28.05.2013 - 16:34 | Son Güncellenme:
TBB'nin 56. Olağan Genel Kurulu'nda sunum yapan Aydın, Türkiye'deki faiz oranlarının aşağı seviyelere gelmesinin büyüme için yeterli olmadığını dile getirerek, asıl hususun ekonomilere güven verme olduğunu ifade etti.
Gelişmekte olan ülkelerde, 2008'li yıllarda 146 milyar dolar olan sermaye akımının, 2013 yılında 1 trilyon 700 milyar dolara ulaştığını belirten Aydın, bütün gelişmekte olan ülkelerde makro dengeleme stratejisinin uygulandığına dikkati çekti.
Aydın, "Gelişmiş ülkelerde, bilhassa Avrupa Birliği'nde (AB), Merkez Bankaları sorunları politika yapıcılarda çözümü ertelediği sürece ekonomik istikrar kazanması ve büyümeye yönelik beklentiler maalesef erteleniyor. Türkiye ekonomisi piyasalarda kırılganlığa meydan vermeden büyüme yavaşlatılmış, iç ve dış dengelerde de iyileşme sağlanmıştır. Türkiye'de enflasyon tarihi dip seviyelerdedir. Gelişmekte olan ülkelerde gördüğümüz sermaye girişlerini doğal olarak biz de de görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Aydın, finansal konuların önemine dikkat çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Finansal aracılığın kalitesi ekonomik performansa olumlu yönde etkilediği için önemlidir. Kredinin bulunabilirliği büyüme için hayati önemlidir. Bizim faaliyetlerimiz lisansa tabiidir. Her şey kayıt altındadır, şeffaftır, sürekli denetleniyoruz ve bizim yaptığımız işler özel uzmanlık isteyen işlerdir. Bir şeyler yaptığımız günlerde de bir takım eleştirilerle karşılaşmamız doğaldır.
Bankacılık sektörünün basiretli davranışının ve başarılı performansının uluslararası piyasalarda ve otoritemiz nezdinde övgüyle karşılandığı bir dönemde hak etmediğimiz bazı eleştiriler ve değerlendirmeler sektörümüzü derinden üzmektedir."
" Sektörün eleştirilecek yanı yoktur demek istemiyorum"
"Sektörün eleştirilecek yanı yoktur demek istemiyorum" diyen Aydın, pazar payını artırma çabası ve üyeler arasındaki yoğun rekabetin hata yapmayı zorladığı değerlendirmesini yaptı.
Aydın, öz kaynakların yanında sektöre duyulan algının artırılmasının da öncelikli olarak kendilerinin sorumluluğunda olduğunu dile getirerek, en çok eleştiri konusu olan rekabet konusuna değindi.
Aydın, konuşmasına şöyle devam etti: "Rekabet, çok şey yazıldı söylendi hepimiz biliyoruz. Türkiye'de mevcut sektörler içinde rekabetin en yoğun olduğu sektör bankacılık. Benzer düzenlemelere tabiiyiz. Benzer düzenlemeler, benzer kararları ortaya çıkartıyor. Bu kararları birlikte aldığımız anlamına gelmiyor. Artık sektör, birbiriyle sıkça konuşması gereken bir sektör.
Rekabete takılmayalım diye iletişimi de kesmek zorundayız. Çok yakın zamanda piyasa yapıcılığı toplantılarının bile rekabetle çelişip çelişmediği tartışılabilir bir hale gelecektir diye korkuyoruz." İkinci sıkça eleştirilen konunun ticari kredilerde erken kapatma olduğuna işaret eden Aydın, müşterilere sabit ve değişken olmak üzere iki türlü fiyat önerdiklerini, sabit faizin kabul edilmesinin faizlerin yükseldiği dönemde herhangi bir risk almak istememelerinden kaynaklandığını belirtti.
"Hizmeti alanın bedeli ödemesi gerekir"
Sabit faizde, riski bankanın aldığını belirten Aydın, "Elbette, ticari krediyi veya krediyi erken kapatmak bir haktır, opsiyondur. Bu hakkı elinde bulunduran, bunun karşılığında bedel ödemesi haktır" dedi.
Aydın, sabit ve değişken faiz oranının, kredinin ilk yapıldığı aşamada, sözleşme ile belirlendiğine dikkati çekerek, "Bu oran bir serbestlik içersinde ve piyasa koşullarına uygun belirlenmek zorunda. Yoksa faiz riskinin sadece bankalarda kaldığı düzenlemeye, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK) müsaade etmeyecektir" şeklinde konuştu.
Eleştirilen diğer bir noktanın da MB faiz indiriminin kredi faizlerine yansıtılmadığı olduğunu belirten Aydın, konuya ilişkin şunları kaydetti: "Kaynak maliyetindeki değişimi, hemen aktifteki hesaplarımıza yansıtıyoruz. Üç ana kalemden pasifimizi oluşturuyoruz. Birisi MB'den fonlama elde ediyoruz. İkincisi ağırlıklı tabanımız olan mevduat. Üçüncüsü diğer bölümler şimdi buna değinmeyeceğiz. Bankacılık sektörünün bilanço büyüklüğüne baktığımız zaman, MB'deki fonlama miktarı ihmal edilecek kadar düşük. MB'deki bir faiz indiriminin, aynı anda maliyetlerimizi aşağı indirdiği savı doğru değildir."
