21.10.2020 - 00:01 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Akşamın talihsizi maçın en iyisi İrfan Can. Bu denli kısa süreçte ulaştığı olgunluk, her türlü övgüyü hak ediyor. Atınç, uzun boyuyla rakip kaleye kullanılacak köşe vuruşlarına gidiyor. Nedeni boy avantajı. Peki aynı Atınç, kendi kalesine yönelen köşe vuruşundan gelen 2. golde nerede duruyor? Bu eleştirim tüm savunma için geçerli. Çok kötü bir adam, alan paylaşımı. Kim icat ettiyse şu geriye yaslanmayı, futbolun içine eden de odur. Üçüncü golden sonra kaybedilecek bir şey kalmayınca dikine çıkışlar, baskılı oyun, karşı kaleye abanma ile Halil ve de Ideye vites yükseltince, neler oluyor gözlendi. İkinci gol geldi, eşitlik de kaçtı. Soner kötüydü. Peki niye 82 dakika alanda kaldı? Mossoro hamlesi, bir miktar rötarlı olmadı mı? Akılcı yaklaşım, ne kendini ne de rakibini abartmamak. Ölçü, denge, akıl, cesaret ve de elbette beceri. Sorunları böylece çözersiniz. Neyse fazla uzatmayalım. Ucuz bir yenilgi oldu.
Fatih Tanfer: Göztepe’nin evinde oynadığı Fenerbahçe maçı sonrasında maalesef hakem hataları oyunun önüne geçti. Hakemlerin VAR sistemi gibi bir sistemle büyük bir avantajı olmasına rağmen, 90 dakikada yapılan bu kadar hatanın olması inanılacak gibi değil. Bu maçta Göztepe kalecisi İrfan, imkansız pozisyonlar çıkardı. Savunma çaresiz kaldı, o kalmadı.(Toplum olarak ben demiştim demeyi severiz. Ben hakikaten Göztepe Başkanı Mehmet Sepil Bey’e İrfan’ın transferi sonrası rahmetli büyük kaleci Ali Artuner’den sonra gurur duyacağımız müthiş bir kaleci transfer ettiniz ifadesini kullanmıştım) Ancak İrfan’ın bu başarısını istikrarlı bir biçimde devam ettirmesi şart. Göztepe, maçın sonlarında çok önemli pozisyonda Brown’un kafa vuruşunu Altay kurtarmasa, puanını alacaktı. Takım halinde elinden gelen eforu sarf etti. Ancak bireysel hatalar takımın düzenini bozdu. Hücumda sayısal bakımdan çoğalamamanın sıkıntısı yaşanıyor. Bu maçta savunma uyumsuz, orta alanda Poko ve Soner yetersizdi. Takımın en büyük problemi bence orta alan. Sadece pas oyununu yapan, teknik özellikleriyle öne çıkan, mücadele gücü olmayan oyuncularla maç kazanamazsınız. Takım halinde hırsının ve inancının artmasıyla bildiğimiz dinamik, hareketli oyunu benimseyen, izlenmekten keyif alınan Göztepe’yi seyretmek sevenlerinin hakkı diye düşünüyorum.
Mehmet Demirtaş: Göztepe, İzmir’de Fenerbahçe’ye karşı son yıllarda başarılı işler yapıyordu. Ne yazık ki bu sefer sahadan Göztepe’nin değil Fenerbahçe’nin istediği netice çıktı. Maç günü Alpaslan’ın sakatlığı nedeniyle kadroda yer almaması büyük kayıptı. Keşke kendisinin performansının en azından yarısı Mihojevic’e sirayet etseydi. Sahada “En iyi” kavramını hak edecek 2 oyuncu vardı. 3 gol yemesine rağmen İrfan Can ve Göztepe formasıyla gollerine start veren Guilherme. Orta alanda Poko ve de özellikle Soner sınıfı geçemedi. Halil ve Tripic de kendi kulvarlarından üretmeye gayret ettiler. En azından çabaları vardı. İkinci yarıda rakiplerine öylesine pozisyon fırsatı tanıdılar ki bir an ekrana bakmakta zorluk çektiğimi söylemeliyim. Bu maça kadar oyun performanslarını beğeni ile izlerdim. Büyük fotoğrafa baktığımız zaman 5 maçtan çıkan yalnızca bir galibiyet ve de 1 mağlubiyet var. İlhan Hoca’ya güvenimiz tam ancak yerinde ve akılcı müdahalelerini tekrar gözden geçirmekte fayda var. Hakem hatalarına ise alıştırdılar artık. VAR sistemini doğru kullandığımızı düşünmüyorum. Uzun lafın kısası bu sezon artık VAR’a ve rakibe karşı sahada savaşan, mücadelesi ve kazanma arzusu yüksek bir Göztepe izlemek istiyoruz. İlk durak Kasımpaşa deplasmanı. Şimdi daha güçlü ayağa kalkma zamanı.
