Ekonomi Merkez Bankası: Geniş faiz koridoruna olan ihtiyaç azaldı

Merkez Bankası: Geniş faiz koridoruna olan ihtiyaç azaldı

26.04.2016 - 16:20 | Son Güncellenme:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, enflasyonun yakın dönemde belirgin bir  düşüş sergilediğine işaret edilerek, "Temelde işlenmemiş gıda kaynaklı  gerçekleşen bu düşüşün kısa vadede devam edeceği öngörülmektedir."  değerlendirmesi yapıldı. Ayrıca, "Ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmaya başlanmasının geniş bir faiz koridoruna duyulan ihtiyacı azalttığı değerlendirilmektedir" ifadelerine yer  verildi.

Merkez Bankası: Geniş faiz koridoruna olan ihtiyaç azaldı

Kurulun, 20 Nisan 2016 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, mart ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,04 düştüğü ve yıllık enflasyonun 1,32 puan azalarak yüzde 7,46 düzeyinde gerçekleştiği anımsatıldı.

Haberin Devamı

Özette, yıllık enflasyondaki düşüşte işlenmemiş gıda fiyatlarının rol oynadığı belirtilerek, bu dönemde çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonunun bir miktar gerilediği, ana eğilimlerindeki iyileşmenin ise temel mal grubu kaynaklı devam ettiği dile getirildi.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubu yıllık enflasyonunun 4,25 puanlık azalışla yüzde 4,58'e gerilediği aktarılan özette, bu gelişmede özellikle taze meyve-sebze fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak, yıllık enflasyonu yüzde 0,22'ye inen işlenmemiş gıda grubunun belirleyici olduğu kaydedildi.

Özette, işlenmiş gıda yıllık enflasyonunda ise ekmek-tahıl grubu kaynaklı yükselişin mart ayında azalarak sürdüğü vurgulanarak, "Öncü göstergeler, işlenmemiş gıda grubu yıllık enflasyonundaki düşüşün nisan ayında da belirgin olarak süreceğine işaret etmektedir. Enerji grubunda ise fiyatlar uluslararası petrol fiyatlarına bağlı olarak yüzde 0,6 artarken yıllık enflasyon baz etkisiyle yüzde 1,83'e geriledi." denildi.

Haberin Devamı

Hizmet fiyatlarının mart ayında yüzde 0,38 arttığı, grup yıllık enflasyonun da 0,20 puan düşüşle yüzde 8,86 olduğu belirtilen özette, şu ifadelere yer verildi:

"Yıllık enflasyon, diğer hizmetler ve lokanta-otel gruplarında gerilerken kalan alt gruplarda yükselmiştir. Hizmet fiyatlarının ana eğiliminde ise yüksek seyir korunmuştur. Söz konusu yüksek seyirde enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışının yanında, ücret ve birikimli döviz kuru kaynaklı maliyet artışlarının da etkili olduğu değerlendirilmektedir. Temel mal grubu yıllık enflasyonu mart ayında 0,24 puan azalarak yüzde 10,13 oldu. Eylül ayından bu yana artmakta olan giyim grubu yıllık enflasyonu bu dönemde gerileme kaydetti. Döviz kurunun birikimli etkilerinin zayıflamasıyla giyim dışı gruplarda yıllık enflasyon sınırlı da olsa azalışını sürdürdü. Buna ek olarak, Türk lirasında son dönemde gözlenen istikrarlı seyirle temel mal grubu ana eğiminde bir iyileşme gözlenmektedir."

Enflasyonun yakın dönemde belirgin bir düşüş sergilediğine işaret edilen özette, temelde işlenmemiş gıda kaynaklı gerçekleşen bu düşüşün kısa vadede devam edeceğinin öngörüldüğü bildirildi.

Haberin Devamı

Özette ayrıca, enflasyondaki azalışa karşın, Kurul'un çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmenin mevcut durumda sınırlı olduğunu belirttiği bilgisi verildi.

'İKTİSADİ FAALİYETTEKİ BÜYÜME EĞİLİMİ KORUNDU'

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan milli gelir verilerine göre, 2015'in 4.çeyreğinde Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) çeyreklik bazda yüzde 0,7 ve yıllık bazda yüzde 5,7 arttığı anımsatılan özette, böylece 2015 yılı büyüme oranının yüzde 4,0 olduğu ifade edildi.

Özette, üretim tarafından değerlendirildiğinde, son çeyrekte dönemlik büyümeye en yüksek katkının sanayi katma değerinden geldiği belirtildi.

Yıl genelinde hizmet katma değerinin temel belirleyicisinin, finans ve sigorta faaliyetleri olduğuna vurgu yapılan özette, yüksek gerçekleşen tarım katma değeri ve petrol ürünleri imalatındaki artışla uyumlu olarak da net vergi kaleminin yıl genelinde büyümeye önemli katkı yaptığı kaydedildi.

Haberin Devamı

Özette, harcama yönünden incelendiğinde çeyreklik bazda yatırım harcamalarının nihai yurt içi talebin temel sürükleyicisi olduğuna işaret edilerek, "Bu dönemde, tüketim harcamaları yavaşlamış ve dış talep gerilemiştir. Sonuç olarak, 2015 yılı özel tüketimin milli gelirden daha hızlı büyüdüğü, sermaye birikiminin toparlandığı ve dış talebin daraldığı bir dönem olmuştur." değerlendirmeleri yapıldı.

Bu yılın ilk çeyreğine ilişkin verilerin, iktisadi faaliyetteki büyüme eğiliminin korunduğuna işaret ettiği aktarılarak, şunlar kaydedildi:

"Sanayi üretimi ocak-şubat döneminde bir önceki çeyrek ortalamasına göre yüzde 1,6 artış kaydetti. Mart ayına dair anket verileriyle dış ticaret görünümü çerçevesinde, sanayi üretimindeki

artış eğiliminin yılın ilk çeyreğinde korunacağı tahmin edilmektedir. Harcama tarafına ilişkin veriler, ilk çeyrekte iç talebin ılımlı seyrettiğine işaret etmektedir. Ocak-şubat döneminde özel tüketime ilişkin göstergelerden tüketim malları üretimi ve ithalatı artmıştır. Benzer şekilde, otomobil, beyaz eşya ve konut satışları da yükselmiştir. Yatırımlara ilişkin göstergelerden, sermaye malları üretimi azalırken ithalatı artmıştır. Bununla beraber, metalik olmayan mineral maddeler üretimi artarken ithalatı gerilemiştir. Ticari araç satışları da ilk çeyrekte düşüş kaydetmiştir. Bu çerçevede, ilk çeyrekte özel tüketim harcamalarının yatırımlara kıyasla daha güçlü seyrettiği ve tüketim harcamalarının söz konusu dönemde iç talebin temel belirleyicisi olduğu değerlendirilmektedir."

Haberin Devamı

PPK özetinde, dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyrinin cari dengedeki iyileşmeyi desteklediği dile getirildi.

Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artış ve ihracatın pazar değiştirme esnekliğinin yüksek olmasının jeopolitik gelişmelerden kaynaklanan aşağı yönlü riskleri sınırladığının altı çizilerek, "Bu çerçevede, Avrupa Birliği ülkelerindeki talep artışının devamı, emtia fiyatlarındaki düşük seyir ve süregelen makro ihtiyati politika tedbirleri çerçevesinde cari işlemler dengesindeki iyileşme eğiliminin sürmesi beklenmektedir." denildi.

Özette, 2016'nın ocak döneminde mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranlarının bir önceki döneme göre gerilediği hatırlatılarak, bu gelişmede tarım dışı sektörlerdeki istihdam artışının yanı sıra iş gücü arzındaki zayıf seyrin etkili olduğu ifade edildi.

Alt sektörler itibarıyla incelendiğinde, tarım dışı istihdam artışının temel belirleyicisinin hizmetler sektörü olduğu, inşaat sektöründe de istihdamın arttığı aktarılan özette, "Sanayi istihdamı ise aralık döneminden sonra ocak döneminde de sınırlı bir oranda azaldı. Üretim ve anket göstergeleri ışığında, kısa vadede istihdamın ılımlı seyrini koruması beklenmektedir. Özetle, mevcut göstergeler iktisadi faaliyetteki ılımlı ve istikrarlı büyüme eğiliminin sürdüğüne işaret etmektedir. Önümüzdeki dönemde ücret artışları ve petrol fiyatlarındaki düşük seyir vasıtasıyla gelir kanalının yurt içi talebi destekleyeceği düşünülmektedir. Jeopolitik gelişmeler aşağı yönlü risk oluştursa da Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisi sürmektedir." değerlendirmelerine yer verildi.

'GENİŞ FAİZ KORİDORUNA OLAN İHTİYAÇ AZALDI'

Para Politikası Kurulu toplantı özetinde, "Yakın dönemde küresel oynaklıklarda süregelen düşüşün ve ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmaya başlanmasının geniş bir faiz koridoruna duyulan ihtiyacı azalttığı değerlendirilmektedir" ifadelerine yer verildi.

Kurulun, 20 Nisan 2016 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, kurulun, toplantıda Nisan Enflasyon Raporu'nda yer alması öngörülen orta vadeli tahminleri değerlendirdiği belirtildi.

2016 yılı ilk çeyreğinde enflasyon temelde işlenmemiş gıda fiyatları kaynaklı olarak Ocak Enflasyon Raporu tahminlerinin altında gerçekleştiği aktarılan özette, işlenmemiş gıda ve tütün dışı enflasyonun ise öngörülere yakın seviyede oluştuğu vurgulandı.

Özette, tahminlere esas oluşturan varsayımlar ve dışsal koşullar bir arada değerlendirildiğinde; gelecek döneme dair enflasyon tahminlerinde bir önceki rapora göre değişiklik yapılmadığı belirtilerek, Ocak Enflasyon Raporu sonrası dönemde Türk lirası istikrarlı bir seyir izlerken, petrol fiyatlarının bir miktar yükseldiği, ithalat fiyatların ise sınırlı oranda gerilediği ifade edildi.

Bu çerçevede, Türk lirası cinsi ithalat fiyatlarının enflasyon tahminlerinde değişime yol açabilecek bir etkisinin ortaya çıkmadığı kaydedilen özette, "Son dönemde işlenmemiş gıda enflasyonunda belirgin bir düşüş gözlenmekle birlikte, gıda fiyatlarındaki oynaklıklar dikkate alınarak gıda enflasyonu varsayımları korunmuştur." denildi.

Özette, sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi büyüme hızlarının makul düzeylerde seyrettiğine işaret edilerek, şunlar aktarıldı:

"Kredilerin yakın dönem büyüme eğilimine bakıldığında 2015 yılı son çeyreğinde tüketici kredilerinde daha belirgin olmak üzere gerçekleşen azalmanın 2016 yılı ilk çeyreğinde yerini toparlanmaya bıraktığı görülmektedir. Risk ağırlıklarına dair düzenlemelerin, asgari ücret ayarlamalarının ve finansal koşullarda yaşanan iyileşmenin önümüzdeki dönemde kredi arzı ve hane halkı geliri kanallarıyla kredi büyümesini destekleyebileceği değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, yıllık kredi büyüme hızlarının makul düzeylerini sürdürmesi beklenmektedir. Kredilerin bileşimine bakıldığında, ticari kredilerin tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir oranda büyümeye devam ettiği görülmektedir. Bu bileşim, bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari açıktaki düzelmeyi desteklemektedir."

Açıklanan veriler ile öncü göstergelerin iktisadi faaliyetin ılımlı ve istikrarlı büyüme eğilimini koruduğunu gösterdiği belirtilen özette, gelecek dönemde, iç talebin büyümeye verdiği katkının bir miktar güçleneceği ve jeopolitik risklerin varlığına karşın Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracatı olumlu yönde etkilemeye devam edeceğinin öngörüldüğü ifade edildi.

'GELİŞMELER, GENİŞ FAİZ KORİDORUNA OLAN İHTİYACI AZALTIYOR'

Özette, yurt içi belirsizliklerin azalması ile birlikte yatırımcı ve tüketici güveninin artmasının, yakın dönemde finansal koşullarda yaşanan iyileşmenin, küresel kriz sonrası süregelen güçlü istihdam performansının ve asgari ücrette 2016 yılı başında yapılan artışın iç talebi destekleyeceğinin değerlendirildiği vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

"Dış talep tarafında ise jeopolitik gelişmeler ve zayıflayan küresel büyüme kaynaklı riskler devam ederken hizmet ihracatına yönelik aşağı yönlü riskler de yakın dönemde artış göstermiştir. Bununla birlikte, Avrupa ekonomisinde görülen toparlanma eğilimi ve ihracatın pazar değiştirme esnekliği aşağı yönlü riskleri sınırlamaktadır. Nitekim son dönemlerde Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisinin sürdüğü gözlenmektedir. Bu durum ekonomide hem büyümeye hem de dengelenmeye katkı vermektedir.

Ayrıca, emtia fiyatlarındaki birikimli düşüşün dış ticaret hadleri üzerindeki olumlu etkisi ve tüketici kredilerindeki yavaş seyir cari dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir. Bütün bu değerlendirmeler doğrultusunda, para politikası duruşu oluşturulurken önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetin ılımlı artış eğilimini koruyacağı ve cari işlemler dengesindeki iyileşmenin yavaşlayarak da olsa devam edeceği bir görünüm esas alınmıştır."

Özette, kurulun, 2015 yılının ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde uygulanmasının ekonominin küresel şoklara karşı dayanıklılığını artırmakta olduğunu değerlendirdiği anımsatılarak, "Gerek döviz kurlarında gerekse kredilerde gözlenen aşırı oynaklıkların bu yeni araçların devreye alınması sayesinde azaldığı gözlenmektedir. Nitekim eylül ayından bu yana gelişmekte olan ülkeler arasında Türk lirasının göreli oynaklığında kayda değer bir azalış gözlenmektedir." denildi.

Cari dengedeki iyileşme ve enerji fiyatlarındaki düşük seyrin etkisiyle döviz talebinin kademeli olarak azalmasının bu süreci desteklediğine işaret edilen özette, döviz likiditesi araçlarının da Türk lirasının değerini dengeleyici yönde kullanıldığı bilgisine yer verildi.

Bütün bu gelişmelerin, geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı azalttığı belirtilen özette, şu ifadelere yer verildi:

"Son dönemde geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı azaltan diğer unsurlar küresel oynaklıklarda gözlenen düşüşün sürmesi ve küresel finansal koşullarda yaşanan iyileşmeler olmuştur. Küresel ekonomideki toparlanma sürecinin yavaş olacağı beklentisinin ağırlık kazanması ve gelişmiş ülke merkez bankalarının genişleyici politika duruşlarını sürdürmesi ile bu ülkelerdeki faiz oranlarının uzunca bir müddet düşük düzeylerde kalacağı öngörüsü güçlenmiştir.

Ayrıca, son zamanlarda piyasalarda Çin ekonomisine yönelik belirsizliklerin de azaldığı görülmektedir. Bu gelişmeler doğrultusunda gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları artarken risk primlerinde ve piyasa faizlerinde kayda değer düşüşler gözlenmiştir."

Özette, yakın dönemde küresel oynaklıklarda süregelen düşüşün ve ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmaya başlanmasının geniş bir faiz koridoruna duyulan ihtiyacı azalttığı değerlendirilirken, bu doğrultuda kurulun, marjinal fonlama faizini düşürmek yoluyla sadeleşme yönünde ölçülü bir adım atılmasına karar verdiği anımsatıldı.

Öte yandan, çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmenin sınırlı olmasının likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasını gerektirdiği kaydedilen özette, şunlar aktarıldı:

"Son dönemde ithal girdi maliyetlerindeki gelişmeler enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü riskleri azaltsa da çekirdek enflasyon görünümündeki iyileşme henüz sınırlı boyuttadır. Birikimli döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkileri, enflasyon beklentilerindeki yüksek seviye ve ücret gelişmeleri enflasyonun ana eğilimindeki iyileşmeyi sınırlamaktadır. Yakın dönemde gıda enflasyonunda, temelde işlenmemiş gıda grubu kaynaklı olmak üzere, çok belirgin bir gerileme yaşanmıştır.

Gıda enflasyondaki gerilemenin etkisiyle tüketici enflasyonunda da düşüş gözlenmiştir. Bu düşüşün kısa vadede devam etmesi beklenmektedir. Bununla birlikte, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yüksek oynaklık dikkate alındığında, enflasyon görünümü açısından temkinli bir yaklaşım sergilemek önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, son dönemde enflasyonda gözlenen düşüşün kalıcı olması için likidite politikasındaki sıkı duruşun korunması gerektiğini belirtmiştir."

'PARA POLİTİKASI DURUŞU ENFLASYONA BAĞLI OLACAK'

Özette, gelecek dönemde para politikası duruşunun enflasyon görünümüne bağlı olacağı belirtilerek, "Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir. Ayrıca küresel ve yurt içi oynaklıklar yakından takip edilerek döviz ve Türk lirası piyasalarında gerekli önlemler alınmaya devam edilecektir. Özetle, politika duruşunun enflasyon görünümüne karşı sıkı, döviz likiditesinde dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici niteliği korunacaktır." bilgisine yer verildi.

Son yıllarda yaşanan önemli dış şoklara rağmen, uygulanan politika çerçevesi enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki bozulmayı sınırlı seviyelerde tutabildiği aktarılan özette, "Ancak, gelinen noktada fiyat istikrarına ulaşıldığını ifade etmek mümkün değildir. Enflasyon hedeflemesinde elde edilen on yıllık tecrübe enflasyonla mücadelenin kolektif bir çaba gerektirdiğini göstermiştir. Dolayısıyla, enflasyonun yüzde 5 hedefine kalıcı olarak indirilebilmesi için bütün kurumların son yıllarda gösterilen çabayı kararlı bir duruşla sürdürmesi önem taşımaktadır." denildi.

Özette, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiği kaydedilerek, para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artışın gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı vurgulandı.

Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesinin söz konusu olabileceğine işaret edilerek, "Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olmuştur. Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır." denildi.