Ekonomi Sabancı’nın ‘Yıldırım’ıyla çıkış yaptı, Binbir Gece Masalları’nı saate taşıyor

Sabancı’nın ‘Yıldırım’ıyla çıkış yaptı, Binbir Gece Masalları’nı saate taşıyor

10.10.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Ünlü tasarımcı Sevan Bıçakçı, dünyanın en tanınmış isimlerinin parmaklarını süsleyen yüzüklerinin yanına şimdi de ilk kez bir saat koleksiyonu ekliyor. Saatler için ilhamını Binbir Gece Masalları’ndan alan Bıçakçı, bugünlere gelmesinde en büyük katkıyı Sabancı Holding Başkanı Güler Sabancı’nın sağladığını söylüyor

Sabancı’nın ‘Yıldırım’ıyla çıkış yaptı, Binbir Gece Masalları’nı saate taşıyor

Sevan Bıçakçı’nın el işçiliğiyle hazırladığı tasarımları başta Hollywood starları olmak üzere dünya sosyetesi taşıyor. Bizans krallarını, Osmanlı padişahlarını, camileri, şehirleri işlediği mücevherlere elit kesim sanat eseri muamelesi yapıyor.
Çocuklarına bırakmak için koleksiyon niyetine tasarımlarını alanlar var. Gerçekten de Kapalıçarşı’daki mağazasına girdiğinizde müzeye girmiş gibi hissediyorsunuz. Yakında görücüye çıkaracağı saatleri de zamanı sarsacak gibi görünüyor. Elmas, pırlanta bezeli altın ve gümüşten yapılmış içinde minyatür sanatının olduğu, ‘Binbir Gece Masalları’ndaki figürlerden esinlenerek yapılmış masalsı saati inanılmazdı. Saatler için, üç seneyi aşkın bir zamanda tonlarca saat mesai harcamış. Bıçakçı sanatçı mı, takı tasarımcısı mı? Arkasında Anadolu’nun, Bizans’ın yüzyıllık öykülerinin yattığı özgün tasarımlarını gördüğünüzde aklınız karışıyor.
Eserlerinin ruhu var. Padişah yüzüklerinde Yıldırım’ın, Fatih’in Sultan Mehmet’in, Kanuni’nin, III. Selim’in hayatına vakıf oluyorsunuz sanki. ‘Zaman tüneline gitmek gibi’ diyor mücevherlerini takanlar.

Yereli trend yaptı
Mücevherin oscarı sayılan, ABD’nin en prestijli ödülü ‘Couture Tasarım’ı üst üste 5 kez kazandı. Konuşmaktan çok hoşlanmadığı için yeterince tanımıyoruz onu. Batı basını buna rağmen Anadolu kültürünü dünyaya tanıtan bu adamdan fazlasıyla haberdar. Financal Times’in dünyanın varlıklı adamlarının ve kadınlarının okuyarak tatil programlarını ayarladığı, “How To Spend It’ eki İstanbul’u onun ağzından tanıttı. Yabancı düşkünlüğünün olduğu JAR, Haemmerle gibi ultra lüks mücevher evlerine takı ısmarlayan varlıklı kesim yereli hikaye etmesine rağmen onun tasarımlarını taşımaktan gurur duyuyor. Kimler takmıyor ki mücevherlerini; Emine Erdoğan, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, Adriana Lima, Halle Berry, Angie Harmon, Kim Raver, Elizabeth Hurley, Elton John.

Haberin Devamı

Sabancı’nın ‘Yıldırım’ıyla çıkış yaptı, Binbir Gece Masalları’nı saate taşıyor

* Nasıl oldunuz?

1982 yılı, 5. sınıf bitmiş, yaz tatili başlamış. Birçok Ermeni erkek çocuğu gibi babam elimden tuttu, Kapalıçarşı’nın yolunu tuttu. Hovsep Çatak ustanın yanına götürdü. Yanında oturur 6 saat ses çıkarmadan izlerdik. Okulda çok parlak bir öğrenci değildim. Okumaktan sıkılırdım, 5’te bıraktım devam ettim çıraklığa. 18 yaşında kendi dükkanımı açtım.

Kişiye özel tasarım yok

* Ustanın yanında oturan herkes Sevan Bıçakçı olamıyor. Yetenek sonradan gelişebiliyor mu?

Yetenek varsa vardır. Kimse alınmasın ama bence sonradan tasarımcı olunmuyor. Ha kalemini geliştirebilirsin. Yani Cin Ali’yi bile çizemezken, Michalengelo gibi kuralına uygun çizmeyi öğrenebilirsin. Ama sihir kalemde değil beyinde. Fotoğrafı gözünde canlandırabiliyor musun? Bütün hikaye burada yatar.

* Ustanızdan öğrendiğiniz en önemli ders nedir?

Müşteriyi memnun etmek, gönlünü yapmak...