Denizli’ye can suyu
Bülent Buda: Resmen dokuz doğurduk. Kusursuz bir ilk yarı, temiz iki gol. Subotic stoperlerin köşe vuruşlarından gelen yüksek toplarda kafa ile gol geleneğini sürdürüyor, bu ilk güzel haber. Uzun aradan sonra kaptanın geriye dönüşü, füzeyi andıran bir vuruşu ile tabela 2’lendi. O da Rodallega’ya yakışırdı doğrusu. Sağ ayaklı Lopes, sol bekte maç süresince savaş verdi. Özer ilk kez alanda ve sağ bekte. Böylesine sorunlu bir günde işini yaptı. Peki Denizli o denli geriye niye yaslandı ki? Üstelik yakaladığı pozisyonları gole dönüştürüp farkı açsa, rakibinin tüm umutları tükenecekti. Neyse fazla uzatmayalım. Ne denir böyle zamanlarda, “Kısa kes Aydın havası olsun.” Sonuçta hem de deplasmanda nihayet 3 puanla tanışıldı. Önemli ve de çok değerliydi.
Fatih Tanfer: Denizlispor, 5. hafta sonunda Gençlerbirliği’ni yenerek 3 puanla tanıştı. Bu maçta Denizlispor’un en büyük özelliği, takım halinde hırs ve cesaret üst düzeydeydi. Oyunda yön değiştirme, verdikleri genişlik, hızlı hücuma çıkma gibi futbol adına bütün güzellikleri, Denizlispor bu maçta uyguladı. Fiziksel temaslarda, mücadele açısından çok iyiydi. Bu maçta oyun anlayışı olarak sağlam ve sert oynadılar. Rodallega’nın golü harikaydı, “Benim için sezon yeni başladı” diyor umarım öyledir. Bu maçta enteresan bir olay da Stancu gibi usta bir futbolcunun attığı penaltının, direkten dönmesi sonrası topla tekrar oynaması. İnanılmaz bir hataydı. Geçen dört haftada da Denizlispor için çok yetenekli oyuncularının var olduğunu ifade etmiştim. En önemlisi de Teknik Direktör Robert Prosinecki’nin futbol bilgisi ve çalışkanlığı hususunda dikkati çekmiştim. Denizlispor yeni bir takım. Adaptasyon süreci de her geçen gün bitiyor. Denizlispor’un izlenmekten keyif alınacak bir takım olduğunu hep birlikte göreceğiz.
Mehmet Demirtaş: Ne de güzelmiş değil mi, galip gelmenin tadı. Hele bir de deplasmanda. Rakip Gençlerbirliği ile Denizlispor’un kaderleri denk. Her iki ekip de sezona arzu ettiği biçimde giremedi. Ancak ev sahibinin artısı, bir önceki hafta Beşiktaş deplasmanından elde ettiği puanlar. Milli ara Denizlispor için bir nevi nefes alış olmuş. Kaptan Rodallega’ya da birkaç kelam edelim. Sen nerelerdeydin be kaptan! Bu takımın sana çok ama çok ihtiyacı var. Ne oluyor, ne bitiyor senden sorulur. Peki ya golün? Onu anlatmaya bizlere ayrılan sayfa yetmez. Bir de direkte patlayan şutun çerçeveden içeri girse, moraline moral katacaktın. Hem de sezonun en güzel golüne aday iki gol ile. Olsun, kısmet değilmiş. Ritmi belirleyen, oyuna şekil veren yeşil siyahlılardı. Bu galibiyet bir başlangıç. Çok daha güzelleri olacaktır, olmalıdır. Hem moral depoladılar hem de sezonun 3 puan açılışını yaptılar. Tüm futbolcuların ayaklarına sağlık.
İzmir’de derbi günü
TFF 1. Lig’de deplasmanda Adanaspor’a 5-2’lik skorla yenilerek zirve yarışında yara alan Altınordu, bugün son olarak Adana Demirspor’u 1-0’lık skorla geçen Altay’ı konuk edecek. Bornova Aziz Kocaoğlu Stadı’nda saat 19.00’da başlayacak İzmir derbisinde, Hakan Ceylan düdük çalacak. Lig’de 9 puan toplayan Altınordu, 6. sırada yer bulurken, 10 puanı bulunan Altay ise 3. basamakta yer alıyor. Koronavirüs salgını önlemleri nedeniyle karşılaşmaya seyirci alınmayacak. İç saha maçlarını aynı stadyumda oynayan iki ekipten ev sahibi konumundaki kırmızı lacivertlilerde tedavisi süren stoper Yusuf ve sağ bek Emre ile idman eksiği olan stoper Yiğithan forma giyemeyecek. Siyah beyazlılarda tedavisi devam eden sol kanat Ziya kadroda yer almayacak. Adale ağrısı olan sağ kanat Kappel’in durumu maç saatinde netleşecek. Altınordu Teknik Direktörü Hüseyin Eroğlu ve Altay Teknik Direktörü Yücel İldiz, derbide 3 puan hedeflediklerini söyledi.
‘Yolunuz açık olsun’
Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, Misli.com 2. Lig Kırmızı Grup’ta Serik Belediyespor’un bugün konuğu olacak olan Turgutluspor’a düzenlenen moral yemeğinde yöneticiler ve oyuncularla bir araya geldi. Zirve mücadelesini sürdüren Kasaba’ya bugünkü mücadelesinde başarı dileyen Başkan Akın, “Onlara güvenimiz sonsuz. Zirveden bir an olsun kopmadan şampiyonluğa yürüyecekler. Serik karşısında sonsuz başarılar diliyorum. Yolunuz açık olsun” dedi. Teknik Direktör İbrahim Cezayir ise, “Hedefimiz galibiyetle dönüp 18 puana ulaşmak, takımıma güveniyorum” diye konuştu. Öte yandan Antalya Titanic Mardan Stadı’nda saat 14.00’te başlayacak mücadelede Taner Tuncer görev alacak.