti. Gece yarılarına kadar, bazen sabahlara kadar mesaim sürüyordu ve insanlar eğlenirken çalışıyor olmak fiziksel ve psikolojik direnç gerektiriyordu. İşi bırakmayı düşünüyordum ama bırakacağım gününün son dakikasına kadar hiç bırakmayacakmış gibi çalışmayı prensip edindim. İşe bu şekilde bir yaklaşım geliştirince, bir anda her şey kolaylaşmaya başladı. Sonra kapılar açılmaya başladı, anladım ki aslında eğlenen benmişim. İşi sevdikçe gördüm ki bu işin içerisinde insan ilişkileri var, üretim var, matematik bolca var, hayal gücü var. E, tabii sektör o günden bugüne o kadar değişti ve gelişti. Şimdi iyi ki başlamışım diyorum.

Haberin Devamı

Türk markaları için paranın rotası yurtdışı

Benim işimde mesleki gelişim ve eğitim önemliydi. Özellikle yurtdışında nerede eğitim görsem katıldım. Çok sayıda sertifika ve diploma aldım. Bu konuda en büyük katkıyı, çalıştığım Amerikan menşeili şirketlerde gördüm. Gelişiminize mutlaka önem veriyorlardı. 2000 yılının ortalarında Atlanta’da bir restoran zincirinin üniversitesinde eğitim aldım. Tabi restoran zincirinin üniversitesi olması beni çok etkilemişti. Onların sistemsel bakış açısı tüm hayatıma yansıdı diyebilirim. O zamanlar Türkiye’de restoranlar yüksek kaliteli servis, lezzetli ürün fakat aşırı derecede amatör ruh ve zayıf alt yapı ile çalışıyordu. İnanın bugün her işletmenin konuştuğu kar zarar tabloları, envanter sayımları, kişi başı tüketim rakamları gibi teknik konular o zamanlar sadece restoran muhasebecisi tarafından tutuluyordu. O da işletmeci bakışıyla değildi tabii ki. Bunun çok büyük bir açık olduğunu düşünüyordum, akşamları normal mesaim bittikten sonra eve gitmez, bilgisayar başında işi nasıl sistemsel hale getiririz diye tablolar üzerinde çalışıyordum. Kapılar açılıyordu, serüven başlamıştı...

- Franchising alanında başarılı işlere imza atıyorsunuz...

Açıkçası Türk markalarının artık kabına sığmadığını ve kendilerini ifade etmek için daha fazla yayılmaları gerektiğini çok büyük bir fırsat olarak görüyorum. Birazcık kafamızı kaldırıp dünyaya yukarıdan bakarsak yayılma konusunda korkulacak çok bir şey yok. Koskoca dünya bu konuda halen Amerikan markaları dışında fazlasıyla bakir. Birkaç ülkenin başarılı zincirini konunun dışında tutarsak, toplam marka çeşitliliği olarak, yayılma konusunda hepimizin tek rakibi onlar. Onlarda maalesef arkalarında dünya devi bulunmasa dondurulmuş, kimyasallarla raf ömürleri uzatılmış veya toz haline getirilmiş gıda takviyeleri ile dünyadaki lezzet, sunum ve tazelik trendleri ile yarışamayacaklar. Ben de mevcuttaki işimi yaparken diğer Türk markalarının da yayılmaları konusunda, motive olabilmeleri için ufak tefek bilgiler vermeyi kendime misyon edindim. Instagram hesabımda (@aozyavas) konuya dair bolca hikaye paylaşıyorum. Orada aslında doğru disiplin ile dünyaya yayılmanın çokta zor olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Nihayetinde ne kadar çok Türk markası yurtdışına çıkarsa o kadar çok birbirimize destek oluruz.

Haberin Devamı

Kalite takibi için kitapçık

Haberin Devamı

- Tüm dünyada etkisini gösteren ekonomik krizde sektördeki yurtdışı yatırımları ne durumda?

Bizim mesleğimiz, franchise, ciddi sayıda istihdamı elinde tutan aynı zamanda da yeterli kazanç olmazsa kira, personel, stok yükü gibi sabit maliyetlerin tehdidi altında koşturan, aşırı dinamik bir sevda meselesi... Eğer sevda olmasaydı, değeri düşen Türk lirası, buna bağlı olarak tüketicinin satın alma gücünün azalması, haliyle yatırımcının elindeki kapitalin zayıflaması işi imkansıza sürüklerdi. Türk lirası kazanıp karşılığında yaklaşık beş altı katı olan euro, dolar veya diğer para birimleri ile yurtdışına yatırım yapmak çok zor. Bu Türk yatırımcılar için ciddi bir dezavantaj. Fakat karamsar bakmamak lazım, direkt yatırım yapmak yerine franchise bulmak bir avantaj. Düşünsenize yurtdışından gelen yabancı yatırımcı elinde sizin paranızın altı katı olan dövizi ile geliyor. Eğer inşaat ve diğer malzemeleri Türkiye’den satın alırsa, eskiden yaptığı yatırımın yarısına Türkiye’den marka almış oluyor. Türk markaları doğru yatırımcıyı ikna ederse şu anda büyük bir fırsatı elinde tutuyor.

