Ekonomi Her işadamının bir sanat CEO’su olmalı

Her işadamının bir sanat CEO’su olmalı

13.05.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer, iş dünyasında koleksiyonerlerin sayısının arttığını belirterek, “Milyarlık şirketlerini büyük paralar alan CEO’lara teslim ettikleri gibi koleksiyonları da teslim edecekleri vasıflı insanlar yetiştirmeliler” dedi

Her işadamının bir sanat CEO’su olmalı

Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer müzecilik alanında sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da önemli bir isim. Kendisiyle buluşmaya giderken karşılaştığım Zeynep Fadıllıoğlu, ‘British Museum’un müdürü bile çekinir ondan’ dedi. Çekinmedim, sorularımla gittim!
Başta Sakıp Sabancı’nın değeri milyon dolarlarla ifade edilen hat koleksiyonu olmak üzere birbirinden önemli eserlerin yer aldığı müze, dönemsel sergileriyle de dikkat çekiyor. El yazması kuranlar, Fausto Zonaro’nun, ‘Kabak Taşıyan Kız’, Nazmi Ziya’nın Türkiye’nin yaşadığı sosyal değişimi simgeleyen ‘Taksim Meydanı’ tablosu gibi ikonik eserlerin yanı sıra Osman Hamdi, Şevket Dağ başta olmak üzere pek çok değerli esere ev sahipliği yapıyor.
Müzedeki Şehzade Korkut Kuranı’na tek başına 1.5 milyon dolar değer biçiliyor. Bugünlerde, ‘Oryantalizmin 1001 Yüzü’ sergisini ziyaretçilerle buluşturan müzenin şövalyelik nişanına sahip müdürü Ölçer’le ‘sanat ekonomisini’ konuştum...

‘Matisse yankı yapmadı!’

Batı’da müzecilik, kültür başlı başına bir iş kolu. Özellerin çoğalması müzeciliği nereye getirdi?

Sergisini yaptığınız koleksiyonu tanıtmalısınız. Bu size geri de döner. Prestij olarak geri döner. Tanınırlık sağlar. Türk İslam Eserleri Müzesi’nde çalışırken, Van Gogh, Matisse’in eserlerini getirdik. Tanıtım imkanı olmadığı için geniş çevrelere ulaşamadık. Şimdi ise büyük bütçeler ayırabiliyoruz.
Picasso’da şehrin her yerine afişler astık, tam sayfa reklamlar verdik. Müzeciliğin gelişmesiyle sponsorluk kurumu devreye girdi. Bu sayede büyük sergiler yapılabiliyor. İş dünyası, iş çevreleri sanata yakınlaştı. Bizler de eski kapalı kapılarımızı onlara açtık.

Haberin Devamı

Tek kârlı müze Niagara

Bir müzenin giderlerinin ne kadarı gelirlerinden karşılanır?

Metropolitan, British Musuem, Louvre bile karşılamıyor. Ancak devlet katkısıyla ayakta duruyorlar. Dünya müzeciler toplantısında dediler ki, “Geliriyle yaşayan tek müze, Niagara şelalesindeki müze.” Biletinizi alıp şelaleyi izliyorsunuz!

‘Belediye %3 pay istiyor’

O halde bizde devletin katkısı daha da önemli hale geliyor.

Öyle ama tersi oluyor. Şimdi belediye özel müzelerin giriş paralarından yüzde 3 pay almakta. Bu yıldan başlayarak bu gelirden pay alınacak. Yurtdışına baktığınızda ise bu kurumlar şehre değer kattığı için tersine suyu, elektriği bedavaya veriliyor.
Sanat eseri meta değil

Haberin Devamı

FORTUNE 500’de yer alan çok sayıda işadamı var. Müzelerimizi bununla kıyasladığınızda...

Amerika’daki müzeler 19. yy sonunda büyük paralar kazanmış olan işadamlarının yarattığı koleksiyonlardır. Türkiye yeni yeni bu alanla tanışıyor. Pek çok başarılı işadamı aynen Sakıp Sabancı ve Vehbi Koç örneğinden yola çıkarak değerli koleksiyonlar yaratıyorlar. Dünya çapında işadamlarımız var. Ancak kriterlere uygun koleksiyon yapılmış müze sayısı ne yazık ki çok az. Sadece eser toplamakla kalmamalı, insan da yetiştirmeliler. Yani kendileri milyarlık şirketlerini büyük paralar alan parlak beyinlere, CEO’lara teslim ettikleri gibi bu koleksiyonları da teslim edecekleri vasıflı insanlar yetiştirmeliler. Her işadamının bir de sanat CEO’su olmalı... Sanat eserleri borsada alım satımı yapılan bir değerli kağıt gibi görülmemeli.

