07.02.2010 - 10:53 | Son Güncellenme:
90 dakikalık film için 15 gün uğraşılıyor
Dijital restorasyon işinin son derece zahmetli bir süreç olduğuna dikkat çeken Özer, 130 bin karelik 90 dakikalık bir film için en az 15 gün uğraştıklarını ifade etti. Restore ettikleri her bir filmi en az 10 kez izlediklerini anlatan Özer şunları söyledi: “Filmlerde her leke için ayrı bir yazılım kullanıyoruz. Türkiye’de 1970’lerde çekilen filmlerin deforme olma oranı Hollwood’daki 1930-40’lı yıllarla aynı. Bu aslında filmlerin arşivlenmesinde yeterli özeni gösteremediğimizi ortaya koyuyor. Restorasyon işiyle 4 ayrı uzman ilgileniyoruz. Sabah 9.30’da başlayıp gece 1’lere kadar çalışmamıza rağmen her bir film için en az 15 gün uğraşıyoruz. Dijital restorasyonla en yıpranmış ve solmuş filmleri ister DVD ister TV’de, HD ya da Blue Ray kalitesine ulaştırıyoruz.”
En çok Kemal Sunal filmleri restore ediliyor
Dijital restorasyon işine Gülşah Film’in talebi üzerine başladıklarını dile getiren Özer, bugüne kadar 30’a yakın filmi restore ettiklerini söyledi. En çok Kemal Sunal filmlerinin yenilendiğini belirten Özer, 30 film 25’inin Kemal Sunal’ın oynadığı filmler olduğunu söyledi. Restore edilen filmlerden çok iyi geri dönüşüm aldıklarını anlatan Özer, “İnternetteki forumlardan, “Kemal Sunal’ı bu kadar net görmemiştik” , “Türkan Şoray’ın mimikleri çok belirginleşmiş, Türkan Şoray’ın yazması gerçekten almış, turuncu değilmiş” diye yorumlarla karşılaşıyoruz. Korsancılar internette birbirlerine tavsiye ediyorlar” diye konuştu.
Restore edilmeyen Türk filmleri yok olmaya mahkumBunun dışında restorasyonun diğer yararları ise;
*Filmlerin yanması ,yıpranması, yok olması söz konusu olmayacak
*Filmlerin saklanması kolaylaşacak ve dev depolar gerekmeyecek.
*Filmlerin restorasyon yapıldıktan sonra 35 mm ye basılması daha kolaylaşacak
*Hiçbir kanal “maalesef filmin orjinali kötüydü” diyemeyecek.
Reklamcı da stüdyo kurdu, sektörde kârlar eridi
Vipsaş Stüdyoları Genel Müdürü Uğur Öğüt de sinema endüstrisinin vefasızlığından yakınıyor. Son yıllarda yapımcı ve reklamcıların bile stüdyo işine soyunduğunu ifade eden Öğüt bu nedenle sektörde kârlılık oranlarının yüzde 50 gerilediğini söyledi. Son yıllarda artan sayısıyla birlikte bu pazardaki pastanın büyüdüğüne işaret eden Öğüt sözlerini şöyle sürdürdü: “Televizyonlarda yayınlanan dizi sayısında inanılmaz bir artış var. Ama buna eş zamanlı olarak stüdyo sayısı da arttı. Artık neredeyse her dizi başına bir stüdyo açıldı. Bu durum elbette bizi olumsuz etkiledi. İş hacmimiz artacağına azaldığını. Eskiden haftada 10 dizi montajı yaparken şimdi bu rakam 5’e düştü. Artık sektörde para kazanılamaz hale geldik. Biz de bu durumda herkesin yaptığından farklı şeyler yapmaya çalışıyoruz. Daha kaliteli işlere yöneliyoruz. Amerikan filmlerinin montajını yapıyoruz. Dijital restorasyon yapıyoruz.” (Referans)