Ekonomi Mali miladın alternatifi servet beyanı

Mali miladın alternatifi servet beyanı

03.12.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

MUSTAFA ÖZYÜREK / Vergi Dünyası

Mali miladın alternatifi servet beyanı

Mali miladın alternatifi servet beyanı

MUSTAFA ÖZYÜREK / Vergi Dünyası

Başta TOBB ve TİSK olmak üzere bazı işveren kuruluşlarının "mali milat"ın tümüyle vergi sisteminden çıkarılmasını istemeleri, arkasından Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’ın "1 Ocak 2003’ten itibaren nereden buldun yasası uygulanmaya başlanacak. Bu uygulama başlamadan evvel gelecek yıl içinde geniş kapsamlı bir mali af çıkarmalıyız" demeci ve en sonunda "reel sektörü canlandırma paketi"nde mali miladın yeniden düzenleneceğine yer verilmesi ile meşhur 4369 sayılı Vergi Kanunu tekrar gündeme geldi.
Maliye eski Bakanı Zekeriya Temizel döneminde 22 Temmuz 1998’de Meclis’ten geçen 4369 sayılı kapsamlı vergi kanunu, hem hazırlık aşamasında, hem de kanunlaştıktan sonra çok tartışıldı. Ancak daha uygulanmaya başlamadan 11.08.1999 tarih ve 4444 sayılı kanunla 2002 sonuna kadar ertelendi. Ertelenen meşhur 4369 sayılı Vergi Kanunu’nu, bazıları "mali milat kanunu" bazıları "nereden buldun kanunu" olarak tanımladılar.
4369 sayılı kanun, Gelir, Kurumlar ve Emlak Vergisi oranlarının indirilmesi, hayat standardı esasının kaldırılması gibi bazı yararlı düzenlemeler içermekle birlikte, gelirin tanımında getirdiği karmaşık yapı, sahte belgeye yasal kapı açan basit usul gibi tartışmalı düzenlemelere de yer veriyordu.

Mali Milat
Kanunda 1998 Eylül ayında vatandaşların nakit, çek, senet gibi değerlerini bankaya bloke etmeleri, gayrimenkullerini ve otolarını tescil ettirmeleri öngörülmüştü. Bunların geriye dönük olarak kaynağının sorulmayacağı Maliye’ce taahhüt edilmişti. Olabildiğince değerin bloke ve tescil ettirilmesi için çalışılan Eylül 1998 milat olarak anılmıştı. Ancak, "mali milat" kamuoyuna yeteri kadar anlatılamadığı için piyasada panik yaratmış ve önemli miktarda paranın yurtdışına kaçmasına neden olmuştur.

Şimdi de af öneriliyor
2003 yılı başında korkulu rüya görmek istemeyen iş dünyası 4369 sayılı kanunun tümüyle sistemden çıkarılması için şimdiden harekete geçilmesini istiyor. ANAP ve bazı çevreler ise 4369 sayılı kanun 2003’ün başında tekrar yürürlüğe girsin, ancak geçmişe sünger çekebilmek için "servet affı", "stok affı", "sicil affı" ve "matrah affı"nı kapsayan bir af kanunu çıkarılmasını istiyorlar. Bu çevreler affa konu değerler üzerinden de yüzde 2 - 3 oranında vergi alınmasını öngörüyorlar. Şimdilik tarafları uzlaştıracak yeni bir model aranacağı sözü verilerek konu savuşturulmuş oldu.
Yeni af kanunları önerenlerin 1998 Eylül’ünde bloke edilen ve tescil edilen menkul ve gayrimenkul değerlerin vergilendirme açısından herhangi bir işleme tabi tutulup tutulmayacağı konusunda ne düşündükleri merak ediliyor. Vergi ödenecek servet ve stok affına konu olacak değerler içinde Eylül 1998’de bloke edilen değerler varsa o değerler üzerinden de vergi alınacak mı? Böyle bir durum ortaya çıkarsa 1998’de verilen "devlet sözü" ne olacak?

Neler yapılmalı?
Hukuk sistemimizle bağdaştırmakta büyük güçlükler yaratacak olan "yeni gelir tanımı" "mali milat" gibi karmaşık düzenlemeler içeren 4369 sayılı kanunu 2003’ten itibaren tekrar ve aynen yürürlüğe koymanın büyük sorunlar yaratması kaçınılmaz. 4369 sayılı yasanın Maliye Bakanı Sümer Oral’ın dediği gibi "kaygı ve endişe yaratmayacak, ekonomik büyümeyi sağlayacak" şekilde değiştirilmesi son derece güç. Onun için 2002 içinde vergi sistemi yeni baştan düzenlenmelidir. Sisteminin özünü ve amacını ortaya koymadan "vergi affı" gibi popülist söylemler, mükellefleri vergi ödemekten alıkoymaktan başka işe yaramaz.




EKONOMİ