Ekonomi İstihdama Dünya Bankası desteği

İstihdama Dünya Bankası desteği

03.06.2009 - 12:47 | Son Güncellenme:

.

İstihdama Dünya Bankası desteği

İstihdam paketine yönelik çalışmalar tamamlanırken, Dünya Bankası da, Türkiye’deki istihdamın artırılmasına destek sağlayacak.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Dünya Bankasının istihdama desteği ilk aşamada, 2011 dönemine kadar devam edecek. Bankanın Türkiye’ye “Ülke Ortaklık Stratejisi” çerçevesinde tahsis ettiği, yaklaşık 6,5 milyar dolarlık program kredisinin belirli bir kısmı, istihdam ve rekabetin artırılmasında kullanılacak. Banka, daha önce de Türkiye’ye, istihdam alanında kullanılmak üzere yaklaşık 500 milyon dolar kredi vermişti.
Dünya Bankası, önümüzdeki dönemde de, istihdamın artırılması için mali ve teknik yardımda bulunacak.

KISA VADEDE 1,5 MİLYON İLAVE İSTİHDAM SAĞLANABİLİR
Bankaya göre Türkiye, 2011 yılına kadar 1,5 milyondan fazla yeni istihdam artışı sağlanma potansiyeline sahip bulunuyor.
İstihdam paketi çerçevesindeki reformlar ile Dünya Bankası’nın kredi ve teknik desteğinin de katkısıyla 2011 yılına kadar 1,5 milyondan fazla yeni istihdam artışı sağlanabilecek.
Dünya Bankası, Türkiye’de istihdamın artırılmasının kapsamlı bir iş gücü piyasası reformunun bir parçası olması gerektiğini vurguluyor. Farklı sosyal güvence katkı primlerinin azaltılması gereğine de işaret eden Banka, işçilerin daha fazla korunması ve işsizlik sigortası fonlarının kullanılması gerektiğini düşünüyor.
Dünya Bankası’na göre, Türkiye’de, çalışma çağındaki nüfusun tamamı içinde yalnızca yüzde 22’si, bütçenin kişisel gelir vergisi ve sosyal güvenlik katkılarından elde edilen bölümüne katkı sağlayabiliyor. Halbuki bu katkının, bazı temel önlemlerle ilk aşamada ikiye katlanabileceği vurgulanıyor. Türkiye’de, kayıt dışılığın en önemli istihdam sorunlarında biri olduğunun altını çizen Banka, kayıtlı iş gücü sektöründe çalışmayan kişilerin, kayıtlı iş gücü piyasasına çekilebilmesi halinde bunun, Türkiye için muazzam bir sürdürülebilir ekonomik büyüme potansiyeli oluşturacağını vurguluyor.

İŞ-KUR VE KOSGEB’LER YETERLİ KAYNAĞA SAHİP OLMALI
Bankaya göre, Türkiye’de işsizliğin önlenmesinde İş ve İşçi Bulma Kurumu (İş-Kur) ile Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığına da (KOSGEB) büyük görev düşüyor ancak, bu kuruluşların yeterli kaynak ile desteklenmeleri gerekiyor.
Türkiye‘deki hızlı şehirleşmeyle artan istihdam sorununa da dikkati çeken Dünya Bankasına göre, piyasadaki yeni istihdam olanakları, tarım sektöründe iş bırakan iş gücünün hızını yakalayamıyor, yani yeni iş yaratamıyor. Avrupa Birliği’nin yeni üyelerinden Polonya’nın da benzer sorunları yaşadığı ancak, reformlarla bu sorunu aşmaya başladığı vurgulanıyor.