Haberin Devamı

Türk markaları için paranın rotası yurtdışı

- Gittiğiniz ülkelerden sizi gerek ambiyansı gerek doğası gerekse de çalışma şartlarıyla en etkileyen ülke neresi oldu?

Aslında bunların hepsini bir ülkede bulmak çok zor. Şahsen doğası, pazarın müsaitliği, yeterli nüfus yoğunluğu gibi konularda orta Asya’yı diğer ülkelere göre daha çok seviyorum. Fakat eğer para kazanmak isterseniz Ortadoğu’yu, eğer az risk alayım derseniz Avrupa’yı, eğer bambaşka bir coğrafyada bildiğim her şeyi unutup yeni pazarlarda başarı hikayesi yazayım derseniz Orta Asya’yı ya da markamı kimse duymasa da tutturursam çok para kazanırım derseniz Güney Afrika’yı öneririm. İlginç gelebilir ama tüm ülkeler arasında beni pazar dinamikleri, kazanç, marketin büyüklüğü, markalara olan ilgi ve çok sayıda kendi markasını çıkartmış olan ülke olarak Güney Afrika çok şaşırtmıştı. Ülkede küçük suçların, rakamları aşırı derecede yüksek. Bir iki şehir hariç, sokakta yürümeye kalkarsanız ve eğer beyaz iseniz, yüksek ihtimalle hırsızlık veya gasp ile karşılaşabilirsiniz. Geceleri arabayla giderken kırmızı ışıkta durursanız, camınıza vuran bir kişi paranızı veya saatinizi isteyebilir. Ama bu sizi korkutmasın, çünkü ülkede siyahlar bile kendi evlerinin etrafını dikenli tellerle çevirmişler. Tüm otellerin, alışveriş merkezlerinin etrafı dikenli teller, güvenlik kameraları ve güvenlik elemanları ile dolu. Dolayısıyla hayat sadece tellerin arkasında geçtiği için oralarda herkes son derece güvenli, risk aşırı derecede düşük. Bu tehdit, şubeleşme modeli ile büyümek açısından bir fırsata dönüşmüş. Bizdeki gibi cadde alışverişi alışkanlığı olamadığından dolayı her 100 metrede bir alışveriş merkezi ve yaşam alanı oluşmuş. Kendilerine ait onlarca marka yapan Güney Afrikalılar her alışveriş merkezine bir şube açsalar bir sürü şubeleri oluyor. 569 şubesi olan steak house var. Fast food restoranlarını siz düşünün artık...

- Yurtdışı yatırımı planlayanlara ne önerirsiniz?

Öncelikle Türkiye’de yeterli başarıya ulaşmaları ve marka olabilmiş olmaları lazım. Aynı zamanda markalarının tescil haklarını gitmeyi hedefledikleri ülkelerde almış olmalılar. Eğer bir yabancıya markalarını teslim edeceklerse, kontrolden çıkmaması için tüm standartlarını belirleyip bunu kitapçıklar haline getirmeleri lazım. Standartları takip için denetleme, kitapçıkların doğru yere ulaştığını öğrenmek için ise eğitim programları çoktan hazır olmalı.

Bizim için fırsat oldu

-Sizce 2019 yılı franchise sektörü için verimli bir yıl mı?

Ben hep “tehdit fırsat doğurur” diye bakıyorum. Son birkaç yıl, e-ticaretin hızla yükselmesi, perakende sektörünü zayıflatmaya, mağazaların cirolarını ve buna bağlı olarak da alışveriş merkezlerinin alacakları kiralarını düşürmeye başladı. Buna ek olarak, insanların artık daha az evde yemek yaptığından dolayı dışarda yemek yeme alışkanlığı, bir tsunami gibi büyümeye başladı. Pek tabii ki bu durum biz yeme içme sektöründe olanlar için bir fırsata dönüştü. Her ne kadar geçen yılın sonunda franchise sektörü bir anda dursa da 2019’a hızlı başladığını ve diğer sektörlere göre yılı daha iyi kapatacağını düşünüyorum…