* Ama kişiye özel tasarım yapmıyorsunuz...

Bir mücevherin tamamlanması bazen bir yılı buluyor. Kişiye özel tasarıma da girersem kendi işimi yapamam.

* İyi para kazanıyor musunuz?

Son 6 yıldır evet.

* Ondan önce?

Emre anlatsın, (gülüyor) Emre’yle tanıştık birlikte çalışmaya başladık. Pazarlamadan anlayan, Boğaziçi mezunu parlak bir arkadaş. ‘Dünyaya açılalım’ dedi. Aklına uyduk dışarı çıktık.Öyle otellerde kalıyorduk ki, Emre’nin üstüne basmadan tuvalete gidemiyordum. Aynı yatakta bile yattık. Büyük büyük isimlerle iş görüşmesine gidiyoruz. Adamlar ‘Kalkarken otelinize bırakalım’ diyorlar. ‘Biz buradan bara geçeceğiz’ diyoruz halimizi görmesinler diye.

Haberin Devamı

* Mücevherleriniz kapışılıyor adeta. Başka başka şeyler de tasarlamayı düşünmüyor musunuz? Eminim birçok teklif geliyordur.

Var tabii. Ama endüstriyel boyuta kaymak istemiyorum. O alanda birtek kendi motosikletimi tasarlıyorum şu anda arkadaşım Tarhan Telli’yle birlikte! Saat tasarlamaya başladım birde. Yoğun talep vardı.

‘Çakma’sıyla fotoğraf!

* Nişantaşı’ndaki evlere gidip 5’te bir fiyatına pırlantalı, yakutlu takı satanlar var. Nasıl oluyor bu?

Birgün bir arkadaşım aradı, ‘Fuardayım gel sana birşey göstereceğim’ dedi. Gittim. Adamın biri stand açmış, bizimkini andırır tasarımlar, benzer sergileme, benim gözlüğüm, ceketim, fularım ve çok ilginçtir ki benim masaya yaslandığım gibi standa yaslanmış. Gidip resim çektirmek istedim kendisiyle!

Bazı Yüzükler müzeye

* Bazı mücevherlerinizi satmadığınızı duydum.... Müze falan mı kuracaksınız?

Belki müze de kurarız birgün. Ama mesela ödül de alan ‘Sultanahmet’te Yağmur’ ve ‘Samatya Balıkçısı’ yüzüklerini satamadım. Onları kızım Yeraz (5), eşim Agavni için sakladım. Yıllar sonra çocuklarıma bırakacağım çok özel şeyler olsun istiyorum. ‘Babam ödül aldığı eserleri bile satmış, bize anı bırakmamış’ desinler istemiyorum.

Sindirella’nın pabucu

* Bu işten anlar görünmek, sosyetede kabul görmek! için nelere dikkat etmeli?

Yerçekimi ve ağırlık problemi küpelerde yaratıcılığı sınırlıyor. Bana göre küpe bu yüzden tamamlayıcıdır. Güçlü bir yüzük, kolye veya bilezikle birlikte bir çift tamamlayıcı küpe yeterli. Asla hepsi bir arada olmamalı. Bence her erkeğin de hiç çıkarmadığı iri bir orta parmak yüzüğü olmalı en azından. Taşınan mücevher kişiye ölçü, renkler ve taşıma rahatlığından öte, gizlediği anlam açısından da Sindirella’nın pabucu gibi oturmalı.

Güler Sabancı’nın tescili yürüyüşünü bile değiştirdi!

* Nasıl kondu talih kuşu?

Birgün Güler Sabancı girdi kapıdan. Heyecan içinde mücevherleri anlatıyorum. “Nasıl güzel güzel anlatıyorsun, tasarımlarına nasıl inanıyorsun sen öyle” dedi.
İşte bildiğiniz Yıldırım Beyazıd yüzüğünü taktı. Ve trilyonlar harcasam yapamayacağım bir reklam oldu benim için. Türkiye’nin en kariyerli, en zeki, en güzel yüreğe sahip kadınının bakanlardan tutun, işadamı dostlarının olduğu her ortamda tasarımlarıma duyduğu güveni ifade ettiğini duydum sonrasında. En önemli müzeler, en değerli sanatsal eserleri gözü kapalı bilen Sabancı tasarımlarınızı beğenirse yürüyüşünüz bile değişiyor!

* Satışlar bir anda patladı mı?

Markamızın Kreatif Direktörü Emre Dilaver beni ben yapan canım kardeşimdir. Sabancı’nın aldığı mücevherlerden gelen parayla ikna etti, yurtdışına iki fuara gittik. Tasarımlar gerçekten iyiymiş. Siparişlerle döndük.

* Biraz anladım! İşi kurarken parayı nereden buldunuz peki?

Onu da sevgili eşim Agavni verdi. Agavni’nin borç verdiği 2 bin dolarla iş kurdum. Kayınpederim sonradan öğrendi.