Ekonomi Bir sakız, bir çiçek çarkları döndürecek

Bir sakız, bir çiçek çarkları döndürecek

27.08.2009 - 00:42 | Son Güncellenme:

Türkiye Reklam Konseyi ekonomiyi canlandırmak için kampanya başlattı. Ünlü isimlerin oynadığı reklamlarda bir sakız veya çiçek almanın bile çarkları döndüreceği anlatılıyor

Bir sakız, bir çiçek çarkları döndürecek

Türk reklam dünyası, ekonominin çarklarını döndürmek için kolları sıvadı. Pazarlama, reklam, medya alanındaki örgütlerin çatı kuruluşu olan Türkiye Reklam Konseyi, krizin etkilerini azaltmak ve iç talebi canlandırmak için ülke çapında geniş bir kampanya başlattı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın himaye ettiği kampanya, İstanbul Hilton otelinde yapılan bir toplantıyla tanıtıldı.
15 Eylül’e kadar sürecek ‘Ekonomik Canlılık Kampanyası’ ile ekonominin normalleşmesine katkı amaçlanıyor.

Reklamlarda 4 ünlü var
Kampanya bünyesinde ünlü ekonomist ve ekonomi yazarları, küçük harcamaların bile ekonomiyi canlandıracağı mesajını verecek. Yazılı ve görsel basında yayınlanacak reklamlarda Milliyet yazarı ve Merkez Bankası eski Başkanı Yaman Törüner bir oyuncakçıyı, Doğal Hayatı Koruma Vakfı Başkanı ve eski bankacı Akın Öngör bir simitçiyi, Sabah gazetesi köşe yazarı Meliha Okur bir çiçekçiyi ve Akşam gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Deniz Gökçe ise bir bakkalı canlandırıyor.
Reklamlarda sakız, simit, çiçek veya oyuncak almanın bile ekonomi çarklarını döndürmeye başlayacağı mesajı veriliyor.

Haberin Devamı

Bir sakız, bir çiçek çarkları döndürecek

Sabah gazetesi yazarı Meliha Okur da kampanyanın reklam filminde çiçekçi kadını canlandırdı.

Her yerde yayınlanacak
Kampanya, büyük bir sektörel imece biçiminde gerçekleştirildi. Reklamlar
15 Eylül’e kadar medya kuruluşlarının gönüllü desteğiyle TV, basın, radyo, outdoor ve internette yayınlanacak. Reklamda emeği geçen bazı isimler şöyle:
Tasarım: DDB&Co / Karpat Polat
Yapım: Dijital Sanatlar
Yönetmen: Kağan Erturan
Interaktif: PING
Medya Planlama: Zenith
Fotoğraf: Ali Taşkıran
Mekan-organizasyon: Işıl Tur
Müzik: Jinglehouse
Ses: Melodika

Bir sakız, bir çiçek çarkları döndürecek

Türkiye Reklam Konseyi Başkanı Yalçındağ, Devlet Bakanı Babacan’a, kampanyaya desteği dolayısıyla bir plaket verdi.

Yalçındağ: Hayatı normalleştirelim
Türkiye Reklam Konseyi ve IAA Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, toplantıda yaptığı konuşmada, bir sakız satın almanın bile, ülke ekonomisi gibi, dev bir çarka olumlu etki yaptığını belirterek, “Sanayi kuruluşları, meslek örgütleri ve firmalar kampanyadan haberdar edildi. Onların hayata geçireceği promosyonlar ve indirimlerle yılın son çeyreğinde iç talebi canlandırarak, hayatı normalleştirmek gayretindeyiz” dedi.
Krizde, dayanışmanın her kesim için zorunluluk haline geldiğini söyleyen Yalçındağ şunları dile getirdi:
“Devletler sanayicilerle, hizmet üretenlerle dayanışıyor, onların ayakta kalması için koşullar oluşturuyor.
Üretenler tüketenlerle dayanışıyor, iyi malı daha ucuza sunmak için çaba gösteriyor. Aileler dayanışıyor.
Kampanya sadece medya ile sınırlı değil, sanayi, finans ve perakende sektörleri de bu girişimin parçası. Salt bu birliktelik, dayanışma tablosu bile ekonominin sağlıklı işleyişi için elzem olan tüketici güvenini artıracak önemli bir faktör.”
Kampanyada herkesin bedelsiz çalıştığını belirten Yalçındağ, “Bu büyük seferberlik fikrini paylaştığımız Sayın Ali Babacan kampanyamızın hamiliğini hiç tereddütsüz üstlendi” dedi.

Haberin Devamı

‘Ramazan gibi bereketli olsun’
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, toplantıda yaptığı konuşmada, şöyle dedi:
“Türkiye Reklam Konseyi en önemli sivil toplum kuruluşlarından. Üretimi ve sorunlarını iyi biliyorlar, hedef kitleyi yani Türkiye’yi çok iyi tanıyorlar. İç talebin canlanmasında reklam çok önemli. Bu kampanyanın da bu yüzden çok etkili olacağını düşünüyorum. Ekonomide güven kaybolursa, üretici ve tüketici içe kapanır. O yüzden kampanya ramazan gibi bereketli, bugün gibi güneşli olsun.”

Haberin Devamı

TOBB ve TÜSİAD destek veriyor
Türkiye Reklam Konseyi önderliğinde, Reklamcılar Derneği, IAA, Reklamverenler Derneği, TV Yayıncıları Derneği ve Basın Reklam Platformu’nun ortak imzasını taşıyan kampanyada, “Alın - verin, ekonomiye can verin” mesajıyla ramazan, bayram ve okula dönüş dönemlerini kapsayacak biçimde, topyekûn bir seferberlik başlatıldı. Kampanyanın TOBB, TÜSİAD ve AMPD üyeleri tarafından yapılacak bireysel kampanyalarla da desteklenmesi amaçlanıyor.

