Ekonomi Özerklikten dönüş kaygısı

Özerklikten dönüş kaygısı

19.09.2009 - 00:58 | Son Güncellenme:

Başbakan Erdoğan’ın Merkez Bankası gibi bazı kurumların özerkliğinin sıkıntı yarattığına yönelik sözleri, “Reformlardan geri adım” atılabilir mi tartışması yarattı

Özerklikten dönüş kaygısı

Özerk kurumlar, 2001 krizinden sonra, banka lisansları, kamu bankalarının kaynakları, ihaleler, enerji lisansları, para politikası gibi alanlarda Türkiye’yi krize sürükleyen popülist uygulamaların önüne geçmek için kurulmuştu. ‘Özerk Merkez Bankası’ için bütün önemli ekonomilerde olduğu gibi Türkiye’de de yasa çıkarılmıştı.
Başbakan’ın, önceki gün İstanbul’da gazete ve TV kanallarının genel yayın yönetmenlerin verdiği iftarda, “Bazı kurumlar bizim için sıkıntı kaynağı. Mesela ben mesela Merkez Bankası’nın dahi şu andaki durumunu tasvip etmiyorum. Enflasyonun hesabını kim veriyor arkadaşlar. Kimse enflasyonun hesabını Merkez Bankası’na soruyor mu? Geliyor bize soruyor. Ama enflasyonu indirmek, düşürmek isteyen kim? O. Ama biz ‘Sürece müdahale etmeleyim’ dedik aynen bu şekilde yine devam ediyoruz” şeklinde konuşması, dikkatlerin yeniden bu kurumlara çevrilmesine neden oldu.
Reuters haber ajansı’nın haber olarak dünyaya duyurduğu bu ifadeleri, eski Merkez Bankası yöneticileri Milliyet’e değerlendirdi:

Haberin Devamı

Türkiye’deki özerk kurumlar
- Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu (BDDK)
- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)
- Merkez Bankası (MB)
- Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK)
- Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)
- Kamu İhale Kurumu (KİK)
- Rekabet Kurumu (RK)
- Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)
- Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)
- Telekominikasyon Kurumu (TK)

Aşağılamaktan ziyade hürmet edilmesi gerekir
Gazi Erçel Eski MB Başkanı:

“Siyasetçiler bağımsızlığa karşıdırlar. Ancak Merkez Bankaları da 1990’lı yıllardan sonra enflasyonda çok önemli başarılar elde etti. Batılı ülkeler Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ayrı bir önem veriyor. Piyasa mekenizmasının iyi çalışması için kurumsallaşması lazım. Kamudaki kurumsallaşmanın ana temasını bağımsız kurumlar oluşturuyor. O da şu; siyasetçilerin popülizm uğruna, uzmanlara sormadan hareket etmesini önlüyor.
Ama biz ve benzer bazı ülkelerde bu görüş yerleşmedi. Türkiye’nin enflasyonu tek hanelere indirmesinde, krizden daha az zarar görmesini sağlayan kuruluşların başında Merkez vardı. Merkez bankasının bağımsızlığına aşağılamaktan ziyade aksine hürmet etmenin siyasetçilerin yararı olacağına düşünüyorum. Hükümetlerin, bağımsız, iyi çalışan kredibiletesi yüksek bir merkez bankasından rahatsız olmamalı.”

Haberin Devamı

Merkez Bankası’nın itibarına darbe vuruldu
Ercan Kumcu Eski MB Başkan Yardımcısı:

“2001’den sonra Merkez Bankası’nın bağımsızlaştırılması IMF‘nin zorlamasıyla oldu. Biz ihtiyaç duymadık bu kurumlara. Toplum olarak biz bu kurumları içimize sindiremiyoruz. Ama talihsizlik diye nitelendiriyorum ben bunu, çünkü aşağı yukarı Merkez Bankası‘nın bağımsızlığı 8 yıllık bir deneyim, zira birçok gözetleyici kurumun kurulması 7 - 8 yılı buldu. Hala bunun tartışmasını yapıyor olmak üzücü. Bana kalırsa böyle bir cümle, Merkez Bankası’nın itibarına çok ciddi darbe vurdu.
Yani hükümet inanmıyor demek ki Merkez Bankası’nın bağımsız olması gerektiğine. Uygun şartlar oluştuğunda, belki bu bağımsızlığı geri alma çabası içine girebilir. 2001 krizinden sonra kanununa, Hazine’ye kredi vermeyeceği ve tek hedefinin fiyat istikrarı olduğu, ancak fiyat istikrarı ile çelişmediği durumlarda büyüme gibi diğer hedeflere dikkat edeceği yönünde hüküm konulmuştu.”

Haberin Devamı

‘Merkez para basıp hükümete mi versin?’
Yaman Törüner Eski MB Başkanı:

“Sayın Başbakan’nın yorumlarına şaşırdım. Çünkü karşımızda 8 aydır faiz indiren bir Merkez Bankası var. Hükümetin istediği şeyi yapıyor. Doğru yaptığını da düşünüyorum. Başbakanın buna rağmen, hala Merkez Bankası’nı canı istediği her anda döveceği bir kukla haline getirmek istemesini anlamakta zorlanıyorum.
Zaten Merkez Bankası hükümetle çok büyük bir işbirliği içinde. Yani Merkez Bankası’ndan ne yapması isteniyor? Paraları basıp hükümete mi versinler, bunu istediğiniz gibi harcayın diye. Özerk kuruluşlar bütün dünyada var. Demokrasilerde hükümetlerin aldığı oyun her şey olmadığını gösteren sistem, özerk kuruluşlardır. Alınan oy her şeydir, istediğim gibi değiştiririm anlayışı değişti, özerk kuruluşlar demokratik sistemin bir gereği, esasında karşı olmak demokratik sisteme karşı olmak gibi birşey.”

Haberin Devamı

‘Reformlardan geri adım atılabilir mi kaygısı’
Prof. Dr. Taner Berksoy İktisatçı:

“Bağımsızlık kendi başına hareket edildiği anlamına gelmiyor. Sayın Başbakanının yanıldığı ilk konu bu. Merkez siyasi iktidarla birlikte belirler enflasyon hedefini. Ancak buna ulaşırken kullanacağı enstrümanlarda bağımsızlığı vardır.
Bu bana sıkıntı yaratıyor dediğinizde para hacmini istediğim gibi kullanmak istiyorum diyorsunuzdur. Sayın başbakanın yaklaşımını iktisat diline çevirdiğimizde, “Para miktarının ne olacağına, faiz oranına, döviz kuruna biz karar verelim’ diyor.
Bakın, bu yaklaşım yarın piyasalarda, acaba bu reformlardan ‘geri adım atılabilir mi’ kaygısı yaratır. Dikkatli olmak lazım. Çünkü bu cümlelerden, “Ben bundan memnun değilim, geri dönebilirim” sonucu da çıkar. Peki geri dönülebilir mi, dünyanın somut koşullarında? Çok büyük belaya soyunur, başınıza çok büyük felaket alırsınız.”