Ekonomi Suyu ‘Kutu’da arıttı, 100 bin eve ‘Cimri’ soktu

Suyu ‘Kutu’da arıttı, 100 bin eve ‘Cimri’ soktu

16.07.2008 - 00:36 | Son Güncellenme:

Ankaralı Su Kutusu firması, yüzde 85’i Türkiye’de üretilen arıtma cihazıyla 3.5 yılda 50 bin eve girdi

Suyu ‘Kutu’da arıttı, 100 bin eve ‘Cimri’ soktu

Son dönemde sık sık yaşadığı susuzluklarla gündeme gelen Ankara’dan bol ‘su’lu bir firma çıktı. Ankaralı girişimci Emre Ermiş’in kurduğu ‘Su Kutusu’ adlı firma, şebeke suyunu içme suyuna çeviren cihazıyla 3.5 yıl içinde Türkiye genelinde 50 bin eve girmeyi başardı. 20 milyon YTL ciroya koşan firma, büyük su tasarrufu sağlayan ‘Cimri’ adlı su tıpasını da 100 bin evle ücretsiz olarak buluşturdu.
Su Kutusu’nun kurucusu Emre Ermiş, yola ilginç bir projeyle çıkmış: Türk halkının ağız tadına uygun su üreten ve beyaz eşyanın yanında ‘sırıtmayan’ bir arıtma cihazı yapmak... Emre Ermiş şöyle anlatıyor:
“Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden makine mühendisi olarak mezun olduktan sonra 1995 - 2001 arası arıtma sektöründe çalıştım. 2000’den itibaren birkaç kez ABD’yi ziyaret ettim. Burada su arıtma cihazlarının yaygınlığını gördüm. Bizde ise ‘akan su kir tutmaz’ anlayışı hâkimdi. Bir de amatör sistemler Türkiye’de bu pazarı biraz kirletmişti. Ancak sağlam bir proje olursa bu işin yaygınlaşacağını hissettim.”

Klora karşı bilendi!
Ermiş, 2001’de ‘Su Kutusu’ projesinin tasarımlarını yapmış. Ortaya çıkan cihaz, kutuya benzediği için şirketin adını Su Kutusu, aklında ihracat olduğundan cihazın adını da Waterbox (İngilizce: Su Kutusu) koymuş. 2002’de tescil almış ancak kendi birikimleri ve aile desteğiyle belli bir yere kadar ilerleyebilmiş. Ermiş şöyle devam ediyor:
“Bu sırada TÜBİTAK, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ve KOSGEB’in araştırma ve geliştirme (ar-ge) destekleri olduğunu öğrendim. Bu desteklerden yararlanmak için bir proje hazırladım: Bizde belediye suları ciddi biçimde klorlar. Su Kutusu’na buna uygun bir filtre yaptım. Ters ozmos sistemiyle çalışan sistem çift çevrim kapsül filtre kullanıyor. Bu sistem ilk olarak Nasa tarafından uzay kapsülünde atık sudan içme suyu elde etmek için kullanılmıştı. 2003’te proje onaylandı ve destekler çıktı. 2004’te seri üretime başladık. Ayda 150 satışla başladık. Şimdi ayda 2.700 tane satıyoruz. Başladığımızda 2 işçi vardı, şimdi 75 kişi var. Paketlenmiş suyun maliyetinin yarıdan fazlası taşıma ve ambalaj. O yüzden çok tutulduk. Devlet kurumlarına, işyerlerine ve 50 bin eve girdik.”

Haberin Devamı

Kendini 1 yılda amorti ediyor
Türkiye’de sektördeki firmaların çoğunlukla kimyasal ürün ithalatçısı ya da endüstriyel arıtımcı olduğunu söyleyen Ermiş, Su Kutusu’nu beyaz eşya sınıfında dayanıklı tüketim malı gibi tasarladığını anlatıyor. Ermiş, “Cihaz, buzdolabı, bulaşık makinesi gibi algılansın, evin bir köşesinde yer alsın istedik” diyor. 

Evlere 2 model
Cihazın yüzde 85’inin OSTİM’deki fabrikada üretildiğini dile getiren Ermiş, yalnızca filtre malzemelerini ithal ettiklerini belirterek şunları anlatıyor:
“7 ana modelimiz var. Evler için 2 model var. Biri tezgâh üstünde, diğeri altında. Su Kutusu, damacanayla kıyaslandığında kendini işyerinde 6 ayda, evde 1 yılda amorti ediyor. Fiyatlar 700 YTL ve 2500 YTL arasında değişiyor. En küçük boy cihaz şebeke suyundan saatte 6 litre içme suyu yapıyor. Ürettiği suyu sıcak ve soğuk verenler var. Filtre ise 1 - 1.5 yılda bir değiştiriliyor. 115 YTL’ye mal oluyor.”

Haberin Devamı

Havayla suyu karıştıran ‘Cimri’
Ermiş’in firması bir de ‘Cimri’ dağıtıyor. Havayla suyu yüzde 50 oranında karıştıran Cimri adlı tıpa su tasarrufu sağlıyor. Bunu tanıtım ofislerinde bedava dağıttıklarını belirten Ermiş, şunları söylüyor:
“100 bin Cimri dağıttık. Ciddi tasarruf sağladık. İhracatımız ciromuzun yüzde 1’i kadar. Önce Türkiye’ye yönelmek istedik. Arıtma işi satmakla bitmiyor. Hizmet verilmesi ve tanıtılması lazım. İleride yurtdışına birebir gidip sistemi oturtacağız. 2010’da Kıbrıs’la başlıyoruz. Sonra komşulara sıra gelecek. 2010’da Türkiye’deki 20 tanıtım ofisini de 50’ye çıkaracağız.”

