10.09.2008 - 13:12 | Son Güncellenme:
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanı Hüseyin Erkan, ulaşmayı düşündükleri hedefin bir anonim şirket şeklinde faaliyet göstermek olduğunu, ancak bu yolda çok dikkatli olunması gerektiğini bildirdi.
Borsa Yatırımcıları Derneği (BORYAD) Dergisinin eylül sayısına konuk olan Erkan, İMKB’yi özelleştirmenin ne için yapılacağını iyi düşünmek gerektiğini, özelleştirmelerin genellikle rekabete uyum sağlayacak esnek yapıya kavuşabilmek ya da sermaye artırarak rekabette elini güçlendirmek için yapıldığını belirtti.
Dünya Bankası’nın yaptığı bir çalışmada İMKB’nin rekabet gücünün detaylıca araştırıldığını kaydeden Erkan, bu araştırmadan İMKB için yapılacak özelleştirme çalışmasının kaynak ihtiyacına bağlanmaması gerektiği sonucunun çıktığını, bunun nedeninin ise İMKB’nin kendi kaynağını yaratabilecek bir kurum olmasıyla açıklandığını, mevzuatta netlik sağlanması ve Borsanın rekabet edebilecek bir güce ulaşması için esnek bir mevzuatın gerektiği noktalarının ön plana çıkarıldığını, kendilerinin de bu görüşe katıldığını aktardı.
“YETKİ BOŞLUĞU SÖZ KONUSU, KANUN GEREKİYOR”
İMKB’nin ne kuruluşunda ne de sonrasında kamudan hiçbir şekilde kaynak kullanmadığını, meslek kuruluşu gibi faaliyet gösterdiğini ve kendi özerk bütçesi bulunduğunu hatırlatan Erkan, şunları kaydetti:
“Bizim ulaşmayı düşündüğümüz hedef, İMKB’nin bir anonim şirket olarak faaliyet göstermesi. Ancak bu yolda çok dikkatli olunması gerektiği kanaatindeyim. Çünkü İMKB herhangi bir kamu şirketi gibi değil.
İMKB’nin özelleştirilmesi konusunda bir yetki boşluğu söz konusu. İMKB’nin anonim şirkete çevrilmesinde yetki kimdedir? Bu durumda yetki tam olarak ne tek başına Özelleştirme İdaresinde, ne Sermaye Piyasası Kurulunda (SPK), ne de İMKB’de. Dolayısıyla, bir yetki kanunu gerekiyor. Bu konuda çalışmalara başladık. Çıkarılacak yetki kanunu çerçevesinde, kimin bu kararları alacağı belli olacak. İMKB anonim şirket olduğunda hisselerin nasıl paylaşılacağı da büyük önem taşıyor. Tüm bu bilgiler açığa kavuşturulduktan sonra özelleştirme yapılabilir. Satışla elde edilecek fonu düşünerek özelleştirmeye gitmek doğru bir karar olmaz. Burası Türk sermaye piyasasının kalbinin attığı yer. Anonim şirket olması aşamasında da her türlü detay dikkate alınmalıdır. Herhangi bir şirket özelleştirmesi gibi düşünülmemelidir.”
Hüseyin Erkan, tasarruf genelgesine ilişkin de “Tasarruf genelgesinden çıkıldı, ancak Kamu İhale Kanununa tabiyiz. Bu da satın almalarda büyük güçlükler yaşanmasına ve yavaşlığa neden oluyor” dedi.
“YATIRIMLARA YÖNELİK ELİMİZDEKİ İMKANLAR ORTADAN KALKTI”
Hüseyin Erkan, yatırımlara yönelik ellerindeki imkanların tamamen ortadan kalktığının altını çizerek, son birkaç yıldır tüm birikimlerin Maliye’ye aktarıldığını, İMKB’nin şu anda kendi birikimini yapabilecek durumda olmadığını, bu durumun yatırımlar açısından kendilerini zora soktuğunu belirtti.
Erkan, “Bizim söylediğimiz şu; biz de herhangi bir anonim şirket gibi kurumlar vergimizi verelim ve yatırımlarımızı ona göre planlayalım. Maliye Bakanlığı bu konuda bir anlayış gösteriyor, bu konuya olumlu bakabileceklerini söylediler. Önümüzdeki dönemde bir değişiklik yaşayabiliriz. Ama bunların hepsi zaman alıyor” ifadesini kullandı.
Küçük yatırımcının borsaya ilgisinin devam ettiğini vurgulayan Erkan, bu katılımı daha da ileri bir boyuta taşıyabilmek için ilgili tüm kurumlarla ortak çalışmalar yürütmeleri gerektiğini söyledi.
