EkonomiAB’yi kurtaracak formülü bulan Türk, şimdi binlerce şirketin röntgenini çekiyor

AB’yi kurtaracak formülü bulan Türk, şimdi binlerce şirketin röntgenini çekiyor

07.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Avrupa’nın krizden çıkışını ‘sağlam’ şirketlere borsa üzerinden para girişinde gören Prof. Dr. Özgür Demirtaş’ın bu çalışması Marie Curie Fonu tarafından ekonomi alanında desteklenecek 7 projeden biri seçildi. Prof. Dr. Demirtaş bir yıl içinde binlerce şirketi inceleyerek ‘sağlamlarını’ ayıklayacak

AB’yi kurtaracak formülü bulan Türk, şimdi binlerce şirketin röntgenini çekiyor

Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Profesör Dr. Özgür Demirtaş (37), Avrupa Birliği’nin içinde bulunduğu finansal krize çözüm önerisi getiren çalışmasıyla 100 bin euro’luk Marie Curie Araştırma Fonu’nu almaya hak kazandı. Marie Curie programı tarafından ekonomi başlığı altında desteklenen 7 projeden birini hazırlayan Prof. Dr. Özgür Demirtaş, çalışmasında özetle Avrupa’nın krizinin şirketlere borsa yoluyla para girişi sonucu çözüleceğini söylüyor. Çalışmasının devamında, “Peki bunlar hangi şirketler?” sorusunun yanıtını arayan Demirtaş, bir yıl içinde binlerce şirketi inceleyerek hangilerinin sağlam, hangilerinin çürük olduğunu ortaya çıkaracak.
Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Boston College’da finans doktorasını tamamlayan, ABD’de tenür (ömrünün sonuna kadar üniversitede çalışma ve çıkarılamama hakkı) unvanını alan Demirtaş, ABD’deki 15 yıllık kariyerinin ardından Sabancı Üniversitesi’ne Finans Kürsü başkanı ve Profesör Dr. olarak döndü. ABD, İngiltere, Kanada ve İskoçya’da yapılan bir araştırmada 1 milyon profesör arasında ilk 20 içerisinde gösterilen Prof. Dr. Demirtaş ile krizin şifrelerini konuştuk.

Haberin Devamı

Avrupa’nın krizden çıkması daha kaç yılı alır?

Avrupa bir borç krizinde boğuluyor, Amerika mali uçurumun köşesinde akrobasi yapıyor, Çin dünyanın yuvarlak olduğunu, ülkelerin birbirlerine göbekten bağlı olduğunu acı yoldan öğreniyor. Türkiye ise değişen düzene ve sisteme ayak uydurmaya çalışıyor. Bu yıl itibari ile her 100 liralık gelir için Yunanistan’da 171, İtalya’da 121, İspanya’da 69, Portekiz’de 108 ve İrlanda’da 106 liralık borç var. Borç oranlarının kabul edilebilir seviyeye inmesi uzun bir süre alacak. Borcu boğazdan kısarak, kemer sıkma ile ödeyemezsiniz. Bu boyuttaki bir borcu büyüyerek ödersiniz. Büyümeyen ekonomiler, bütçe açığı kronikleşmiş ekonomiler, yatırımdan kaçan ekonomiler borç ödeyemez. Kangren olmuş kolu keseceksiniz. Yani Yunanistanvari ekonomileri kendi para sistemlerine bırakıp rekabetçi olmalarını sağlayacaksınız. Ya da para basacaksınız, siyasi bir birlik olan AB’yi bir de ekonomik birlik yapacaksınız.

Haberin Devamı

AB’nin reçetesi dış yatırım

Bu koşullarda Türkiye ne yapmalı?

Türkiye çok öncelerden öngördüğüm gibi çok doğru yolda ilerliyor. Birincisi, Türkiye’nin her 100 liralık ihracatının 50 liradan fazlası Avrupa bölgesine idi, bu rakam 40’ın altına inmiş durumda. Yani işadamlarımız canla başla yeni müşteri avındalar ve de başarıyorlar. Türkiye mali disiplini asla bozmamalı. Borç oranları yüzde 40’ın altında tutulmalı. Reel faizin düşüklüğü Türkiye için bir fırsattır. Elbette paradan para kazananlara bu bir yüktür ama aklı cin gibi fikirlerle dolu olanlara, bir de onu gerçekleştirecek enerjisi olanlara düşük reel faiz bir fırsattır, bir sermayedir. Türkiye, Ortadoğu’yu asla gözünün önünden kaçırmamalı. Her türlü ticari ilişkinin geliştirilmesi lazım.

Çalışmanız neyi içeriyor?

Avrupa’yı kurtarabilecek bu çalışmayı yazarken bir matematiksel model kullandım. Avrupa’da inanılmaz büyüklükte devlet borcu ve bütçe açıkları var. Avrupa’nın acilen ihtiyacı olan reçete belli: Dış yatırım! Avrupa bölgesinde hâlâ yatırımı katbekat hak eden şirketler var. Ancak dünyada elinde parayı tutan yatırımcıların, gelişmekte olan ülkeler gibi başka alternatifleri var. Proje “kurunun yanında yaş da yanmasın” diye ortaya çıktı. Diyelim ki bir İtalya’da, bir İspanya’da 100 şirketten 80 tanesi yatırımı hak etmiyor, peki ya geri kalan 20 tanesi? Yazdığım proje teklifi, iki farklı yatırımdan hangisinin üstün olduğunun bulunması üzerine kurulu. İstatistiksel metodumuz, halka açık bir şirketin üç yıllık tüm getiri verisini kullanarak şirkete dair her türlü riski hesap ediyor. Bu sayede eldeki yatırım sadece getiri boyutunda değil aynı zamanda her türlü risk de inceleniyor.