25 bin ağaç dikecek
Ankara OSTİM’deki üretimin seneye Gölbaşı’na taşınacağını belirten Ermiş, “Geçen sene 10 milyon YTL ciro yaptık. Bu sene 2 katını bekliyoruz. Satışta da 25 bin ürünü geçeriz” diyor. Ermiş, satılan her Su Kutusu’na karşılık Ankara’ya bir fidan diktiklerini ve bu yıl 25 bin fidan hedeflediklerini söylüyor.

Barmenlikle başladı, pasta sosu imparatorluğu kurdu!

Suyu ‘Kutu’da arıttı, 100 bin eve ‘Cimri’ soktu

Belki farkında değiliz ama yediğimiz dondurma ve pastaların önemli bir kısmında Ömer Faruk Berber imzası var. Ömer Faruk Berber kim derseniz, kendisi 20 yıl önce iş hayatına Bodrum’da Halikarnas diskoda barmen olarak başlamış. Bugün ise, 28 ülkeye ihracat yapan, 15 milyon euro ciro hedefleyen Özmer Gıda’nın sahibi.
Özmer Gıda; Fo, Limpo ve Repo markaları altında pasta soslarından, kokteyl şuruplarına kadar 336 çeşit ürün imal ediyor. Ömer Faruk Berber, 20 yıllık ‘sos’ macerasını şöyle anlatıyor:
“Milas’ın Danişment köyündenim. 1977’de liseden mezun olup çalışmak için Bodrum’a gittim. Halikarnas diskoda barmenliğe başladım. Daha sonra İzmir’e ve 1984’te de İstanbul Hilton Oteli’ne transfer oldum. Barmenliğimin her döneminde meyva kokteylleri için oluşturduğum soslar çok beğenildi. Ben de bunları geliştirerek piyasaya sürmeye karar verdim. 1988’de ismini, eşim Füsun ve kendi adımdan oluşturduğum Fümer Gıda markasıyla başladım. 

Vosvosla kokteyl servisi
İmal ettiğim kokteyl soslarını 66 model Vosvos’umla dağıtmaya başladım. İşler ilerledi. Fo Gıda markasıyla 1999’da pastacılık sektörüne de girdim. Araştırma ve geliştirmeye çok önem verdim. İthalatın hâkim olduğu sektörde dünyada ve Türkiye’de ilkleri üretmeyi hedefledim.
Örneğin ilk hazır çikolatalı profiterol ve ekler sosunu, sıcak glasso kaplama soslarını biz yaptık. Yüzde 80 işimiz pastacılık. Adeta patent yumurtluyoruz. 2007’de gıda sektöründe en çok patent başvurusu yapan firma olduk. İçecek ve pastacılık sektöründe Fo, Limpo ve Repo markalarımızla yüzde 60’ın üzerinde pazar payına sahibiz.”

28 ülkeye satıyor
Özmer’de 105 kişinin çalıştığını belirten Berber, yıllık üretimlerinin 13 bin tonu bulduğunu anlatıyor. 28 ülkeye ihracat yaptıklarını dile getiren Berber şunları söylüyor:
“Bu yıl ciro hedefimiz 15 milyon euro. 3 milyon euro da ihracat hedefliyoruz. Şu anda üretimi Yukarı Dudullu’da 4.500 metrekarelik fabrikamızda yapıyoruz. Ancak Gebze’de 12 bin metrekare kapalı alanlı yeni bir fabrikanın da inşaatına başlıyoruz.”

Haberin Devamı

DENİZBANK YANITLIYOR
“Açık Kredi” nedir?
Açık kredi, müşterinin şahsi kredi değerliliğine güvenilerek sadece kendi imzası ile verilen kredilerdir. Bu tür kredilerde müşterinin imzası dışında herhangi bir imza ve teminat istenmez. Kredi alanın bütün aktifi genel anlamda teminat demektir.
İskonto Kredisi” nedir?
Henüz vadesi gelmemiş olan bir ticari senedin, bankaya tevdi edildiği tarihten vadesine kadar olan süre içinde hesaplanacak faizi kadar yapılacak indirimden sonra kalan kısmın müşteriye ödenmesine iskonto denir. İskonto işleminde senedin mülkiyeti temlik cirosu ile bankaya devredilmekte, banka da hamil sıfatıyla alacaklı duruma geçtiğinden, senet bedelini tahsile hakkı olmaktadır.
“Kefalet Karşılığı Kredi” nedir?
Kefalet karşılığı kredi, biri borçlu, diğeri kefi (veya kefiller) olmak üzere en az iki imza karşılığında verilen kredilerdir. Kefalet karşılığı kredi ile açık kredi işleyiş ve içerik bakımında aynı olmakla beraber, kefalet karşılığı kredinin açık krediden farkı borçlunun imzasıyla birlikte kefil veya kefillerin şahsi teminatlarının alınmasıdır.
“Emtia Karşılığı Kredi” nedir?
Belirli özellikteki emtiaların bankaya rehin edilmesi karşılığında, borçlu cari hesap şeklinde kullandırılan bir kredidir. Rehin konusu olabilecek mallar, tarımsal ürünler, sanayi hammadde ve mamulleri ile ihracat yapılacak ticari vasıflı mallardır.
Ana hatları ile kısaca ifade etmek gerekirse, emtia karşılığı kredi, bankaca kabule değer bir emtianın yapılacak ekspertiz neticesi oluşacak değerinin belirli bir bölümünün, emtianın bankaca rehni karşılığında müşteriye ödenmesidir.

Haberin Devamı



milliyetkobi.com’da ne var?
-  Ar-Ge desteklerinde patronların/yöneticilerin yanlış beklentileri.
-  E-iş nedir?
-  Şirketin geleceğini kimler, nasıl belirler?
-  Fütüristler İstanbul'da buluşuyor.