Dövize yönelenlere kârlı bir seçenek

Hazine dün düzenlediği her ikiside 21 Eylül 2005 vadeli, altı ayda bir kupon ödemeli tahvil ihalelerinde dolar cinsinde yüzde 4.52, euro cinsinde de yüzde 5.07 faizle borçlandı. Kupon ödemeli tahvil ihalelerinde dolar cinsinde net 1.489.2 milyon dolar ve euro cinsinde ise 322.4 milyon euro satış yapıldı.
Bireysel yatırımcı nezdinde çok ilgi görmeyen döviz cinsi bonolar aslında döviz mevduatı yapmaktan daha kârlı. Çünkü bankalar mevcut durumda dolar mevduatına yıllık ortalama net yüzde 2.9 faiz veriyor.

Bankalardan alınabiliyor
Son ihalede dolar cinsi bononun yıllık getirisi ise yüzde 4.52 oldu. İhraç edilen her iki tahvil de 6 ayda bir kupon ödemeli. Döviz cinsi kağıda yatırılan her 100 dolar yılda 4.5 dolar kazandırırken, aynı 100 dolar mevduat yapıldığı taktirde ise yıllık bazda sadece 2.9 dolar kazandırıyor. Dolar cinsi bono yıllık bazda mevduata oranla 1.5 kat daha fazla kazandırırken, yatırımını kesinlikle dövizde değerlendirmek isteyen yatırımcı açısından daha kârlı bir seçenek.
Döviz cinsi bonolar bankalardan alınabiliyor. Bu bonolar vadesinde döviz olarak ödeniyor. Vadeden öncede döviz cinsi bonoları satmak mümkün.
Çünkü bu kağıtlarda TL cinsi bonolar gibi ikinci elde alınıp satılabiliyor. Ancak bu taktirde o anda geçerli olan piyasa şartlarına göre kazanç veya kayıp oluşabiliyor.
Bu nedenle dövize yatırım yapacak olan yatırımcının tercihini bono almaktan yana kullanması durumunda karşılaştırmasını vadeye kadar elde tutma varsayımıyla yapması daha doğru bir yaklaşım.
Dövizli bütün yatırımlarda olduğu gibi bu enstrümanda da kazanç faizin yanı sıra dövizin seyrine bağlı oluyor. Örneğin, yılbaşından bu yana dolardaki değer kaybının yüzde 21'leri bulduğu gözönüne alındığında dolar cinsi bononun da, mevduatın da getirisi enflasyonun çok altında kaldı.

Borsada son iki haftadır süren yükseliş hergün yeni bir zirveye ulaşıyor. İmzalanan 8.5 milyar dolarlık kredi anlaşmasının ardından bugün beklentinin sona ermesiyle endeks güne satışlarla başladı. 13.689 puana kadar düşen endeks ikinci seansta gelen yeni alım dalgasıyla günü 14.031 puan seviyesinde yüzde 1.3 yukarıdan kapattı. Yükselişte Sabancı ve Koç gibi iki büyük grubun Milli Piyango ve Telekom özelleştirmesinde güç birliği yaparak beraber hareket etme kararı almaları etkili oldu.
İki grubunda holding hisselerinde gerçekleşen yüzde 4'ün üzerindeki prim yükselişte başı çekti. Piyasada kâr satışları karşılanırken, gevşeme ve düzeltmelerin alım fırsatı olarak değerlendirildiği görüldü. Borsanın bugün 14.100'deki direncini denemesi bekleniyor. Buradaki direncin kırılması halinde endeks yeni zirvesini arayacak.

Paranın güvenli adresi

Uzun zamandır piyasalar tarafından beklenen 8.5 milyar dolarlık Amerikan kredisine ilişkin anlaşma nihayet imzalandı. Kredinin ilk diliminin ne zaman Türkiye'nin kullanımına açılacağına ilişkin kesin bir tarih henüz verilmezken, daha önceki açıklamalar dikkate alındığında sürmekte olan ekonomik programın altıncı gözden geçirmesinin tamamlanmasının ardından 2.1 milyar dolarlık kredi diliminin serbest bırakılması bekleniyor. Tahminen kasım ayı içerisinde alınması beklenen ilk kredi diliminin ne şekilde kullanılacağı ise önemli. Bu noktada Hazine'nin önünde, kasım ayında kredi diliminin serbest bırakılacağı varsayımıyla, bu ayda yapacağı yaklaşık 12.0 - 12.5 katrilyon TL'lik itfasınından çok daha az borçlanma seçeneği bulunuyor. Yani Hazine ilk kredi diliminin bir bölümünü bu aydaki iftaları çevirmekte kullanabilir. Fakat 2004 yılındaki borç dinamikleri ve itfa programı düşünüldüğünde bu alternatifin ikinci planda değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

AB raporu beklenecek
İlk olarak Hazine'nin, kredi dilimi kullanılabilir hale gelir gelmez Ocak ve Mart 2004 aylarındaki yüklü itfaları azaltmak amacıyla geri alım ihaleleri açması daha mantıklı olacaktır. Bu yolla Hazine, IMF'nin borç ertelemesiyle halihazırda azalmış olan 2004 yılında borç dinamiklerinin sürdürülebilirliğine ilgili endişeleri tamamen ortadan kaldırabilir. Özelikle yüklü 28 Ocak 2004 ve 03 Mart 2004 kağıtlarında yapılacak erken itfalarla piyasalardaki olumlu havanın sürmesi sağlanabilir.
Önümüzdeki iki aylık dönemde piyasalar tarafından satın alınabilecek olumlu bir diğer gelişme de AB Komisyonu tarafından yayımlanacak İlerleme Raporu olabilir. Yapılan yorumlarda, açıklanacak İlerleme Raporu'nun Türkiye ile ilgili kısmının önceki raporlara göre çok daha farklı olduğu ve Türkiye'nin gerçekleştirdiği son reformların devrim niteliğinde olduğu görüşlerinin yer alması bekleniyor. Piyasaların Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili olumlu haberlere daha önce verdiği tepkiler hatırlandığında, raporun bu içerikte gelmesi durumunda iyimser havanın sürmesi sürpriz olmayacaktır.

Cari açık şimdilik problem değil
Yabancı yatırımcıların yatırım kararı alırken takip ettiği iki önemli göstergeden diğer bir tanesi de o ülkenin ödemeler dengesinden kaynaklanabilecek bir problem taşıyıp taşımadığıdır. Geriye doğru bakıldığında, Türkiye açısından GSMH'nin yüzde 4.5'ini aşan cari açıkların problem yarattığı biliniyor. Mevcut ihracat seviyesi, Irak savaşı sonrasında beklenenden çabuk toparlanan turizm gelirleri ve iç talebin aşırı bir artış kaydetmemesinden ötürü ithalat artışının sınırlı kalması cari açığın bu yıl korkulacak boyutta olmayacağını gösteriyor. Yatırımcı açısından kısa vadede ekonomik bir risk görünmese de iyimserlik dalgasının içine gömülmüş olan DEHAP davası veya Amerika'nın Türkiye'den Irak'a gönderilmek üzere asker talep etmesi gibi politik bazı riskleri de yatırımcıların karar vermeden önce hesaba katması gerektiğini düşünüyoruz.