12 Eylül ile 13 Mayıs arasında, fonlama faizinin 4,5 ticari krediler 4,3 ihtiyaçta 5,3'lük indirim yapıldığını anımsatan Aydın, "Faizlerin talimatla düşmesinin mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz. 90'lı yıllarda bu işi yaşadık. Piyasanın faizi kabul etmemesi halinde hangi bedeli ödediğimizi hepimiz yaşadık, gördük" değerlendirmesinde bulundu.
"Kamuoyunda bizim sektörümüzü en çok eleştirilenlerin 0,25 daha fazla puan almak için bizlerle nasıl pazarlık yaptıklarını kendileri biliyorlar" diyen Aydın, bugünkü pasif yapısının sadece işletme kredilerini finanse edebileceğini kaydetti.
Aydın, bir bankanın genel müdürünün "Artık kar ettiğimizi söyleyemeyecek hale gelmiş durumdayız" cümlesine atıfta bulunarak, "Türk Bankacılık Sektörü'nün son 10 yıldaki karlılığına baktığımız zaman, esas ana neden ekonomik ve siyasi istikrardır. Bu istikrardan bir tek bizim sektör değil, bu ülkede herkes yararlanmıştır. Bu süre içinde bir tek bizim sektör para kazanmamıştır, bütün sektörler para kazanmıştır" değerlendirmesini yaptı.
Para kazanmalarına rağmen, uzun süredir temettü almadıklarını dile getiren Aydın, kazanılan paraları özkaynağa aktardıklarını, bu sayede kriz döneminde bile kredi verdiklerini vurguladı.
Aydın, 2002'de yüzde 44'lerde seviyesinde olan toplam aktifler içindeki riskli varlıkların payının bugün yüzde 78'lere geldiğini, riskin arttığı dönemde kar artışının doğal olduğunun altını çizdi.
Türkiye'deki reel özkaynak karlılığının, bankacılık sektörü sorunlu olmayan ülkelere yakın bir düzeyde olduğuna işaret eden Aydın, kazançlarının ulusal pazarla aynı olduğunu, ekonomik istikrar ve büyümenin sağlanması için para kazanmalarının şart olduğunu dile getirdi.
"İşlemsizlik ücreti talep etmek bizim yanlışımızdır"
Aydın, ücret ve komisyon gelirlerine yönelik gelen eleştiriler konusunda ise, şubelerin iş yapış biçiminde radikal bir değişikliğe gidildiğini, bu nedenle masraflarının arttığını dile getirdi.
Aydın, konuşmasında şunları kaydetti: "Eskiden almadığımız ücret ve komisyonları, şimdi almaya başladığımız zaman doğal olarak tepkiler gelmeye başladı. Bankalar sadece para alıp satan kurumlar değil, aynı zamanda hizmet üreten kurumlardır. Bizden borç alanlardan faiz almamız, hizmet alanlardan da ücret ve komisyon almamız doğru. Bizden hizmet alanlardan alamadığımız bedeli, borç alanların üstüne yüklediğimiz zaman bu doğru bir iş olmaz." Her alınan ücretin doğru olmadığını da dile getiren Aydın, "İşlemsizlik ücreti talep etmek bizim yanlışımızdır" dedi.
Aydın, ücret ve komisyonların piyasa mekanizmasında serbestçe belirlenmesinden yana olduklarını aktararak, "Bankacılık sektörüne getirilen her yük bankaların hissedarlarına ve müşterilere getirilen dolaylı bir yük demektir" değerlendirmesinde bulundu. "Uygulamalardan müşterileri haberdar etmek boynumuzun borcudur" diyen Aydın, ürünler ve düzenlemelerle ilgili ücret ve komisyonlar hakkında genel bilgi sahibi olunması için çalışmaların devam ettiği konusuna da değindi.
Aydın, karşılaştırılabilir nitelikteki bazı ürün masraf kalemlerinin, banka bazında büyükten küçüğe doğru sıralanarak yayımlanmasına yönelik çalışmaların da tamamlanmak üzere olduğunu sözlerine ekleyerek, amaçlarının müşteri şikâyetlerini azaltmak olduğunu belirtti.
Sigorta konusuna değinen Aydın, sigortanın kredi boyunca devamlılığını istediklerini, sigorta yaptıranla yaptırmayan arasındaki fiyat farklılığını doğal bulduklarını, müşterinin haberi olmadan sigorta yapılmasına karşı olduklarını vurguladı.
Aydın, konuşmasının son bölümünde, bankacılık sektörünün temel büyüklüklerine değinerek, bankacılık sektörü aktif büyümesinin hızlı bir şekilde devam ettiğini ve milli gelirin üzerinde büyüme kaydettiğini ifade etti.
Hüseyin Aydın, özkaynakların hızlı bir şekilde büyümeye devam ettiğini, sermaye yeterlilik rasyosunun büyüyen riski karşılayacak düzeyde olduğunu, kredilerin top aktif içindeki payının hızla arttığına işaret etti.
Kredilerin GSYİH içindeki payının yüzde 60'lara geldiğini aktaran Aydın, son iki çeyrekte kredi büyümesinin arttığını da anımsattı.
Aydın, sorunlu kredilerin de yönetilebilir düzeyde olduğunu da dile getirerek, "Topladığımız mevduatın tamamını neredeyse krediye dönüştürmüş durumdayız ve kaynak yapımızı çeşitlendiriyoruz. Sadece mevduat tabanına bağlı değil alternatif kaynaklarımız da var. TBB istikrarlı ve potansiyel büyüme hızına yakın bir düzeyde büyümeyi destekliyor" diye konuştu.
AA