Ayrı dünyaların otomobilleri

Bu hafta içinde dünya için önemli iki model, sadece birkaç gün arayla tanıtıldı. Bunlardan biri, çok konuşulan ve insanların, aracın kendisini görmeden satın almak için para yatırdığı elektrikli Tesla Model 3 olurken, diğeri de bugüne kadar en uzun süre üretilen model olarak tarihe geçmiş Rolls Royce Phantom’un yeni nesliydi. Peki aralarında bir benzerlik var mı? Tabii ki hayır! Çünkü onlar, ayrı dünyaların otomobilleri...

Tabii ki öncelikle, en son dün tanıtılan ve tamamen elektrikli olması dolayısıyla büyük önem atfedilen Tesla’nın Model 3’ünü anlatalım. Zira bu otomobil, üretileceği ilan edilir edilmez ilk üç günde 300 bine yakın sipariş almayı başaran ve şirkete de “ön ödemeler” sayesinde ciddi bir nakit girişi sağlayarak neredeyse tarihe geçmişti. Nedeni de, otomobilin başlangıç fiyatının 35 bin dolar olmasından kaynaklanıyordu. Çünkü almak için sıraya girenler, bu otomobilin seri üretim versiyonunun nasıl olacağına ilişkin en ufak bir fikre sahip bile değildi!

İlk 30’u yolda

İşte bu otomobilin üretilmeye hazır hali, önceki gün, tüm dünyada da internet üzerinden canlı yayınlanan özel bir törenle hem tanıtıldı hem de ilk 30 adedi sembolik olarak şirketin çalışanlarına teslim edildi. Ancak asıl teslimatları, gelecek yıl başlayacak. Tesla CEO’su Elon Musk, Model 3 için 500 bin kişilik bir “bekleme listesi” bulunduğunu hatırlatırken, Aralık ayından itibaren ayda 20 bin Model 3 üreteceklerini, 2018 yılında da toplam üretimi yılda 500 bine çıkaracaklarını söyledi toplantıda. Biraz uçuk gelmiyor değil tabii. Zira Tesla, geçen yıl toplam 84 bin araç üretebildi.

35 bin dolardan başlayan fiyatlara sahip olacak Model 3’ün en basit versiyonunun, tek şarjla 220 mil yani yaklaşık 352 kilometre yol yapabileceği belirtiliyor. Bununla birlikte 35 bin dolarlık Model 3’ün, biraz “yavan” ya da “çıplak” bir otomobil olduğunu söylemek olası... 9 bin dolar daha verilirse, araca 310 mil yani 500 km’ye yakın yol yaptırabilen bir akü konulabiliyor.

Ekstralar...

“Yüksek performanslı aküye gerek yok, bu bana yeter” diyebilirsiniz. Ancak ana üretim rengi siyah. Dolayısıyla başka bir renk için fazladan 1000 dolar, spor jantlar için de 1.500 dolar ödenmesi gerekiyor. Yarı otomatik sürüş sistemi için 5 bin dolar, bu sistemle birlikte çalışabilen “tamamen otomatik” yani kendi kendisine gidebilmesine olanak sağlayan “Autopilot” sistemi ise bir 3 bin dolar daha ödenmesi anlamına geliyor.

Kısa menzilli versiyon aracı 0’dan 100 km/s’ye 5.6 saniyede çıkarırken, maksimum hızı da 208 km/s. Uzun menzilli aküyle ise otomobil, 0’dan 100 km/s’ye 5.1 saniyede çıkıyor ve son hızı da 224 km/s. Standart versiyon “süper hızlı” Tesla şarj sisteminde sadece 30 dakika şarj edilirse 200 km, diğeriyse 270 km yol yapabiliyor.

Bununla birlikte yeni otomobilde alışılmış gösterge paneli yok olmuş. Bunun yerine orta konsolda bir “tablet bilgisayar ekranı” görülüyor ki, bu insana biraz garip görünüyor. 15 inçlik ekran ve çift bölgeli klima, kumaş döşemeli koltuklar standart. Yok daha lüks ve konforlu bir iç mekan isteniyorsa, 5 bin dolar daha lütfen!..

Çok sinirli ve çok lüks!

Dünyanın en uzun süredir üretilen modeli (1925’ten bu yana) olarak tanıtılan Rolls Royce Phantom’un 8. nesli, gözler önüne çıktı. Tesla’nın aksine, 6.7 litre hacimli, çift turbo beslemeli, 563 beygirlik V12 benzinli motora sahip. Bu motora, uydu aracılığıyla yol verilerini alıp, ona göre vites değiştiren 8 ileri vites kutusu eşlik ediyor. Fiyatı 500 bin dolar civarından başlıyor denilse de, bir çok lüks “kişiselleştirme” özelliği sayesinde bu fiyat neredeyse anlamsız kalıyor!

Tamamen yeni bir platforma sahip olan yeni Phantom, lükse “tavan” yaptırıyor. 6 mm kalınlığındaki çift cam ve 130 kiloluk yalıtım malzemesi sayesinde içi çok sessiz. Lastiği bile, ses yapmasın diye özel üretilmiş.

İç mekanda ise kişiselleştirmenin “doruğu” yaşanıyor. Örneğin tek parçalı sertleştirilmiş camla kaplanan panelde göstergelerin süslemeleri, müşterinin seçeceği bir sanatçı tarafından yapılıyor. Koltuk ısıtmanın yanı sıra kol dayama ve baş seviyesine denk gelen sütunlarda bile ısıtma özelliği var. “The Embrace” adını verilen sistemle, aracın kapısı kendi kendine kapanıyor. Ön koltuk arkasında elektrikli “piknik masası” ve televizyon paneli var. Koltuğun markasını da müşteri belirleyebiliyor. Seçenekler arasında “yayılma”, hatta “uyuma”ya uygun modeller var. Arka koltuk arasında “buzdolabı”nı saymıyorum bile!..