Ekonomi 'Gerekseydi kasada ben duracaktım'

'Gerekseydi kasada ben duracaktım'

24.11.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kahire'de mağaza açma konusunda birçok kez pes etmek istediklerini söyleyen Boyner, "Çok zorlandık. En kötüsü ben satış yaparım ya da ben kasada dururum diye düşündüm" dedi

Gerekseydi kasada ben duracaktım

1983 yılında Terakki Vakfı'nın Nişantaşı'ndaki arazisinde Beymen mağazası açmak için projeler hazırladıklarını, hatta Amerikalı bir mimara çizim bile yaptırdıklarını belirten Boyner, hep 'yani' kelimesinin bu projeyi engellediğini ve Nişantaşı'ndaki mağazasını 2003 kışında açabildiklerini söyledi.Perakende uzmanları ve sektör temsilcilerini bir araya getiren 5. Uluslararası İstanbul Perakende Konferansı'nda konuşan Boyner, Kahire'de mağaza açmaya karar verdiklerinde birçok kez pes etmek istediklerini belirterek, şöyle devam etti: "Çok zorlandık. Ama sonra düşününce 'yaparız' dedik. En kötüsü ben satış yaparım ya da ben kasada dururum diye düşündüm. Bu işleri kendimin yapabileceğini biliyordum. 'Yani'lerin bu sefer projeye engel olmasını istemedim." Boyner Holding Murahhas Azası Cem Boyner, Türkçe'de çok tehlikeli bir kelimenin 'yani' olduğunu, bu kelimeye karşı kendilerinin, son 1.5 yılda gardlarını aldıklarını anlattı. Mısır'da mağaza açacakları dönemde ekip olarak çok yoğun çalıştıklarını söyleyen Boyner, "Herkes 3 gün 24 saat aralıksız çalıştı. Kimse bir emir almadan ne yapacağını biliyordu. Hatta açılışa davetli olarak gelen Nişantaşı ve Akmerkez mağaza müdürlerimiz bile refleks olarak koli taşımaya başladı" dedi. Boyner, "Türklerin müthiş bir yönetim becerisi var ve gerçekten bir kişi bir kişiye emir vermiyor, herşey kendi kendine yürüyor. Refleks haline gelmiş. İçimize işlemiş refleksler var. Fark ettim ki işiniz refleks haline geldiği zaman mükemmelleştiğiniz anlamına geliyormuş" dedi. 'Müdürler koli taşıdı' "Anahtar bilmek mi yapabilmek mi derseniz, bana kalırsa yapabilmek" diyen Boyner şunları söyledi: "Bizi ayakta tutan, yapabileceğimizi bilmekti. 'Kral kim?' desem, işi yapabilendir." Boyner, bilmek ile yapabilmek arasındaki tercihini yıllardır bilmekten yana kullandığını söyleyerek, artık yapabilmenin öneminin arttığını açıkladı. Dün sabah yabancı yatırımcılarla bir araya geldiğini anlatan Boyner, onların kendisine 2 yıllık planlarını sorduğunu, fakat kendisinin, işlerin değişecebileceğini, Bağdat Caddesi'nde kazı olup mağazasının zarara girebileceğini ya da yeni bir kriz çıkabileceğini açıklayamadığını belirtti. Bağdat Caddesi'nde kazı Pazarlama danışmanı Dr. Clotaire Rapaille, konferansta yaptığı konuşmada, İstanbul'un çok önemli imkânları olduğunu söyledi. Rapaille, Türkiye'ye ilk gelişinde yaşadığı olayları katılımcılarla paylaştı. Türkiye'ye bundan 30 yıl önce otomobiliyle keşif için geldiğini ve ülkeyi dolaştığını belirten Rapaille, otomobilinin bozulması sonucu bir tamirciye gittiğini, burada gördüğü misafirperverlikten son derece etkilendiğini kaydetti.Rapaille, "Türkiye'nin şifresi misafirperverlik. Bu yeteneği nesilden nesile aktarın, kaybetmeyin" dedi. Rapaille, ülkeyi yönetenlerin siyasetçi gibi değil marka yöneticisi gibi davranması gerektiğini belirterek, "Türkiye'deki gelişmeler hâlâ embriyo düzeyinde. Türkiye bir tür metamorfoz geçiriyor, siz hâlâ kelebek olmaya hazırlanan tırtıl pozisyonundasınız"dedi. 'Kelebek olmaya hazırlanan tırtılsınız' ECE Türkiye Genel Müdürü Aydın Yurdum da, perakende sektörüne 3 milyar dolarlık bir yabancı girişi olduğunu söyleyerek, sektördeki iş hacmininn 75 milyar dolar olduğunu kaydetti. Yabancı girişi 3 milyar dolar