Ege Yüzde 50 oy almak başarısızlık demek

Yüzde 50 oy almak başarısızlık demek

19.07.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

135 gün sonra il başkanlığı koltuğuna yeniden oturan Rıfat Nalbantoğlu, çıtayı yükseltti, şöyle dedi: Son yerel seçimlerde, İl Genel Meclisi’nde yüzde 50 oy aldık. Her iki İzmirli’den biri CHP’ye oy verdi. Öncelikle bunu daha üste taşımak zorundayız

Yüzde 50 oy almak başarısızlık demek

CHP genel merkezinde yaşanan değişimin benzerini İzmir İl Başkanlığı da yaşadı. 135 gün içerisinde çok şey değişti. Kongre sürecinde, eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın, “Seninle çalışmak istemiyorum” sözüyle bir anda büyük şok yaşayan ancak hiçbir itiraz sesi yükselmeyen, hatta etrafındakilerce “olur böyle şeyler” diyerek sakinleştirilen Rıfat Nalbantoğlu, il başkanlığı koltuğuna yeniden oturdu.
Görevi devrettiği zamanki duyguları taşıdığını belirtse de, “Ankara’dan gelen aday olma” talimatının sıkıntısı o günlerdeki fotoğraflarında yüzüne yansıyan Nalbantoğlu şimdi ise hayli heyecanlı görünüyor. “Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bugün geldiğimiz nokta itibariyle bir tek şeye ihtiyacımız var, o da dayanışmamızı arttırmak” diyen Nalbantoğlu, yeni yönetimde Başkan Aziz Kocoğlu’nun taleplerinin dışlandığı iddialarını reddediyor ve Kocaoğlu’ndan “Göğsümüzü gere gere ‘işte bizim belediye başkanımız’ diyebileceğimiz bir belediye başkanımız var” diyerek söz ediyor. Kocaoğlu önderliğinde, diğer belediye başkanları ile elele vererek, referandum ve genel seçimler olmak üzere iki büyük sınavı atlatmaktan başka düşüncesi olmadığını dile getiriyor. Üstelik bu sınavlar için de çıtayı yüksek tutuyor. “Yüzde 50’yi başarısızlık sayacağım” diyor.
Nalbantoğlu, heyecanını, duygularını ve yeni yönetim anlayışını anlattı. İşte sorular ve yanıtları...

Bu kez sizi daha heyecanlı görüyoruz, sanki biraz da sabırsız gibisiniz...
Evet, gerçekten öyleyim. Çünkü o bir yıllık il başkanlığı yaptığım süreçte örgütü çok daha yakından tanıma fırsatı buldum. Daha heyecanlı olduğum kesin çünkü; üstlendiğimiz bu görevin, sorumluluğun ne anlama geldiğini çok daha iyi biliyorum. Bir de ben yaptığım her işte heyecanımı kaybetmemeye çok gayret ediyorum.

“Belediyelerimiz çalışıyor”

Bundan önceki il başkanlığı döneminizde de seçim öncesiydi. “İzmir’in bütün ilçelerini alacağız” dediniz, Bayındır ve Tire haricinde dediğiniz oldu...
Ben onu örgüte, CHP’ye ve tabiki İzmir halkının partimize gösterdiği güvene bakarak söylemiştim. Sonuçta da aşağı yukarı gerçekleşti. En az yerel seçimler kadar iki önemli görev şimdi bizi bekliyor, birisi; referandum, diğeri de seçimler.

Önümüzdeki süreç CHP İzmir için ne anlam ifade ediyor?
Tabii ki, her il partimiz açısından çok önemli ama İzmir de yakaladığımız başarı itibariyle çok daha önemli. Şimdi ortada tahminlerin dışında çok somut bir çıta var. Biz son yerel seçimlerde, İl Genel Meclisi’nde yüzde 50 oy aldık. Her iki İzmirli’den biri CHP’ye oy verdi. Bu oran belediye başkanlığı seçimlerinde bölgesel olarak Narlıdere’de yüzde 70’lere, Balçova’da yüzde 68’lere, Büyükşehir Belediyesi’nde yüzde 57’ye kadar yükseldi. Öncelikle bunu daha üste taşımak zorundayız. Biz bu seçimden yüzde 50 ile çıkarsak, bu yönetim başarısızdır. İzmirlilerin bu anlamda CHP’ye hem referandum sürecinde, hem de genel seçimlerde bu desteği vereceklerini biliyorum. Ancak İzmirlilere bu güvene layık olduğumuzu göstermemiz lazım. Yeni yönetim kurulunda beraber çalışacağım arkadaşlarımla bunu yaratacağımıza eminim.

Büyükşehir ile ilişkileriniz nasıl?
Partide hiç kimsenin bir diğer CHP’li ile özel bir problem yaşama lüksü yok çünkü; işimiz bu kadar ağır. Büyükşehir Beldiyesi bizim gözbebeğimiz zaten. Göğsümüzü gere gere ‘işte bizim belediye başkanımız’ diyebileceğimiz bir belediye başkanımız var. İlçe belediye başkanlarımız da keza öyle. Yani, ilk göreve başlar başlamaz bazı eksikler ve hatalar olmuş olabilir ama ben çok sevinerek izliyorum; bütün belediyelerimizde müthiş bir hizmet var...