İSTİHDAMI ARTIRMANIN ANA UNSURLARI
Dünya Bankasına göre, istihdam artırıcı reform paketinin, diğer alt unsurların yanı sıra dört ana unsuru bulunurken, bu faktörler, “makro ekonomik istikrar, iş ortamının geliştirilmesi, istihdam piyasasında esnekliğin sağlanması ve verimlilik” olarak sıralanıyor.
Reformun en önemli kısımlarından birincisinde, makro ekonomik istikrarın sürdürülmesi gerekiyor. Makro ekonomik istikrar, Türkiye’de istihdam kaynaklarından biri olan mali sektörün de güçlenmesi açısından önem taşıyor. Bankaya göre ikinci unsur, iş ortamının geliştirilmesi. İş ortamı geliştiği oranca Türkiye’ye daha çok doğrudan yatırım gelecek ve bu da istihdamı artıracak. Türkiye, iş ortamı konusunda ilerlemeler kaydetmesine rağmen uygulamada halen iş kurup kapatma ve bunun gibi konularda bürokrasiyi azaltacak önlemlerin alınması gerekiyor.
Konut kredisi sektörünün de desteklenmesi inşaat sektörünün canlanması açısından önem taşıyor. Çünkü, Türkiye’de inşaat sektörü önemli bir istihdam sağlıyor ve tarımdan ayrılan iş gücünün büyük bir kısmını istihdam ediyor. Reformun üçüncü kısmı, istihdam piyasasında esnekliğin sağlanması olarak gösteriliyor. Bankaya göre Türkiye, istihdam piyasası esnekliği açısından, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında en esnek olmayan ülkelerden biri konumunda bulunuyor.

VERGİ YÜKÜNÜN AZALTILMASI ÖNEMLİ
Bütün bunların yanı sıra istihdam üzerindeki vergi yükü ve sosyal güvenlik maliyetleri nedeniyle Türkiye’de kayıt dışı istihdam da çok yüksek düzeyde. İşsizlik sigortasından faydalanma imkanının daha da genişletilmesi öneriliyor.
Kayıt dışı çalışanların, sosyal güvence içinde çalışmanın daha az maliyetli olduğunu görmeleri halinde kayıt altına girecekleri ifade ediliyor.. Reformun dördüncü ve en son kısmı ise verimlilik. Verimlilik kısmı da iki kısımdan oluşuyor. Bunlar “eğitim ve teknolojik” yatırımlar. Dünya Bankası, Türkiye’de, kamunun, üniversiteler ve özel sektör ile birlikte özellikle AR-GE faaliyetlerinde üçlü bir işbirliği yapabileceğine inanıyor. Banka, üniversitelerin, teknolojik kalkınmada lokomotif olacağına inanıyor.

İŞSİZLİĞİN KALICI ÇÖZÜMÜNDE EN ÖNEMLİ UNSUR EĞİTİM...
Dünya Bankasına göre, Türkiye’de istihdamın orta ve uzun vadede anahtarı “rekabetçi eğitim.” Rekabetçi bir eğitimi sağlanması, piyasanın istediği nitelikli iş gücünün sisteme sunulması açısından önem taşıyor. Dünya Bankası, eğitimin, Türkiye‘nin AB içindeki rekabet gücü, istihdam artışı ve AB tam üyeliği açılarından çok önemli olduğuna inanıyor. Bankaya göre, Türkiye için AB’nin anahtarı da eğitim.
Bankaya göre, verimliliğin, üretkenliğin artırılması için eğitim çok önemli, ayrıca, eğitim kalitesinin artırılması, daha iyi iş bulabilmenin en önemli yolu.
Bankaya göre, öğrencilerin edinmiş oldukları bilgilerin aynı düzeyde olmasını sağlamak için eğitim reformlarının devam ettirilmesi ile firmaların talep ettiği beceriler çalışanların yeteneklerinin gelişmesini destekler. İşsizliğin kalıcı olarak çözülebilmesinin tamamıyla nitelikli iş gücüne bağlı olduğu vurgulanıyor.
Dünya Bankasına göre Türkiye’de iş gücü piyasasının esnekliğini artıracak ve kayıt dışılığı azaltacak, KOBİ’ler dahil olmak üzere özel sektör gelişiminin önünde bulunan engelleri kaldıracak, özel sektörün finans olanaklarına erişimi artıracak, doğrudan yatırımlar önündeki bariyerleri kaldıracak ve işgücünün bilgi ve beceri düzeyini artıracak bir dizi reforma ihtiyaç var. İş yaratmanın, yatırım ortamı, istihdam politikası, eğitim, sosyal koruma ve makro ekonomik politikaları kapsayan çok sektörlü bir yaklaşım gerektirdiği belirtiliyor.
Bankaya göre Türkiye, önceki yıllardaki yüksek ekonomik büyümeye rağmen, kayıt dışılık nedeniyle büyük istihdam artışı sağlayamıyor ve yüzde 53 düzeyindeki kayıt dışı istihdam düzeyinin mutlaka azaltılması gerekiyor. Kayıtlı istihdamın artırılmasına yönelik güçlüklere dikkati çeken Banka, açık ekonomik ortamda esas olan politikaların sıkı iş güvenliği kuralları ve istihdamın korunmasından daha iyi bir işsizlik sistemi ile etkin eğitim ve istihdam programları yoluyla çalışanların korunmasına kaydırılmasının istihdamı artıracağı görüşünde.