Her işadamının bir sanat CEO’su olmalı

Oryantalizmin 1001 yüzü açıldı şimdi sırada Anish Kapoor var

Daimi koleksiyonların yanı sıra süreli sergiler de ziyaretçilerin müzeleri gezmesinde önemli bir etken. Sabancı Müzesi’nde en son ‘Oryantalizmin 1001 Yüzü’ sergisi açıldı. Bu sergiyle nasıl bir kitleye seslenmeyi hedefliyorsunuz?

Öyle zannediyorum ki, herşeyden önce resim meraklılarına sesleneceğiz. Çünkü oryantalist resmi tanınmış ressamlarıyla sunuyoruz. Herhalde moda dünyasına da sesleneceğimizi düşünüyorum. Çünkü 1900’ların başında Paris’teki Leon Bakst, Paul Poiret, Erte gibi büyük tasarımcıların orjinal tasarımları var. Sahne sanatlarına sesleneceğini düşünüyorum. Çünkü Rus Balesi (Ballets Russes) büyük bale eserlerini ve farklı tiyatroları, sahne ve dönemin bazı sessiz filmlerini sergilemekteyiz.

Haberin Devamı

Sırada ne var?

Bundan sonra çağdaş sanatın büyük ustası Anish Kapoor sergisi var. İlk kez Türkiye’de bir sergisi olacak. Bu da bizim Bienal’e katkımız olacak. Oryantalizm sergisi sürerken, bir de “Tarih boyunca Yelpaze” sergimiz olacak.

Sabancı Müzesi geçen yıl kaç ziyaretçiyi ağırladı?

323 bin. Bu sayıya yaptığımız etkinlikler dahil değil. Bu yıl, bu rakamı aşarız. Bazen çok tanınmış bir sanatçının sergisi tek başına bu sayıya erişebiliyor. Picasso sergisimizde olduğu gibi.

BARIŞ SÜRECİ YENİ SANATÇILARA CESARET VERECEK

Sabancı Müzesi’nin Mardin’deki kent müzesine ilgi nasıl? Barış sürecinin bölgenin kültür ve turizm potansiyelini ne ölçüde harekete geçirmesini bekliyorsunuz?

Türkiye’de hiç olmayan bir iş oldu. Mardinliler bu işe sahip çıktı. Bir baktık ki, Mardinliler elindeki enteresan objeleri getirip müzeye vermek istedi. Müzede müzik, resim heykel dersleri verildi, sergiler açıldı. Bize dans dersi verin gibi talepler bile geldi. Barış süreci bu iklimi inanıyorum ki çok olumlu etkileyecek. İnsanın yüreğini paralayan bir şey. Abidin Dino sergisinde Dino’nun karısına yazdığı mektuplar vardı... Çocukların tepkileri şöyleydi: Cezaevinden mi yazmış, sürgünden mi göndermiş?
Küçücük çocuklardan insanı şok eden tepkiler. Acılı bir bölge çünkü. Diyarbakır’da ciddi bir sanat potansiyeli olduğunu hep gözlemlemiştim. Eminim ki bu barış süreci pek çok sanatçı çıkaracak.

Haberin Devamı

‘Şövalyelİk nİşanlarıyla daha sağlam basmaya başladım’

Avrupa’da pek çok devlet (Almanya, Fransa, İtalya, Polonya) sizi resmi nişanlarına layık gördü. Bunlardan bazıları da şövalyelik nişanı. Bir kadın olarak şövalye olmak nasıl bir duygu? Takarak gezseniz eski Sovyet mareşalleri gibi olursunuz herhalde...

Onların kültüründe, başarılı addedilen işlere bir ödül verme geleneği var. Bu verilen nişanların da bazen şövalye gibi adları vardır. Elbette bunları takıp gezemem. Ama benim için özel bir yeri var. Bütün bu ülkelerin kültürünü sanatını Türkiye’de tanıtmaya gayret ettim. Aynı şekilde de bizim kültürümüzü o ülkelerde tanıtmaya çalıştım. Sadece yabancı ülkeler değil kendi ülkemden de Kültür Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’ndan da iki ödül aldığım için büyük onur duyuyorum. Bütün bunlar insana aynı zamanda büyük sorumluluklar da getiriyor. Daha sağlam basmaya gayret ediyorsunuz.

Haberin Devamı

Babanız Ahmet Caferoğlu, dünyaca tanınmış bir Türkolog’du. Babanız bilimin bu kolunu değil de fiziği seçmiş bir bilim adamı olsaydı bugün siz yine aynı Nazan Ölçer olur muydunuz?

Olmazdım muhakkak. İnsanın yeteneği de genetik olarak bir şekilde biçimleniyor sanıyorum. Kitap dolu, tarih ve edebiyatın konuşulduğu bir evde büyümenin elbette etkisi vardır kaderimin tayininde. Fen bilimi dallarına hiç ilgi duymadım.