Ekonomi Infiniti’nin ‘boyut’ değişimi

Infiniti’nin ‘boyut’ değişimi

23.10.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Japon lüks markası Infiniti, genelde SUV ve sedan modelleriyle tanınırken, “boyutlarını” değiştirmeye karar verdi. Ortaya, giriş seviyesi modeli Q30 çıktı, ki biz de onu yazdık...

Infiniti’nin ‘boyut’ değişimi

Otomobili yolda görenler için hayli zor bir süreç olmuştur, eminim... Zira logosuna pek aşina olmayanların, onun için “Yaw, bir yerlerden çıkarıcam şimdi, ama...” gibilerinden iç geçirmeler yaşadıklarını da düşünmekteyim. Yanımdan geçerken attıkları bakışlardan anlayabiliyorum artık, kesinlikle...
Evet, yollarda sıkça Infiniti görmüyor olabilirler, ancak Q30, tam da bu konuya “parmak basmak” ve markayı yollarda daha fazla görünür kılmak amacıyla geliştirilip üretilmiş bir model. Türkiye’de bir dönem daha çok “FX” modeliyle sükse yapan, Japonların lüks markalarından Infiniti, geç de olsa diğer lüks rakiplerinin izinden gitmeye karar verip, düğmeye bastı. Neyin düğmesine mi? Elbette SUV ve sedan modellerinin dışında, müşteri kitlesini genişletebilecek “giriş seviyesi” bir model üretiminin... Yani Q30’un...
Lüksün giriş bileti
BMW, Mercedes, Audi gibi markaların yıllar önce çıkardığı modellere rakip olarak piyasaya sunulan Q30, tasarım açısından Infiniti’nin tüm radikal unsurlarını üzerinde barındırırken, markanın “lüks” anlayışına da bağlı kalmış. Bu anlamda “giriş seviyesi” tanımlaması yapsam da, kopya vereyim, Infiniti bu araçta lüks rakiplerinden biriyle ciddi işbirliği bile yapmış... Ki, tahmin ettiniz siz onu...
Markanın “giriş bileti” diye nitelenebilecek Q30, her ne kadar bir hatchback olarak dünyaya gelmiş olsa da, yüksek yapısı nedeniyle ciddi şekilde crossover havası taşıyor. Her yanında “sert bakışlı” bir ifadeye sahip olan Q30’un özellikle farları, gece bir hayli “sinirli” görünüyor dersem yalan olmaz. “C” sütunu olarak nitelenen, arka kapıyla bagaj kapağı arasında kalan bölümün bir bumerangı andırır şekle sahip olması ise, Q30’un en karakteristik tasarım özelliklerinden. Bu haliyle, en çok da yolda “farklı” görünmekten hoşlanacak sürücüleri hedeflemiş Infiniti. Bunda başarılı olmuş mu? Karar sizin tabii...
Alkantara farkı!
İç mekana gelince. Yukarıda da dediğim gibi, Infiniti, lüks anlayışını kompakt boyutlara sığdırıp, öylelikle piyasaya sunmuş bu modeli. Zira donanım ve diğer unsurlarıyla Q30, rakiplerinin bir adım önüne taşımış gibi görünüyor kendisini...
Her ne kadar iç mekanda, geliştirme konusunda işbirliği yaptığı rakibinin etkileri (kontak anahtarından başlayabilirsiniz) görülse de, döşeme seçenekleri ve detaylar, tamamen Infiniti’ye özgü. Bunlar arasında direksiyon simidinden orta konsola kadar her yerde kendisini gösteren özenli dikişlere sahip deri ve bazı versiyonlardaki “alkantara” döşemeleri sayabilirim. Nitekim Infiniti, torpidonun üst kısmını bile alkantara ile kaplayarak işi ileri götürmüş. Bu yüzden, Infiniti Q30 kullanıp da, dur-kalk trafikte “ön göğüs” denilen bölüme dokunmaya çalışan sürücü ya da yolcular görürsem şaşırmayacağım. Zira bu bölüm, insanda böyle bir his uyandırıyor...
Sonuçta Infiniti, kompakt sınıfa ciddi lüks unsurlara sahip, farklı bir alternatif getirmiş. Üstelik de Avrupa’da üreterek... Fiyatı 43 bin 500 euro’dan başlamakta...
Kuşbakışı gösteri
Neyin nesi kendisi?
Infiniti’yi anlatmama gerek yok herhalde. Ben direkt olarak, Q30’un, markanın tamamen yeni modeli olduğunu söyleyerek başlayayım. B-Sınıfı’nın en üst ucunda, Infiniti’nin en küçük versiyonu.
Neleri var?
Donanımlarını uzun uzadıya sayarsam, yerimi aşmam gerekecek. Ancak kullandığım aracın, alkantara-deri karışımı döşemeleri, aracın dört bir yanını “kuşbakışı” gösterebilen kamera sistemi, arka koltuklarda bile yer aydınlatması, 7 inçlik dokunmatik multimedya ekranı, ısıtmalı ön koltukları, hafızalı ve elektrik kumandalı ön koltuklar, anahtarsız giriş sistemi, akıllı uzun/kısa far sistemi gibi donanımları mevcuttu. Dolayısıyla teknolojik donanımlara girmedim bile. Ki bunların da arasında, Çarpışma Uyarısı ve Fren Sistemi, Şerit Takip Uyarısı, Kör Nokta Uyarısı, Otomatik Park gibi isteğe bağlı unsurlar var, böyle biline...
Motor olarak ne var?
Elbette motor! Hahahaha, şakaydı! Benzinli 1.6 lt turbo (156 HP) ve dizel 1.5 lt (115 HP) seçenekleri var. Bendeniz dizel ve 7 ileri otomatik olanını kullandı. Üç farklı sürüş modu da olan bu versiyon, bence performans açısından yeterli, tüketim açısından harika bir seçenek. Bununla birlikte aracın yol tutuşu ve iç “sessizliği” gayet başarılı... Tam da markaya uygun formüller...
EDİTÖRÜN SON SÖZÜ
Ben hâlâ alkantara kaplı torpido bölümündeyim... Parmak izlerimin kaldığının da farkındayım... Zira “sürülmüş tarla”ya döndü orası!