İSTİHDAM İÇİN ALINABİLECEK ÖNLEMLER
Türkiye’de, istihdam yaratabilmek için yapılması gerekenler ise özetle şöyle sıralanıyor:
“Kayıt dışılığın azaltılması, rekabetin artırılması ve doğrudan yabancı yatırımın desteklenmesi, ücret dışı emek maliyetinin düşürülmesi, işsizlere sağlanan yardımların artırılması, emek piyasasının esnekliğinin çoğaltılması, aktif emek piyasası politikalarının etkinliğinin artırılması, mali sektörün etkinliği ve rekabetçiliğin artırılması, teknoloji kazanımı ve inovasyon kapasitesinin artırılması, eğitim sisteminin iyileştirilmesi.” Bankaya göre Türkiye, OECD içinde, ele geçen kazançla, brüt ücret arasında en yüksek farka sahip ülke konumunda bulunuyor ve bu durum da kayıt dışılığı teşvik ediyor.
Kayıt dışılığın önemli nedenlerinden birinin de katı istihdam yasaları olduğunu kaydeden Banka, Türkiye‘nin, Portekiz ile birlikte OECD içinde en katı istihdam mevzuatına sahip ülke olduğuna vurgu yapıyor. Türkiye’de istihdam önündeki büyük engellerden birinin “yüksek ücret dışı, emek maliyeti” olduğunu kaydeden Banka, “emeklilik, işsizlik sigortası, hastalık ve doğum, iş yaralanması” kalemlerini içeren bordro vergilerinin brüt kazancın yüzde 36,5-42’si düzeyinde bulunduğunu belirtiyor ve bu rakamın uluslararası standartların çok üzerinde olduğu, bu durumun da kayıt dışılığa zemin hazırladığı kaydediliyor.

DEMOGRAFİK YAPININ ETKİSİ
Türkiye’nin genç demografik yapısına da dikkati çeken Banka, son 4-5 yılda, yaklaşık 4 milyonun üzerinde istihdam piyasasına giriş olurken, Türkiye’de istihdam piyasasına girenlerin sadece yüzde 15’inin iş bulabildiğine dikkati çekiyor.
OECD ülkelerinde iş gücü katılım oranı yüzde 70 olurken Türkiye’de bu oran yüzde 48 olarak gerçekleşti. Son yıllarda gerçekleşen istihdam yaratma çabaları, çalışabilecek nüfusun hızlı artışına ayak uyduramadı. Dünya Bankasının bir başka tespitine göre, Türkiye’de çalışma saatleri, Türkiye ile kıyaslanan ülkeler arasında en yüksek düzeyde bulunuyor. Bankaya göre, Türkiye’nin istihdam rasyoları düşük ve kadınların iş gücüne katılım oranı da yüzde 25’in altında, yani çok düşük. Kayıt dışı çalışmak çok yaygın ve işsizlik oranı özellikle de gençler arasında çok yüksek. Kadınların ve gençlerin çalışma oranlarının çok düşük olması Türkiye’nin potansiyel ekonomik büyümesini etkileyen henüz ele alınmamış olan en önemli konulardan birini oluşturuyor ve bu durum sosyal güvenlik dengesini de etkiliyor.

DAHA FAZLA YENİ İSTİHDAM YARATILABİLİR
Banka’ya göre, doğru politika değişiklikleri ve reformların yapılması durumunda, Türkiye’nin hem kısa vadede ve gelecek 5 ile 10 yıl içinde daha fazla istihdam yaratması mümkün olacak.
Bankaya göre, tek başına hiçbir reform veya politika Türkiye’nin istihdam sorununu çözemez. İstihdam oranının az olması ve işsizliğin nedenlerine yönelik çeşitli entegre ve birbirine yardımcı reformlar paketinin oluşturulması gerekiyor.