EgeYolların başlangıcı

Yolların başlangıcı

31.05.2020 - 00:03 | Son Güncellenme:

.

Yolların başlangıcı

Futbol bu hayattaki küçük şeylerin en önemlisi !” diyor, İtalyan futbol adamı Carlo Ancelotti.

Yıl 1961, yirmi kadar 18-19 yaşındaki genç adam, Kadıköy-Moda’da Mano Palas’ta bir araya geldi. Genç Milli Takım Antrenörü Sabri Kiraz, daha ilk günden kaptanı belirledi. Tuncay Becedek...

Liderlik kimisinde eğreti durur. Tuncay’a yakışırdı. Renkli, hareketli bir futbol yaşamı oldu. Karagümrük, İstanbulspor, Fenerbahçe, İzmirspor, Bursaspor, Kocaelispor ve Milli Takım... 

1964-65 futbol sezonunda İzmirspor’da buluştuk. İzleyen sezon Fenerbahçe’ye transferimde katkıları oldu Tuncay’ın. Futbol aleminde ‘Tonny’ isim takısıyla ünlendi. Kitabı yazılacak bir öz yaşam öyküsü oldu. 

Yılmaz Urul,  çok bilinen namıyla kaleci Arap Yılmaz... Mano Palas’ın Genç Milli Takım’daki bir başka üyesi. Kalede tek tabanca. Müthiş bir fizik, olağandışı bir sakin duruş. İnce, düşündürücü kısa ve öz esprilerin ustası... Bir dönem Fenerbahçe’de kiralıktı ancak uzun sürmedi. Uzun yıllar aşığı olduğu sarı siyahlı İstanbulspor’un kalesini başarılarla taçlandırdı. Çoğu Avrupa takımlarının kalelerini koruyabilecek çapta bir yetenek. Salt takım arkadaşlarıyla değil, uzun yıllardır rakip takımlardaki dostluklarını sürdüren, arayıp soran futbol dünyamızın sevgi yüklü yüreğiyle gönüllerin insanı... Bir keresinde Alsancak Stadı’nda Altay’la oynuyoruz. Tabelada 2-1 öndeyiz. Maçın bitimine doğru Altay, bizim ceza alanı üzerinden bir duran top atışını Enver’le kullanıyor. Barajı kurduk. Enver topa müthiş vurdu. Top bizi geçti. Yüzümüzü kaleye döndük. Meşin yuvarlak doksana yönelmiş gidiyor. Arap diyerek bağırışımızı anımsıyorum. Doksana yönelen o topa öyle bir uzandı ki parmaklarının ucuyla dokunup kornere gönderdi. Buzdan adamdı kalede. O, büyük yeteneğinin karşılığını alamadı futboldan. 

Haberin Devamı
Yolların başlangıcı




Fenerbahçe’de kesintisiz uzun yıllar oynamak ve de takım kaptanlığını üstlenmek yetenek ve beceriden fazlasını gerektirir. Ziya Şengül, güçlü karakteriyle Fenerbahçe tarihine ismini altın harflerle kazıtanların önde geleniydi. An kara PTT’den 1963 yılında Fenerbahçe’ye geldi ve de futbol yaşamını sarı lacivertli forma altında noktaladı. Ziya da, Mano Palas’taki Genç Milli Takım’ın bir üyesiydi. 4 yıl sonra Fenerbahçe’de yollarımız bir kez daha kesişti. O, çoğumuzdan çok iyiydi. Yoluna Fenerbahçe’de devam etti. Bense bir yıl sonra İstanbulspor’a gittim. Olağanüstü teknik düzeyi, zarif bir fiziki görünümü vardı Ziya’nın. Liderlik özelliği, tekniği, devamlılığı takımı sonuca taşımadaki ustalığı ve hepsinden daha önemlisi müthiş öz güveni...

60’lı yıllarda, İzmir Atatürk Lisesi mezunu olmak her babayiğidin becerebileceği bir olay değil. O, Akhisar kökenli bir entelektüel... Turgay Meto, profesyonel futbol yaşamımızın ilk imzalarını 1961 yılında birlikte attık İzmirspor’a... Sait Altınordu, Tarık Gençay, Doğan Emültay gibi güçlü isimler, futbol hayatımıza yön veren teknik adamlardı. Seyfi Talay, kalecimiz, kaptanımız, yol göstericimizdi. Turgay, teknik kapasitesi yüksek, ince, zarif görünümlü bir hücumcuydu. Fiziksel görünümünden umulmayan skorlara ulaşmada sıra dışı becerileri vardı. Kitap okuyan, santranç, briç oynayan, sözcükleri kullanmada sanatsal boyuta ulaşan bir gelişmişlik örneğiydi Meto... Şimdi, dönelim oyun alanına. Alsancak Stadı’nın kömür tozlu sert toprak zemini. Rakip, uzun savunmacılarıyla ünlü Ankara-Hacettepe.. Oyun gol düellosuyla sürüyor. Bir onlar bir biz... Doksan dakikanın bitiminde skorda 3-2 öndeyiz. O gün, İzmirspor’un 3 golünü de kendinden çok uzun savunma içinden kafayla Turgay atıyor... Olacak şey değil. Unutulmaz bir gündü. O gün Turgay Meto, tüm takım üstüne bir de kendini aşmıştı. 

Dört özel insan... Dört nitelikli dost...

61 yılında tanışıp, 60 yıldır arkadaşlık ilişkisini sürdürdüğüm dört özel futbol adamı. Yılmaz ile Ziya İstanbul’da. Tuncay, Edremit’te. Turgay Meto, uzun yıllardır Gümüldür’de yaşıyor. Ara ara telefonlaşıyoruz. Saatlerce sürüyor. Özlem bir türlü giderilemiyor. Meğer ne çok şey yaşamışız. Ne demişti Carlo Ancelotti, “Futbol yaşamdaki küçük şeylerin en önemlisi” Büyük ustaya katılmamak saygısızlık olur.

Futbolumuz

Eskiden futbolu içinden gelenlerin iyi bilenleri yönetirdi. Sonraları iyi bilenlerin arasına az bilenler yerleşti. Daha sonra az bilenler iyi bilenleri azalttı. Zamanla az bilenlerin arasına hiç bilmeyenler doluştu. Hiç bilmeyenler az bilenleri eksiltti. Şimdilerde hiç bilmeyenler çoğunluğunda az bilenler koalisyonu egemen... Önceleri futbolun içinden gelen iyi bilinler ne mi oldu? Onlar da çoğunluğu kıyı bucakta, bir kaçı da kulüplerimizde hatır olarak korunuyorlar. (Ömer Derviş Kazançoğlu-Anılarla Trabzon Futbolu-Mart 2012)

GÜZEL SÖZLER

Beş yaşındayken Can Yücel’le tanışıp muhabbet ettim. Bence asıl zenginlik böyle şeylerdir. (Gaye Su Akyol) 

Düşünceleriniz neyse hayatınız da odur. Hayatınızın gidişini değiştirmek istiyorsanız, düşüncelerinizi değiştirin. (Marcus Aurelius)

Bir ülkede, dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün sağladığı çıkardan fazlaysa, o ülke batar. (Montesquieu)

Başka görüşte olanlardan korkmak gerekmez. Asıl korkulması gerekenler, kendi görüşlerini söyleyecek cesareti olmayanlardır. (Napolyon Bonapart)

Sahtekarlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde gerçeği söylemek, devrimci bir eylemdir. (George Orwell)

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler