13.09.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Levent Köprülü - Otokolik Ekstra
Yıllarını yollara vermiş, milyonların sevgilisi olmuş, üretimden kalkmış veya adını on yıllarca sürdürmeyi başarmış otomobil modellerine, hemencecik bir “efsane” lafını yapıştırıveririz. Ford Mustang ya da Chevrolet Corvette mesela... Volkswagen Beetle, MINI, Fiat 500’ü de unutmadan bırakıverelim şuraya... Yerlilerden gidersek Murat 124 ya da 131, olmadı Anadol veya Toros...
Peki ticari araçlardan böyle bir “efsane” çıkamaz mı? Çokca ilgilenmiyoruz ya da “Bırak Allahını seversen, ticari işte” deyip önemsizleştiriyoruz diye mi yakıştıramadık acep? Arkadaşlar, “Efsane dediğin, sadece binek otomobillerden çıkar!” diye düşünenler fena halde yanılıyor, söyleyeyim... Çünkü bugün 50 hatta 60 yaşını devirmiş ticari araç modelleri mevcut. Üstüne üstlük, 1967 yılında (Maalesef benimle yaşıtmış!) doğup da, 2013 yılında üretimine “zorla” son verilenler de... Neden mi? Sevgi tabii!
‘Sen ölmemelisin!’
Elbette bu benimle yaşıt olan arkadaşı merak etmiştir bazılarınız... Hemen söyleyeyim, kendisi Volkswagen’in T2 modeli. Yani modern Transporter ve Caravelle modellerinin “ikinci dereceden atası” sayılır. 2013 yılında üretimine son verileceği açıklandığında ortalık ayağa kalkmış, neredeyse “Sen ölemezsin” çığlıkları atılmıştı. Buna karşılık VW, onu artık hiçbir emisyon ve güvenlik normuna uyduramadığından üretimini “zorunlu olarak” bitirmişti. Halen hatırı sayılır derecede T2 yani “Kombi” nüfusu var, o da ayrı mesele. Çünkü Brezilyalılar, onu her yerde kullanıyor. Sadece ticarette filan değil!
Ama T2’den önce bir de T1 var tabii... Nitekim o, VW’nin ticari araç geçmişini başlatan model. Volkswagen’in Hollanda distribütörünün kurşun kaleminden çıkan çizimlerle yaratılmıştı. 1950’de ilk kez yollara çıktığında kimse ona bir anlam verememişti. Ama sonrasında, 1960’larda “hippi”lerin eli değdiğinde daha bir değerli oldu. Şimdilerde o patlak gözlü, yuvarlak hatlı “şey”, dünyanın belki de en çok sevilen araçları arasında... Üstelik ticari... Ve yine üstelik, onun mirasını sürdüren Transporter ve Caravelle var. Hem de onların son nesli, “T6” olarak anılıyor... Düşünün artık!
50 yılını deviren bir ticari araç efsanesi daha var aslında. Onu hepiniz “yakinen” de tanıyorsunuz. Ford Transit’ten bahsediyorum tabii ki. Çocukluğumda “Fe-Ka” diye çağırılıp duran, Taunus Transit olarak da hatırladığımız yuvarlak hatlı minibüsle başlayan öykü, bugüne kadar geldi nitekim.
Neredeyse tüm dünyanın tanıdığı bir ticari araç haline gelen Transit’in de “efsane” kategorisine girmeyeceğini söylemek yanlış olur herhalde. Her ne kadar bugün gayet modern özelliklere, Courier’den “baba Transit”e kadar “irili ufaklı” model çeşitlemesine sahip olsa da, resmen bir ticari araç markası haline gelen “Transit” bu işte! 1960’lardan günümüze kadar üretilmeye devam eden bir model adından bahsediyoruz arkadaşlar...
Tıpkı Amerikalıların taptığı Ford F-150 gibi bir şey bu. Onun da geçmişine bakarsanız “F-Serisi” diye 1948’de yollara çıkmaya başlayıp, 13 nesil büyütmüş bir isim! Üstelik yanılmıyorsam, halen Amerika kıtasının en çok satan modeli unvanını da taşıyor. En azından çok uzun yıllar öyleydi, bugünü bir kenara bırakırsak eğer... “Efsane olur mu?” Olmuş bile!
Pekiii, “paytak ördek” diye de adlandırılan, aslında adı, İtalyanca’da “arı”dan gelen Ape’ye ne dersiniz? İkinci Dünya Savaşı sonrasında “berbat halde” olan İtalyanlar için bir kurtarıcı olan, günümüzde de özellikle Hindistan başta olmak üzere Asya ülkelerinin, ondan türettikleri araçları üretip kullandıkları Ape’den bahsediyorum.
1948’de İtalyanların ucuz taşımacılık ihtiyaçları ve hatta ulaşımı için geliştirilen (yaratıcısı, aslında uçak tasarımcısıydı) Ape, ilk başlarda Vespa’nın arkasına iki tekerlek eklenmesiyle ortaya çıkmıştı. O yüzden de “VespaCar” veya “TriVespa” diye tanıtılıyordu. Koruyucu kabine bile 1964’ten sonra kavuştu zavallım. Ama hâlâ üretiliyor, o da ayrı...
Türkiye’de ise her ne kadar üretimi bitmiş olsa da AS600 ve 900’ü unutmadım. Çıkardığı “Dızzzt” sesiyle efsane olan BMC TM 140 kamyonları da...
Halen “ticariden efsane çıkmaz” diye düşünenler varsa, onları düzeltin... Çünkü “bal gibi” çıkabiliyor!