‘Reforma odaklanırsak bizi kimse tutamaz’

Türkiye’nin önünde seçimsiz dört yıl bulunduğunu hatırlatan TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, “Bu dönemi polemiklerden uzak, tüm ülkenin hayrına olan yapısal reformlara odaklanarak, barış ve kardeşlik anlayışı ile yönetebilirsek Türkiye’yi kimse tutamaz” dedi. TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi toplantısında konuşan Kaslowski, “Bu dönem, ülkemize aynı 2003-2007 dönemi gibi, Türkiye’yi içinde bulunduğu ülke gruplarından ekonomik olarak pozitif ayrıştıracak, AB tam üyeliğine yaklaştıracak, bölgesel ve küresel ağırlıkta bir güç olma fırsatı veriyor” ifadesini kullandı. Konuşmasında, AB rotasında, net bir yol haritası, net bir hedef doğrultusunda ve planlı olunması gerektiğini vurgulayan Kaslowski, “ekonomide güven” ve “ekonomik güvenlik” konularının da altını çizdi. Kaslowski şunları söyledi:

“Rekabete dayalı piyasa ekonomisi tercihi yapmış bir ülkeyiz. ‘Serbest piyasa ekonomisinden vazgeçildiği’ veya yeni bir model arayışı içinde olunduğu yönünde izlenimlere izin vermemeliyiz. Bu değerleri koruyan kollayan güçlü kurumlarımız ve tutarlı, somut bir planımız programımız olması gerekiyor. Bu programı etkili ve kararlı bir şekilde uygulamalıyız. Bugün bu güven unsurlarına çok ihtiyacımız var.”

Net hedef ümidi

Hükümetin Yeni Ekonomi Programı’nı ve Yapısal Dönüşüm Adımlarını açıkladığını hatırlatan Kaslowski şöyle devam etti:

“Bu iki belge STK’ların da katılımıyla güncellenmeli. Hangi yapısal reform alanı, hangi maliyete neden olacak, hangi göstergeye etki edecek, ne zaman sonuçlanacak ve hangi performans kriterleri uygulanacak gibi sorulara alacağımız yanıtlar programın itibarını güçlendirir. Bugün iş dünyası, önünde böyle net bir yol, net bir hedef görmeyi ümit ediyor. Yerli veya yabancı yatırımcı algıları arasında bizler açısından hiçbir fark yoktur: Belirsizlik yatırım iştahını azaltır.”

‘Adımları destekleriz’

Türkiye’nin ciddi dış borcu bulunduğunu, özel sektörün dış borcunun hızlı arttığını ve TL’nin değer kaybının borcu daha da ağırlaştırdığını anlatan Kaslowski, “Bu borcu piyasadan sağlanan kaynakla çevirmeye çalışıyoruz. Türkiye’nin ekonomisine olan güven güçlenmezse risk ve maliyet artar” dedi. Yılbaşından bu yana kamu bankaları ağırlıklı, ciddi bir kredi genişlemesi olduğunu, bunun da kırılganlığı artırdığını kaydeden Kaslowski şunları söyledi:

“Enflasyon henüz istenen seviyede değil, kredi mevduat oranları yüksek, rezervlerimiz düşük. Yeni şoklarla karşılaşmamak için bütüncül bir program içine girmeliyiz. Sermaye piyasaları, vergi, işgücü piyasası, eğitim gibi alanlarda reformların hızla başlaması gerekli. Bu reformlar orta vadeli sonuçlar doğuracak olsa bile kısa vadede güven artırıcı etki yaratacaktır. Atılacak adımlarda ve ekonomi programının yürütülmesinde ekonomi yönetimimizi destekleyeceğiz.”

TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, seçimsiz süreç beklerken İstanbul seçimlerinin yenilenecek olması ile karşı karşıya kalındığını anlattığı konuşmasında demokrasi-ekonomi ilişkisini ele aldı. Özilhan, “İyi işleyen bir demokrasinin en temel özelliklerinden birisi iktidarın seçimle el değiştirebilmesidir. Seçimlere şaibenin zerresinin düşmemesi demokrasinin mevcudiyetinin en büyük ispatıdır. Hepimiz bu hak arama özgürlüğüne saygı duyarız. Ancak seçmen iradesine saygı duyulmasını da isteriz. Hukukun üstünlüğü ve demokrasisiz hiçbir şey olmaz. Ne ekonomi olur, ne de başka bir şey” dedi.

Türkiye’nin ekonomide, iç siyasi yapıda ve dış politikada sıkışmış durumda olduğunu kaydeden Özilhan, parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş henüz tamamlanmadığını öne sürerek, “Ekonomideki sıkıntıları aşmak için önce yönetim sistemindeki sıkıntıları aşmamız gerekir” dedi.

‘Amaç’ alkış aldı

Bu cümleyi söyleme gücünü, TÜSİAD’ın kuruluş amacından aldığını belirten Özilhan, içinde, “Atatürk’ün öngördüğü hedef ve ilkeler doğrultusunda, Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyini yakalama ve aşma anlayışı” ifadesinin de yer aldığı “amaç” maddesini okudu ve salondan büyük alkış aldı.

Türkiye’nin içinde bulunduğu pek çok olumsuzluğun yanında 140 ülke arasında en büyük 13’üncü pazar olduğunu, bunun da büyük potansiyel anlamına geldiğini anlatan Özilhan şöyle konuştu:

“Demokrasi işler kılınırsa, hukukun üstünlüğü tesis edilirse, eleştirel düşünmenin önünü açan bir eğitim reformu yapılırsa, ekonomimizin performansı yükselecek. Türkiye AB tam üyelik perspektifini güçlendirebilirse, bu durum toptan ve çok yönlü bir reform niyet ve taahhüdü anlamına gelir. Türkiye yeniden dış kaynak çekmeye başlar. TL tekrar değer kazanır, dolarizasyon geri çevrilir ve ekonomideki konjonktürel sorunlar hafifler.”

Kamplaşmanın bir tarafa bırakılması gerektiğini belirten Özilhan, “Cumhurbaşkanımızın seçimlerden sonra Türkiye ittifakı çağrısı yapmasının ve geçen hafta hiç kimseyi dışlamayan, kuşatıcı bir anlayışa vurgu yaparak milletimize birlik çağrısını yinelemesinin, toplumsal uzlaşı açısından önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısına aralarında (soldan sağa) Erkut Yücaoğlu, Güler Sabancı ve Erol Bilecik’in de bulunduğu pek çok iş insanı katıldı.