Ekonomi 2013’ün en egoist kelimesi: Selfie

2013’ün en egoist kelimesi: Selfie

16.12.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Akıllı telefon ile kendi fotonuzu çekip sosyal medyada mı paylaşıyorsunuz? Üzülmeyin, adı Selfie olan bu akımdan uzak durmak çok mümkün değil. Başkan Obama bile olsanız...

2013’ün en egoist kelimesi: Selfie

İnternet artık zaman öldürdüğümüz bir dijital araç değil, bizzat yaşadığımız gezegenin ta kendisi. Her şeyi üzerine yerleştirdiğimiz yeni bir katman...
Peki insanoğlu sözkonusu raddeye nasıl geldi? Bu noktada gölgemizi gölgede bırakan akıllı telefonların hakkını vermek gerek. Belki piyasadaki en iyi fotoğraf makinesine, en hızlı işlemciye sahip değiller ancak sürekli yanımızda olmak gibi kötü huyları mevcut. Hem benmerkezci, hem fazla paylaşımcı, hem etrafındakileri görmeyen, hem aynı anda tüm dünya ile bağlantıda olmak isteyen tuhaf yaratıklara dönüşmemiz de mobil hayat dediğimiz döneme denk geliyor.
Herkes paylaşıyor
Ne kadar bencil olduğumuzu tüm dünyaya haykırmak istiyoruz. Cevabın ‘E şıkkı: Hepsi’ olduğu çoktan seçmeli bir anlatım bozukluğu sorusunda yaşıyor gibiyiz. Bulunduğumuz yeri Foursquare ile ilan etme dürtüsüne yenik düşmek, anı yaşamayı foto/video çektirme telaşına indirgemek, 3.5 inç ekran versiyonunu yanıbaşımızdaki insana, ertesi günkü ağdalı Facebook yorumlarını gerçek zamanlı bir hazza tercih etmek gibi rutin alışkanlıklar edindik.
Bu nedenle meşhur Oxford sözlüğünün 2013 yılının kelimesi olarak ‘selfie’yi seçmesine şaşmamak gerekiyor. Aynı sözlüğe göre selfie, bir kişinin sosyal medyada paylaşmak üzere akıllı telefon ya da webcam aracılığıyla kendi fotosunu çekmesine deniyor. Selfie deyip geçmeyelim. Bu akımın kenarına köşesine bulaşmamış bir kişiyi bulmak, 80’li yıllarda saçını kahkül yapmayan bir kadınla tanışmak gibi. Lise öğretmeninizden, pop starlarına, astronotlardan ABD Başkanı’na kadar herkes bu karşı konulamaz ihtiyacını bir şekilde görmekte.
Obama’nın ‘selfie’si
Evet, dünyanın en güçlü insanı bile sarışın Danimarka Başbakanı Helle Thorning Schmidt ile selfie çekme dürtüsüne engel olamayabiliyor. Hem de yanıbaşındaki eşinin gözünden ateşler çıksa da. (‘Cenazede çekilen selfie’ler adlı Tumblr blogunun Obama’nın Mandela cenazesindeki performansından sonra ‘Artık bize gerek kalmadı’ diyerek siteyi kapattığını da not olarak araya sıkıştırayım.)
Selfie akımının hızla yayılmasının altında psikolojik ve sosyolojik etkenler mevcut. Akıllı telefon kamerası kalabalık bir ortamda (ya da suni hislerin arasında) yalnız hisseden biri için imdat freni işlevi görebiliyor. Çünkü kabul edelim, 15 yıldır hiç fiziken karşılaşmadığımız, hafızamızdaki ile profil fotosu arasında George Clooney ve Abdullah Gül kadar bile benzerlik olmayan arkadaşımızın bizim yazdığımız saçma bir Facebook gönderisine gülüyor olması bizim sürekli daha fazla yalnızlaştığımız gerçeğini değiştirmiyor.
Ruh halini yansıtma
Elimizdeki telefon sayesinde daha fazla enformasyon ile nezaket, fiziki farkındalık ve dostluk kavramlarını takas ettik. Bu nedenle bulunduğumuz yerde nasıl hissettiğimizi anlatmak için selfie çekmek ve ruh halini o fotoya yansıtmak durumunda hissediyoruz. Obama’nın da ABD Başkanı’nı mükemmel şekilde yansıtacak fotoğrafçıları vardır muhakkak. Ancak dijital çağda o ana bağlanmak için aksiyonu bizzat gerçekleştirmemiz gerekiyor, çünkü ne kadar çok paylaşmak istersek o kadar hızlı yalnızlaşıyoruz.

Haberin Devamı

2013’ün en egoist kelimesi: Selfie


Yılın ‘selfie’leri
GTA 5 oyununda karakterler bile selfie çekebiliyor. Sahaya giren kız da... Uzay istasyonundaki astronot da, papa da...

En iyi ‘selfie’yi çekmenin ipuçları

Madem selfie artık hayatın bir gerçeği, bari onu çekerken güzel çıkalım, öyle değil mi? Kendini fotoğraflarken dikkat edilecek birkaç nokta, paylaşacağınız karenin daha fazla beğenilmesini sağlayacak. Yeni hayatımızdaki en önemli şey de bu değil mi zaten?

1-Telefonun arka kamerasını kullanın. (Çözünürlüğü daha yüksek.)
2-Telefonu başınıza çok yakın tutmayın, kafanız (olduğundan da fazla) büyük gözükecektir.
3-Flash kullanacaksanız özellikle kameranın uzak olması önemli, ancak ‘tel’i tutan kolun ve devamında omuzun açısını doğru ayarlamazsanız o tuhaflık vücudun her tarafına (ve evet suratınıza da) yansır.
4-Arka planda sizi utandıracak ayrıntılar olmamasına dikkat edin. (Mesela bir arkadaş.)
5-Dudaklarınızı çöp torbası gibi büzmeyin.
6-Doğal ışığa önem verin. Işıklar içinde deklanşöre basın.
7-Güvenli olun ama kendinizi çok ciddiye almayın.
8-Camera+ ve Instagram gibi mobil uygulamalarla çektiğiniz fotoyu edit edin, onlara filtreler ekleyin. Çünkü iyi bir fotoğrafçı değilsiniz.
9-Telefonun kılıfını çıkarın. Çünkü siz buna değersiniz.
10-iPhone’daki ses tuşunu deklanşör olarak kullanın. Telefonu tutarken bir yandan ekrana dokunmaya çalışmak en başta size haksızlık.

Yazarlar