Özellikle geçmişte kapatılan, el konulan bankalar ve bunların sonucunda mağdur olan yatırımcılarla ilgili SPK ve Maliye Bakanlığına önerilerde bulunduklarını belirten Erkan, “Hakim ortağın verdiği yanlış kararın zararını küçük ortağın çekmesi tabii ki yanlış. Ama siz şirketin tüm faaliyetlerine ortaksınız. Bu çok ince bir ayardır. Hukukçuların, BDDK’nın, SPK’nın, TMSF’nin ve Maliye Bakanlığının bir araya gelerek bu konularda bir düzenleme yapması gerekiyor. Biz de elimizden geldiğince yatırımcı haklarının korunması konusunda önerilerde bulunuyoruz” diye konuştu.
İMKB Başkanı Hüseyin Erkan, halka arzların artırılmasına yönelik başlattıkları çabaya ek olarak talep tarafının da güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizerek, halka arzlarda yerli yatırımcıya verilen tahsisatın artırılmasına yönelik öneriler yaptıklarını, bireysel yatırımcının kurumsal yatırımcılar vasıtasıyla borsaya girmesini tavsiye ettiklerini kaydetti.
“YEREL YATIRIM FONLARI, HER İLE ENDEKS ÇALIŞMALARI”
Sermaye piyasasındaki hareketliliği artırmak için önümüzdeki dönemde küçük ve orta ölçekli şirketler için düşündükleri yeni uygulamalar bulunduğunu belirten Erkan, şöyle devam etti:
“Örneğin, yatırımcıların kendi illerinde faaliyet gösteren ve ortak olmak istedikleri küçük ve orta ölçekli şirketlerin yer aldığı ’yerel yatırım fonları’ oluşturmaya çalışıyoruz. Sanayi ve ticaret odalarıyla yapacağımız işbirliklerinde, her odadan en az 5 şirket getirmeleri karşılığında söz konusu iller için birer endeks hesaplayacağız. Anadolu’nun her ilindeki yatırımcıların, kendi illerindeki yatırım fonuna yatırım yaparak sermaye piyasasının büyümesinden faydalanmasını hedefliyoruz. Burada her ilden en az 5 şirket olması zorunluluğumuz var. Çünkü 5’ten az şirketle bir endeks oluşturmamız çok zor. Bu konudaki çalışmalarımıza başladık. Elimizde 4-5 ile yönelik çalışmalar mevcut. Her şeyin üzerinde titizlikle duruyoruz.
Her ilden 5 şirket olmadığı takdirde, bu projeyi ’bölgesel endekse’ çevirme düşüncesindeyiz. Amacımız, mümkün olduğunca çok sayıda endeks ortaya çıkararak yatırım fonlarını teşvik etmek. Bu yöndeki çalışmalarımızın hepsi, sermaye piyasasını tüm Türkiye’ye yayma planlarımızın bir parçası.”
“ATİNA BORSASI İLE ORTAK ENDEKS”
İMKB’de yabancı şirketlerin işlem görebilmesine yönelik çalışmalara ilişkin de Erkan, bunun bölgesel finans merkezi olmanın gereği olduğunu vurgulayarak, yaklaşık 1-1,5 yıl önce “yabancı menkul kıymetler” adı altında bir pazar açtıklarını, ancak henüz bir başvuru olmadığını, önümüzdeki dönemde bu konuya daha fazla eğilmeyi planladıklarını kaydetti.
Erkan, bu anlamda Atina Borsası ile yaptıkları işbirliği kapsamında ortak bir endeks kurduklarını ve son aşamasına geldiklerini, sadece imza atılmasının kaldığını bildirdi.
Her iki ülkeden yaklaşık 15’er şirketin bu endekste işlem göreceğini, söz konusu endekse dayalı borsa yatırım fonları (BYF) çıkarılacağını ifade eden Erkan, bunun için iki model düşündüklerini, birinci modelde tek bir uluslararası BYF oluşturularak yurt dışına ihraç edileceğini ve her iki ülkenin borsasında da yabancı menkul kıymet olarak işlem göreceğini, ikincisinde ise yine söz konusu endekse dayalı ve her iki ülkede de ayrı ayrı işlem gören yerli BYF’ler olacağını anlattı.
Hüseyin Erkan, “Böylelikle bölgesel yatırımcıların iki borsada birden satın alma fırsatları doğacak. Özellikle Yunanistan’da faaliyet gösteren kurumsal yatırımcıların iştahını kabartan bir proje bu” dedi.