Ege Uzak acılar

Uzak acılar

08.01.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Uzak acılar

Felaket bölgesinin biraz yukarısında Çinde, bedavaya çalışan çocuklar. Milyarca dolarlık bilgisayar yazılımı ihraç eden Hindistanın hali. Taylandda seks turizminin köleleri kız çocukları. Afrikada açlıktan ölen minikler. Aslında çocuklar için iyi olan, dünya için de iyidir, kötü olan da kötü. Sonuç belli. Ve akıp giden hayat. Başkaları için uzaktaki tanımadığımız, sıradan insanlar için üzülmeye fırsat bırakmayan düzen. Uzak acılar en az yakın mutluluklar kadar insanca yoksa.* * * Biliyor musunuz, tsunaminin ekonomik etkisi sınırlı olacakmış. O insanların hayat ve sağlık sigortaları yokmuş. Ekonomiye katkıları da sınırlıydı zaten. Malum önemli ölümler var, önemsiz ölümler! Tsunami bizim burada da pek mümkün değilmiş. Mesele yok o zaman! Devam...Çarpıcı televizyon görüntüleri, etkisini giderek kaybeden şokla beraber değişen gündem. Her zamanki yardım çağrıları, çabaları ve her zamanki gibi güdük kalan, vaad edilen ama belki de gerçekte hiç yapılmayan, yapılmayacak yardımlar.Yardımı reklama dönüştürmeye çalışanlar. Yardımdan pay kapmaya uğraşanlar. Memleketlerinde evleri soyulmasın diye ölen vatandaşlarının isimlerini yayınlamayan İsveç. 70 milyon euro yardım toplayan Almanya, 12 milyon euro topladığı söylenen ama sıkça kalem oynattığı bilinen Yunanistan ve birinci milyon euroda takılıp kalmış bizler. Depremi bilen, felaketi bilen, hatta felaketi bekleyen bizler. Yardım konusunda tıkanıp kalmamız neden ki?* * * Evet günde 100 milyon dolar faiz ödüyoruz, 37 milyar dolarını banka sahiplerine kaptırmışız, 1 milyon euroluk sigarayı 2 saatte içiyoruz. Yardım toplayamıyoruz. Sistemimiz mi yok, niyetimiz mi? Bari bu hayıra vesile olsaydı şu 37 milyar doların kırıntıları. Anlaşılan o paraları taş kalpliler paylaşmış!Uzakdoğu mutfağına meraklı, tatillerde Maldivlere giden, Sri Lankadan kıymetli taşlar getiren, Endonezya malı mobilyalar kullanan, Phuketteki iyi masözleri bilen, o bölgeyle ticaret yapanlar ellerini ceplerine atmış olsa rakam farklı olurdu herhalde. Birey odaklı bir dünyaya bizim getirdiğimiz yorum da bu işte, ne var yani?* * * Bireysellik dünyaya iyi gelecekti. Öyle demişlerdi. Umursamazlık en belirgin görünütüsü oldu galiba bireyselliğin. Tabii, sadece rekabetçi ve yarışmacı düzenden kaynaklanmıyor bu. Genetik kodlamada da bozukluk var sanki.Bakın, insanoğlunun son harikası teknoloji doğa karşısında hala nasıl da aciz. Hatta doğa teknolojiye "kendine gel, haddini bil" diyor arada bir. Mesaj insana aslında. Anlayana tabii.İnsanın doğayı alt etme mücadelesindeki bu son mağlubiyeti de öyle veya böyle atlatılacak, gelecek maça bakılacak. Bu kafayla gelecek maç da kaybedilecek büyük ihtimal! ege@milliyet.com.tr İletişim çağında, zamanında uyarılmadıkları için ölen 200 bine yakın insan. Belki yarısı çocuk. Daha ilk paragrafta noktalanmış binlerce hayat hikayesi. Yarım kalmış hayaller. Hayatta kalanların içindeki ruhsal enkaz. Daha önce buralarda, oralarda, başka yerlerde yaşandığı gibi.