Sorunlu bir kaç belediye de vardı... Onlarla ilişkiler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tabii, hepsi çözüldü... Her işin ufak tefek acemiliği olur. Belediyelerimiz, ahenk içinde çalışmalar yapıyolar. Bu işin başı motoru büyükşehir belediyesidir. Büyükşehir belediyesi, kamu ihale kurumu, hükümetin engellemleri gibi engelleri aşa bildiği oranda başarılı. Tüm belediyelerimizle, partimizin gücünü, dayanışmayı artırmak dışında hiç bir amacımız olamaz...

Deniz Baykal’a kırgın olduğunuzu söylediniz bu hafta...
Onları dost sohbetinde arkadaşlara söyledim... Zaten ben o görevden ayrılırken de bunu gösterdim, o dönemde genel başkanımızın görüşü o yönde gelişti, ertesi gün geldim, il başkanı ben değilim dedim ve bu çizgimden de bir milim sapmadım. Bu çok kolay bir iş değildi. Bu noktalar, hizmet etme noktaları hiç kimse 3 kere, 5 kerede gelse buraların sahibi değil, bu koltuğun sahibi İzmirli yurttaşlarımızdır. Sevgili abim Ekrem Bulgun’dan görevi devir alırken şöyle birşey söyledim:
“Görevi devrederken hangi duyguları yaşıyorsam bügün de aynı duygudayım.” Siyasette kırılmak yok insan partisine kırılması gibi birşey olur mu?

“Partime tuzak kuruldu”

CHP’de Deniz Baykal’ın görevi bırakmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Şurası çok net; Türkiye’de bunu tartışan hiç kimse yok bence. Partimize bir tuzak kuruldu bu net. Bu yolla partimiz yıpratılmaya, partimize zarar vermeye çalışıldı. Ama 80 yıllık bir parti geleneği ile CHP bundan bile her gün güçlenerek çıkmayı başarabilmiştir.
Burada eski genel başkanımızın ve genel sekreterimizin tecrübeleri,öngörüleri çok büyük bir olayı önledi. Partimiz bu komplodan gerçekten degüçlenerek çıkabildi.

İl başkanlığına yeniden geliş sürecinizde perde arkasında neler yaşandı?
Bakın bu konuda içtenliğime inanmanızı istiyorum bu işin aslı gördüğümüz, yaşadığımız ve sizin gözlediğiniz şeylerin dışında çok uzun detayları yok. Sayın Bulgun, görevden alınmadı. Eğer örgütsel yapıyla örtüşmeyen bir yapı yoksa zorlama olur.
Hiç kimse buraya kafasına silah dayanarak üye olmadı. Herkes “ben gönüllü olarak CHP de çalışmak istiyorum” diyerek üye oluyor. Yani aynı heyecanı örgüt duyuyor. Ama başta Sayın Ekrem Bulgun olmak üzere, hiçbir partili arkadaşımın en ufak kırgınlığı olduğunu sanmıyorum. Bu değerlendirmeyi yapmışlar ki yönetimden istifa ettiler.

AKP’lilerin çıkışlarıyla ilgili neler diyorsunuz?...
Bir sene önce 29 Mart’ta İzmirlilerin tercihini gördüler. 12 Eylül’de de görecekler, önümüzdeki sene martta nisanda bir kez daha görecekler. Öğrenmenin en iyi yolu tekrar etmektir biliyorsunuz. Arkadaşlara öğretecek kadar doğru tekrar var bizde.
Bakacağız, bekleyeceğiz, göreceğiz.


Kongre yapma şartımız yok
45 günlük yasal süre sonunda kongreye gidilecek mi?
Görevden alma olduğu zaman yani yönetim kurulu görevden alınırsa, yeni yönetim kurulu atanmaz, 5 kişilik kayyum atanır ve 45 gün içinde de kongreye gitmek durumu doğar. Ancak, bizim tüzüğümüze göre böyle bir şartımız yok, yine de böyle bir ihtiyaç hissedersek yaparız. Durumun bugünden farklı olmadığını da hep beraber görürüz.

50 kişilik özel kurul oluşturuldu
Bundan sonra nasıl çalışacaksınız?
Önümüzde 12 Eylül gibi Türkiye’nin bir gündemi var. İzmir’in, Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretecek yapılar kurmamız lazım. Biz bunun hazırlığına başladık bile. MYK tarafından il başkanlığımızın onaylanmasından hemen sonra Sayın Ali Nail Kubalı’yı aradım. Kendisine yönetim kurulumuza ekonomik konularda danışmanlık yapması teklifi götürdüm. Genel merkezimizin bilim, kültür ve yönetim platformu var. Benzer bir yapıyı İzmir’de kurmak konusunda yetki istedim. En az 50 kişilik bir kurul olacak. Bu kurula 5 kişilik bir yürütme kurulu atadık. Kurulun başkanlığını Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyasi Tarih Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Engin Berber yapacak.