Ekonomi ‘Finans sektörü sapasağlam’

‘Finans sektörü sapasağlam’

26.08.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Türkiye İş Bankası’nın 92. yıldönümü dolayısıyla açıklama yapan Genel Müdür Adnan Bali, “Darbe girişimine karşı finans sektörü olarak yine çok sağlam durduk. Mali bünyelerimizin sağlamlığı ve tecrübemiz, süreci iyi yönetmemizi sağladı” dedi

‘Finans sektörü sapasağlam’

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, finans sektörünün darbe girişimine karşı çok sağlam durduğunu, mali bünyelerinin sağlamlığı, yönetme tecrübeleri ve kalitesinin, bu süreci de iyi yönetmelerini sağladığını kaydetti.
Bali, İş Bankası’nın 92. kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, bankanın 2016 yılı hedefleriyle paralel bir performans sergilediğini, bu konuda herhangi bir revizyon ihtiyacı duymadıklarını söyledi. Bali, “Yıl sonuna kadar, izleyeceğimiz politikalarla yılın başında hazırlamış olduğumuz iş programının hedeflerine uygun bir performans yakalayacağımızı öngörüyoruz. Gerek kurumsal ticari bankacılıkta gerekse bireysel bankacılıkta...” ifadesini kullandı.
Hedefler değişmedi
2016 sonrası hedeflerinde de bir revizyonun söz konusu olmadığını belirten Bali, şöyle devam etti:
“Türkiye’deki enerji ve altyapı finansmanlarında çok aktif rol aldık, almaya da devam edeceğiz. Yaygın perakende işler, ticaretten turizme kadar bütün servis sektörlerinde, hizmet sektörlerindeki faaliyetlerimizle de öne çıktık. Özelleştirmeler anlamında hayata geçirilen işlerde, gerek enerji sektöründe gerek sağlık sektöründe olsun aktif rol aldık. Yani hane halkının genel amaçlı ihtiyaç duyduğu kredilerden, kredi kartlarından, büyük firmalarımızın, kurumsal ölçekteki firmalarımızın ve kamunun, özelin yüksek ölçekli yatırımlarına kadarki yelpazenin tamamında İş Bankası vardır ve var olmaya devam edecek.”
Kıymetli örnekler
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişiminin bankacılık sistemine etkisine de değinen Bali, bsu girişime karşı finans sektörü olarak sağlam durduklarını belirtti.
Bu girişim sonrası Türkiye ekonomisinde, finansal kuruluşların yönetimini güçleştirecek yönde bir müşteri davranışı değişikliği görmediklerini kaydeden Bali, “Bu da çok önemli bir refleks, çok önemli bir olgunluktur. Yani bir mevduat çıkışı yok, olağan dışı bir kredi talebi yok. Fiyatlama politikalarımızı değiştirmeye, yani faizlerimizi yükseltmeye neden olabilecek bir gelişme yok” dedi. Bali, Merkez Bankası’nın (TCMB), o hafta sonu duruma hemen hakim olup gerekli tedbirleri aldığını hatırlatarak, bunların hepsinin çok kıymetli, kaliteli yönetim örnekleri olduğununun altını çizdi.
Düşüş mümkün...
İş Bankası Gene Müdürü Bali, şu andaki fonlama faizleri, enflasyon trendi, kurun bu seviyelerini muhafaza etmesi veya aşağıya doğru gitmesi gibi etkenler düşünüldüğünde, faiz oranlarında bir miktar daha yönlü eğilimin mümkün olduğuna işaret etti. Merkez Bankası’nın başından beri ortaya koyduğu, piyasalara da çok ciddi güven veren yaklaşımının, yılın kalan bölümünde de süreceğini düşündüğünü ifade eden Bali, aynı zamanda ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırımının ötelenmesi yönündeki beklentilerin de güçlendiğini söyledi. Bali, bu düşüşlerin kredi faizlerine yansımasının ise maliyetlerin aşağı çekilebilmesi ölçüsünde gerçekleşebileceğini, bunun için de sektörün pozitif bakış açısına sahip olması gerektiğini vurguladı.
Bankaların sermaye yeterlilik oranlarındaki düşüşe de değinen Bali, bunda ilk etkenin, kredilerdeki artışlar olduğunu, ancak bunca yaşanan gelişmeye rağmen sorunlu krediler bakımından çok dramatik seviyelere gelinmediğini belirtti. İkincil etkenin de son dönemde karlılıkların aşırı düşmesi olduğunu vurgulayan Bali, “Karlılıkların aşırı düşmesinde de herkese ders var. Bankacılık sistemi de rekabetin rasyonelliğini bozabilecek, agresif rekabet koşullarına girebildi. Sektörün kendine keseceği fatura da var burada. Diğer yandan da makroekonomik olarak bankacılık sektörüne yönelik tedbirler ve makro ihtiyati tedbirler sırasında karlılığı yeterince gözetmeyen uygulamalar da oldu” dedi.
Adnan Bali, bu yılın 3. çeyreğinin 15 Temmuz etkisinde geçtiğini ifade ederek, hızlı bir şekilde normalleşme sürecine geçilebilirse, ertelenmiş taleplerle birlikte 2017’ye geçişin çok daha pozitif bir noktada olabileceğini vurguladı. Bali, “Bundan sonra da inişli çıkışlı süreçler, sıkıntılı dönemler yaşanabilir. Bu bakımdan belli sorumlu pozisyonlarda, kurumlarda, kuruluşlarda olan insanlar, oluşabilecek yeni risklere karşı tedbirli, teyakkuz halinde, tetikte olmalıdır. 2017’nin en önemli gündemlerini, belki bir miktar rahatlama sağlayabilecek dönemden sonra gelebilecek yeni atak ya da risklerin doğma ihtimali oluşturuyor. Böyle olmayacaksa bile, biz böyle düşünmeliyiz. Bu bakımdan hazırlıklı olmamız çok önemli” ifadesini kullandı.