Haberin Devamı

Çalışmanızın detayları neler?

Gelecek bir yıl içerisinde, Avrupa bölgesindeki halka açık tüm şirketleri birer birer gelişmekte olan ülke endeksleri ile kıyaslayacağız. Bu binlerce şirketin BRIC ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ile kıyaslanması demek. Bunun sonucunda Avrupa’da kurunun yanında yaş da yanmayacak. Her bir sorunlu Avrupa ülkesinde, hangi şirketin yatırımı hak ettiğini, hangisinden ise uzak durulması gerektiğini tespit edeceğiz. Böylece bir İtalya, bir Portekiz, bir İspanya kötü durumda olsa bile, bu ülkeler dahilinde bulunup gelişmekte olan piyasaların da üstünde yer alabilecek şirketler belirlenecek. Bu, Avrupa bölgesine para akışını seçici olarak destekleyecek. Sonuç olarak sadece Avrupa’nın kendisi değil, Avrupa ile hatırı sayılır ticari hacmi olan ülkeler de olumlu etkilenebilecek. Marie Curie entegrasyon araştırma fonunun bu projeyi desteklemiş olması bu açıdan önem taşıyor.

Haberin Devamı

‘Yılbaşının piyango talihlisi sepetine petrol de koysun’

Yılbaşında büyük ikramiyeyi kazanan talihliye nasıl bir portföy önerirsiniz?

Parayı kesinlikle sepette tutmalı. Altın yatırım miktarı yüzde 25’i geçmemeli. Türkiye ile ilgi optimizmim uzun dönemlidir. Çok uzun periyotlarda yatırım yapabilecekler Türk hisselerine yatırım yapabilirler ancak bu öneri kısa dönemli bir öneri değildir. Kısa dönemde bölgedeki siyasi riskler, Avrupa krizinin çözülmemiş olması ve Türkiye’de artan kredi / mevduat oranı borsalara geri çekiliş yaşatabilir. Ama mali disiplinini koruyan Türkiye’nin önünde durmak zor olur. Profesyonel olmayanlar hisse seçiminden kaçınmalı ve endekslere yatırım yapmalılar. Eski alışkanlıklar bir kenara bırakılmalı ve döviz bir yatırım aracı olarak görülmemeli. Enerji fiyatları ve borsalar arasındaki ters orantı göz önünde bulundurulmalı ve kısa dönemli politik çalkantılara karşı önlem alarak portföyün bir kısmı petrole yatırılmalı (yüzde 10’lük bir optimal oran söz konusu).

Haberin Devamı

‘ABD’de zenginlerin vergileri artarsa altın değer kaybeder’

Altının seyriyle Obama’nın başkanlığı arasında bir korelasyon var mı. Obama ne yaparsa Turkiye’de altına yatırım yapmalı?

Çok önemli bir soru. En basit şekilde yanıt vereyim. Türkiye’nin altını önemsediğini biliyorum. ABD’de Cumhuriyetçiler devletin borç limiti artmasın ve zenginlerin vergilerinde artış olmasın istiyorlar, borç ihtiyacını da sağlık harcamalarından kısarak karşılayalım diyorlar. Demokratlar hayır borç limiti artsın, zenginlerin vergileri de artsın diyorlar, sağlık ve eğitimden kesmeyelim diyorlar. Eğer zenginlerin vergileri sadece 2-3 puan artarsa Amerika’da devlet borcu yüzde 60’ın altına iner, dolar güçlenir. Altın düşer! Eğer aksi olur da Cumhuriyetçilerin dediği olursa dolar güçsüzleşir, borç oranı yüzde 100’lere çıkar, bütçe açığı artar ve de altın artar! Tek doğru budur. Bunun dışında altın 2 bin - 2 bin 500 dolar olur veya 1000 dolara düşer gibi söylemlere inanılmamalı.

İspanya ve ABD’de öncelikli sektörler

Hangi ülkede hangi şirket veya sektörler iyi görünüyor?

Avrupa için bu sektörleri çalışmanın ortasına geldiğimizde göreceğiz. Ancak ön çalışmalarımızda İspanya’daki yenilenebilir enerji sektörü önde gözüküyor. İspanya aynı zamanda Türkiye için çok önemli. Bu yıl 11 milyar dolarlık bir ticaret hacmimiz olabilir. Bu zor zamanda onlar ile daha çok ticaret yapmalıyız. Ancak Avrupa bir yana Amerika’yı da unutmamak gerekiyor. ABD’de özellikle finans ve teknoloji sektörünün aşırı ucuzlamış şirketleri var.

‘AB siyasi havuç’

Türkiye AB’ye girmeli mi?

Benim için bu sorunun felsefik bir yanıtı var. Ekonomik yönden: Hayır girmemeli! İhtiyacımız yok. Ancak siyasi yönden bir farkındalık yaratır. Bazen bir öğrenci ancak disipline eden biri olduğu zaman çalışır. Üyelik rüyası Türkiye’nin yaptığı bir çok reforma neden olmuştur. Avrupa bizim için siyasi bir “havuç” olarak kalsın biz de peşinden koşan tavşan. Biz koşalım ulaşacağımız yere ulaşalım. Orada zaten bir çok başka havuç olacak.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler