Ekonomi Mobilyanın ‘Zara’sı Almanya için Paris teklifini reddetti

Mobilyanın ‘Zara’sı Almanya için Paris teklifini reddetti

14.04.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

En iyi 100 tasarımcıdan biri olan Jennifer Post ile çalışan Kababulut, Lazzoni’nin ‘mobilyanın Zarası’ olduğunu Fransızlardan önce mükemmelliyetçi Almanlara onaylatacak. Bu yüzden Paris gelen teklifi kabul etmedi

Mobilyanın ‘Zara’sı Almanya için Paris teklifini reddetti

ARTVİN

Haberin Devamı

Yaşar Kababulut, “Türkiye’de mobilyanın ‘Zara’sıyız ama tüm dünyada olacağız” diyor ve ekliyor: “Yani, seçkin bir tasarıma sahip ama ulaşılabilir.” Bu yolda epey mesafe almışlar. Mesela, en iyi 100 tasarımcıdan biri olan ve pek çok ünlü politikacı, sanatçı için tasarım yapan Jennifer Post, Lazzoni ile çalışıyor. Kababulut’un bu fikri yurtdışında taşıdığı ilk yerlerden biri ABD olmuş. New York Manhattan ve New Jersey’de birkaç yıl önce oğlu Efe Kababulut’un da katkısıyla kurduğu mağazaların gördüğü ilgiden memnun.
Bu adımları Malezya’da Kuala Lumpur, Singapur ve Hong Kong adımları izleyecek. Kababulut’un bir diğer adımı Almanya’da Schleswig-Holstein. İsviçre Zürih’e 25 dakika uzaklıktaki seçim için şöyle konuşuyor: “Mükemmeli isteyen Almanlara Lazzoni’yi onaylatmamız önemli. İsviçre ise Almanya’ya göre üç misli pahalı. Sık sık alışverişe gelirler bölgeye. Dolayısıyla onlar da hedef kitlemiz.” Bu arada Kababulut, zor coğrafyalarda ilerleme kararlılığı nedeniyle Paris’ten gelen mağaza açma teklifini kabul etmemiş.

Serender ustasının torunu
Şu anda Ankara’da 25 bin metrekarede üretilen Lazzoni Mobilyalar’ın doğduğu coğrafya aslında Artvin Arhavi. Kababulut’un babası Osman Kababulut, kendi babasının Karadeniz’in tipik yapılarından ‘serender’ yapmadaki yeteneklerinin tümüne sahiptir. Kendi yolunu çizmek için 17’sinde, 1943’te Ankara’ya gider. Kapı-pencere doğraması ve çelik kapı kasası üretiminden sonra Bulut markasıyla mutfak mobilyalarına yönelir.
Yaşar Kababulut ve babası talebe adeta yetişememektedirler. O dönemi, “Altı ay sonrasına gün verecek kadar büyük bir talep vardı” diye anlatıyor Kababulut. Üretim, 2001’e kadar sürer.
2001’de ev mobilyaları üretimine karar verilir. Hedef kitle ve tasarım konuları için kafa yorulur. Hedef dünyadır ve bu yüzden ilgi gören İtalyan stili benimsenir. Sıra, markadadır. Lazzoni’nin genellikle ‘Laz’dan türetildiği sanılır; ancak öykü bambaşka: “İtalyan tasarımcı Marco Lazzoni ile çalışıyorduk. Soyadı etkileyiciydi ve İtalyan stiliyle de örtüşüyordu. Ama, Laz ile benzeşmesi de iyi bir sonuç oldu doğrusu.”

Haberin Devamı

2020’YE?KADAR 10 OTEL?KURUYOR

Haberin Devamı

Yaşar Kababulut’un yeni yönü turizm oldu. Bir otel zincirinin ilk halkasını İstanbul Sütlüce’den atmış. Özellikle kongre turizmini konsept olarak belirlemiş. 140 odalı ve 40 milyon liralık yatırım bütçesine sahip otel, butik bir tarzda dekore ediliyor. “Lazzoni’nin mobilyadaki çizgisini buraya da yansıtacağız” diyor Kababulut ve devam ediyor: “Biliyorsunuz 2020 Yaz Olimpiyatları İstanbul’da düzenlenebilir. Bunun büyük bir sinerji yaratacağını düşünüyorum. Kaldı ki Roma’da, Londra’da New York’ta kimle konuşsak İstanbul’da bir head ofis açmak istiyor. Bir otel zinciri kurmada bu izlenimlerimizin de etkisi oldu. 2020 yılına kadar 10 otel açmayı planlıyorum.”

ANKARA

İSPANYOL DEVİNİN SOSLU MISIR FORMÜLÜNÜ?ÇÖZDÜ

Hüsamettin Karaman, Ankara’nın iddialı kuruyemiş işletmelerinden birine sahip. Yola muhasebe bürosuyla çıkan Karaman, girişimci yapısıyla bir süre sonra kendini farklı bir alanda bulmuş. 1989 yılında Hacıbaba ismiyle kuruyemiş perakendeciliğine çıktığı bu yolda ilerlemesindeki temel neden, kalitenin peşine takılması.
Bu yüzden cevizi Kırşehir Kaman’a, fıstığı Gaziantep’e ve Anamur’a, leblebiyi Kütahya’ya ve ayçekirdeğini Bursa’ya giderek satın almış. Etlik’teki ilk adımdan sonra ulaştığı şube sayısı şu anda 30. 1997’de girdikleri kuruyemiş toptancılığında ve işletmeciliğinde ise Kipa gibi zor bir ismin tedarikçisi olmayı başarmış.
Karaman, 10 bin metrekarelik yeni fabrikayla iddiasını daha da ileriye taşıyacak gibi. Fabrikanın, tam kapasite çalışması halinde Türkiye’nin kuruyemiş ihtiyacını yüzde 7 oranında karşılayabileceğini belirten Karaman, “Yakında ihracata da başlayacağız” diyor.

2015 planı hazır
Tüm bunlar kadar önem taşıyanı, soslu mısır atakları. Dünyada en çok satılan soslu mısırın İspanyol Golden ve City isimli dev firmalar tarafından üretildiğini belirten Karaman, iki firmanın üretim formülünü çözdüklerini belirterek, ekliyor:
“Türkiye’de soslu mısır üretimi yapılıyor. Ancak, lezzet tutturulamadığı için yerli ürün satışı büyümüyor. Biz formülünü çözdüğümüz bu ürünle hem yurtiçinde hem de yurtdışında ses getireceğimize inanıyoruz. Türkiye’de ürünün yıllık satışı 5 bin ton. Bu yıl 1.200 tonla piyasayadayız. 2015’ten itibaren üretim hacmimizi daha da artıracağız.”