‘IMF’yle programı desteklerse anlaşırız’
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ‘Alın verin, ekonomiye can verin” kampanyasının tanıtım toplantısındaki konuşmasında, hükümetin özel tüketim ve yatırımlarla büyüme yolunu seçtiğini, bu açıdan kampanyanın hedefleriyle örtüştüğüne dikkat çektikten sonra, bütçe açığı, kamu borçlanması ve IMF ile ilgili konularda önemli açıklamalar yaptı. Babacan’ın açıklamalarına göre hükümet, IMF’nin önüne Orta Vadeli Çerçeve Programı ve Mali Kural’ı koyup, destek isteyecek ve eğer kabul ederse bir anlaşma söz konusu olacak.
Krize karşı karşı kamu harcamalarının artırılması önerilerini çok da gerçekçi bulmadığı anlaşılan Bakan Babacan, özetle, “Para basma dönemi bitti. Petrolümüz, gazımız da yok. Vergi artışlarına da karşı çıkılıyor. O zaman kamu harcamalarını artırırsak oluşan açığı nasıl kapatacağız? Bankaların kaynaklarını iç borçlanmayla kamu alırsa özel sektör nereden kaynak bulacak? Ekonomi nasıl büyüyecek?” diye sordu.
Bu nedenle hükümetin bütçe açığı ve kamu borç stoku gibi konularda Mali Kural oluşturmak ve piyasalara güven vermek durumunda olduğunu belirten Babacan, bu temel konularda yol belgesi niteliğindeki Orta Vadeli Çerçeve Programı ve Mali Kural üzerinde çalıştıklarını söyledi. Babacan, “Devlet ne yapacağını, ne yapmayacağını açıkça ortaya koyacak ki özel sektör pozisyon alabilsin. Bu çalışmaların çok uzun sürmesine tahammülümüz yok. En kısa zamanda bitireceğiz” dedi.

Para basma devri bitti
Krizden çıkış amacıyla likidite için gerekirse para basılması, enflasyondan korkulmaması önerileri de tartışılmıştı. Babacan, bunlara kesin bir dille karşı çıktığını ortaya koydu:
“Merkez Bankasına dönüp de, ’kamu açıklarını şundan kapatın’ demeyi kalıcı olarak kapattık. Son 1-1.5 yıldır bu kapıyı zorlayanlar yok mu? var. Telkinler alıyoruz. ’Niye uğraşıyorsunuz, biraz para basın, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına falan gerek yok, kaldırın. Piyasaya para sürün ortalık rahatlasın’ gibi... Ama asla! Böyle bir tuzağa düşmek Türkiye’ye en az bir 10 yıl daha kaybettirir. Bu kapı kapalı, kimse uğraşmasın.
Yine diyorlar ki ’devlet daha fazla para harcasın, bütçe açığı versin ki ekonomi büyüsün.’ Yıllardan sonra ilk kez faiz dışı açık vereceğiz. Peki devlet bütçe açığını artırdı, farkı nereden karşılayacak? Para basma yok, petrol doğal gaz yok, devlet nereden bulacak bu parayı? Piyasadan borçlanacak. Bankalar kaynakları devlete borç verecek. Son bir yıldır tablo böyle. Yıl başından bugüne mevduat artmış. Nereye gidiyor bu kaynak? Ticari kredilerde artış yok. Hazine borçlanmasına gitmiş. Bu tablo, özel sektör yatırımlarıyla büyüyen Türkiye için endişe verici.
GSYH’de kamu tüketiminin payı yüzde 10, özel tüketimin yüzde 68. GSYH’de kamu yatırımları payı yüzde 3.7, özel sektör yüzde 20’nin üzerinde. Yani kamu harcamalarını ne kadar artırırsak artıralım, bunun büyümeye çok etkisi yok. Kamu yatırım harcamasını yüzde 10 artırsak, ekonomiye etkisi yüzde 0.3. Özel tüketimi yüzde 10 artırsak, büyümeye etkisi yüzde 6.8.”

Resesyon yıl sonu bitiyor
Ali Babacan, Türkiye’nin deflasyon ve resesyondan korkmaması gerektiğini belirterek, bu yıl sonu itibariyle resesyondan (ekonomide daralma) çıkış beklediklerini söyledi. Türkiye’nin deflasyon riskinden (enflasyonun tersi, fiyatların sürekli düşmesi) çok uzak olduğunu söyleyen Babacan, ellerinde bunu önleyebilecek pek çok önlem ve metodun olduğunu kaydetti. Babacan, “Önemli olan kalıcı olarak düştü’ denilemeyecek enflasyondur” dedi.
Babacan’ın IMF’yle ilgili açıklamaları da dikkat çekiciydi. Türkiye’de yapılacak IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantısında yeni anlaşmanın tamamlanma olasılığıyla ilgili soruya verdiği yanıt, hükümetin, Orta Vadeli Çerçeve Programı ve Mali Kural’la kendi yolunu belirleyeceği, IMF’ye de, “Bizim programımız bu, desteklerseniz anlaşma yapalım” diyeceğini ortaya koydu.
Babacan, “Biz kendi orta vadeli programımızı ortaya koyacağız. Uluslararası kuruluşlar destek vermeye karar verirlerse, bu desteği almayı arzu ederiz. Olmazsa olmaz noktasında değilsek de, IMF ile yapılacak anlaşma Türkiye’ye güveni bir miktar daha artıracaktır ama tek başına hiçbir zaman yeterli değildir. Öncelikle Türkiye’nin neyi yapacağı, neyi yapamayacağı önemli” dedi.
İbrahim Ekinci