12.08.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
İki gece önce Kordon'daydık... "Ay kana kana batıyor" diyorduk. Körfezin üzerinde rengi değişmiş hilal, yıldızlar ve İzmir'in ışıkları. Aslında bizim alışık olduğumuz manzara. Oturmuş etrafı seyrederken her zaman alışık olduğumuz görüntünün ötesinde küçük anlar takılıyordu gözümüze. Onlar Kordon'u dolduran binlerce UNIVERSIADE'lıydı. Kimi Gündoğdu Meydanı'nda Karşıyaka'yı arkasına almış fotoğraf çektiriyor kimi banklara oturmuş güzel İzmir'in manzarasını seyrediyordu. Ama en büyük ortak nokta herkesin yüzü gülüyordu. Dünyanın dört bir yanından sporcu gençlerini yalnızca Kordon'da değil her adımda görmek bizi de duygulandırıyordu. Aylardır yaşadığımız merakın ve kentteki hareketin coşkusuyla önceki gün de Alsancak Stadı'nda Türkiye-Fas futbol maçını izlemeye gittik. Klasik futbol yorumu yazmak niyetinde değilim. Öyle bir deneyimim de yok. Ancak maçın perde arkasında gözlemlediklerimi anlatmak için de sabırsızlanmıyor değilim. Türkiye Üniversite Milli Takımı 2-0 yenilse de bence sahadaki centilmenlik görülmeye değerdi. Faslı oyuncuların gollerden ve kazandıktan sonra tribünlerin önüne gelip seyircileri alkışlaması, seyircilerin de onlara yaptıkları tezahürat bu organizasyonun amacını en iyi gösteren sahneydi. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ile Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, İzmir'in yeni Valisi Oğuz Kağan Köksal ikinci yarıda maçı izlemeye geldiler. Ancak bu an bile tribünleri beklendiği gibi hareketlendirmeye yetmedi. Açıkçası sokaklarda günlerdir yaşadığımız UNIVERSIADE coşkusu tribünlerde yoktu. Gözlerimiz Türk bayrakları, tezahüratları aradı durdu. Bir ağustos akşamı İzmir'de stada gidip sıcaktan bunalmayı tahmin ederken yanılmışım. Bayıltan, sahadaki futbol ve seyirci oldu. Ne yalan söyleyeyim ben devre arasında da mini gösteriler yapılabilineceğini tahmin etmiştim. Keşke seyircilere birer bayrak dağıtılsa, tribünleri coşturmak için birkaç üniversiteli amigo araya karışsa, devre arasında ve maç başlamadan önce saha mini gösterilerle renklenseydi. Belki o zaman bizim aradığımız heyecan, coşku da canlanırdı. Gözlerimiz bayrak aradı Ancak benim futbol düşkünü bayan seyircilere bir tavsiyem var. Eğer kötü tezahürattan yakınıp maç izlemeye stada gidemiyorlarsa bu karşılaşmalar tam bize göre. Çünkü UNIVERSIADE müsabakalarında küfür yok. Bir defa giderseniz keyif alıp diğer maçları da izlemek isteyeceğinizi düşünüyorum. Bir de birkaç uyarım olacak. Çok detaylı üst araması yapıldığından yanınızda kalabalık çanta, bol bozuk para getirmeyin. Güvenlik girişinde hem kendiniz hem de sizin arkanızda bekleyenler vakit kaybeder, sinirler biraz gerilir(!) Başlarken klasik futbol yorumu yapmak niyetinde değilim desem de bu sanki bulaşıcı bir hastalık gibi. Yazıyı bitirirken bir şeyler beni dürtüklüyor. Maçı izlemişken benden de birkaç kelime yorum size: Finallerde oynaması beklenen Türkiye, ilk maçında ümit vermedi. Fas daha iyiydi ve kazanan taraf, yüzü gülendi. Onlar ne biçim pastı? Kaptan Hasan Kabze bile yetmedi. Son pişmanlık fayda etmedi, Teknik Direktör Ünal Karaman oyuncu değişikliklerinde geç kaldı. Ama bu daha başlangıç. Umudumuzu yitirmemeliyiz. bsen@milliyet.com.tr Tam bize göre...