Ekonomi Tam bir ‘büyük’ oyuncağı

Tam bir ‘büyük’ oyuncağı

01.03.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bu hafta “Kısa Tur”a yeni nesil bir “oyuncak” konuk oldu... İkinci nesil BMW X6. Kendisi Alman olmasına karşın, ayağının tozuyla ABD’den geldi! Aslında ona “oyuncak” dediğime bakmayın, çünkü öyle kolay lokma bir otomobil değil...

Tam bir ‘büyük’ oyuncağı

Son dönemdeki lüks otomobilleri kullanmak, giderek zorlaşıyor ya da ben yaşlanıyorum! Çünkü içlerindeki teknolojiyi anlayana, donanımlara alışana kadar “Ömrüm tükeniyor” desem yeridir... Tıpkı, bu haftaki konuğum gibi.
Kendisi Alman DNA’sına sahip olup, Amerika’dan üretilip gelmiş... Üstelik radikal bir sınıfa öncülük etmiş bir muhterem... Eh, zaten fotoğraflarından da görüyorsunuz, ikinci nesil BMW X6...
Alman üreticinin, üzerine basa basa “Bu SUV yani Spor Aktivite Aracı felan değil. Biz buna Spor Aktivite Coupe deyiverdik” ısrarını yaptığı X6, “Bir kere üretilir, sonra da biter gider!” gibi öngörüleri yıkıp, üzerine de “ikinci nesil” haliyle dönüverdi. Üstelik ilk neslinin 250 bin adet sattığı söyleniyor ki, bu da az önceki cümlede bahsettiğim “muhteşem öngörüler”in sahiplerine bir “hediye” olmuştur sanırım. Yetmedi, Mercedes (ki bu tasarımın başarısına inanıyor olacak ki) X6’nın rakibini daha yeni tanıttı! Sanırım bu kadarı tatminkar bir bilgi olmuştur. Zira hızlıca dışını anlatıp, içine oturmak istiyorum artık!

Haberin Devamı

‘Bunu kısa tutabilirim!’
Aslına bakarsanız, kimilerine göre fazla radikal, kimilerine göreyse harika bulunan X6’nın, ikinci nesli için anlatılacak çok uzunca bir şey yok gibi görünüyor. Tabii ki dış tasarımı için söylüyorum bunu. Hatta bu yüzden, bu bölümü kısa tutabilir ve üşümeden içeriye dalabilirim. Çünkü asıl oyun alanı, iç mekanda!
Anlaşılan BMW, hazır elinde başarılı olmuş bir tasarım varken, bununla çok fazla oynayıp da berbat etmek ya da otomobilin asıl karakterini kaybetmek istememiş. Bu yüzden de coupe formlu yan profil görüntüsünü neredeyse bozmadan bırakmış. Ancak özellikle arka çamurluk üzerine derin bir çizik yerleştirip, “Valla, ayyynısı!” denilmesinin de önüne geçmek istemiş.
Otomobilin ön görünümü ise, yenilenen büyük abisi X5’i fazlasıyla anımsatıyor. Tabii tamponda bir miktar farklılık var, inkar edersem “burnum uzar” sonra... Aynı şekilde arka stop lambaları da benziyor ama bir X5 değil. Yani kendisine özgü, daha ince. Ama ön farlar ve arka stoplarda bolca LED kullanılmış. Abisi gibiii...

Haberin Devamı

En sevdiğim bölüm geldi...
Vee, bendeniz sürücü koltuğuna atlar, size oradan bildirmeye devam eder... İç mekanda ilk dikkatimi çeken şey, dijital gösterge paneli oldu. Zaten otomobilde “en sevdiğim bölüm”lerden biri bu.
BMW’nin lüks sedanı 7 Serisi’nden gelen bu gösterge paneli, tam anlamıyla “oynanacak” türden bir şey. Bunu detaylarıyla “azzz sonraaa” yazacağım. Ancak göstergelerin dışındaki bölüm, tamamen X5’ten gelme.
Orta konsoldaki iri ekran, alt iki kattaki ince hatlı klima ve radyo-CD çalar bunun kanıtı. Aynı şekilde, golf sopasının uç kısmını andıran, bana göre ele çok iyi oturan otomatik vites kolu, yanında hayli basitlemiş görünen ConnectedDrive kumandası da tanıdık duruyor. Bu arada elini vites kolunun üzerinde tutmaya alışanlar, bence bunu hemen bırakın! Çünkü kol üzerindeki “P” (Park vitesi) düğmesi, fena halde devreye girebiliyor, haberiniz olsun. Bir kez başıma geldiği için söylüyorum. Allahtan dur-kalk trafikteydi, o yüzden sıkıntı yok.
Bunun yanında otomobilin elektrik kumandalı ve hafızalı koltukları, direksiyon simidi gayet rahat ayarlanıyor. Orta konsolda bulunan iki kapaklı kol dayama yeri ise tipik BMW olduğunu hatırlatıyor. Gürültü düzeyinin düşüklüğü, muhteşem Harman/Kardon müzik sistemi ve onun baştan çıkarıcı sesi, beni benden etti...
Tabii bir bedeli var... 452 bin TL’den başlayan fiyatlar! Dediğim gibi, tam bir “büyük oyuncağı” yani. Ben boşa konuşmammm...

Haberin Devamı

Bu güç yeter, artar!
Neyin nesi?

Yukarıda anlattım zaten. X6’nın ikinci nesli. ABD’de üretiliyor X5’le birlikte. Coupe benzeri bir arazi aracı. Ama konfor ağırlıklı. Yerden yüksek, farklı bir araç kullanmak isteyenlere üretilmiş. Ancak ilginçtir, ikinci neslin mühendisler arasındaki kod adı “F16” imiş. Yani savaş uçağı muamelesi görmüş. O yüzden yolda görürseniz, çekinin bence... Şakaaaa... O da bir otomobil sonuçta amcası!

Eskisiyle farkı var mı?
Herhalde, olmaz mı? Zaten yukarıda bir dolu anlattım. Tek anlatmadığım, bagaj kapasitesi de biraz artmış. Lütfen geçiniz bu soruyu...

Haberin Devamı

Motor performansı?
Bak, orada duracaksın işte! İki tane seçenek var: Biri 258 HP’lik çift turbolu dizel, diğeri de 3.0 lt 313 HP’lik dizel. 8 ileri otomatik vites kutusuyla eşleştirilmişler. Bendeniz, 258 HP’lik olanı kullandım. Tek söyleyeceğim, gaz pedalıyla iyi geçinmeniz gerektiği. Nitemim 560 Nm tork üretiyor. Bu size pek bir şey ifade etmediyse, şöyle söyleyeyim: Gaza sert bastığınızda kafanızı doğrudan koltuk kafalıklarına gömüveriyorsunuz! Çünkü çekişi mükemmel, hele de çift turbo ile. Bu güç, bana göre yer artar bile... Kesinlikle emirlere itiraz etmeyen bir motor ve bu sayede 0’dan 100 km/s’ye 6.7 saniyede çıkıyormuş. Benim için daha kısaydı. Hele de “Sport Plus” modunda... Hadi, bir alt soruya geçin, bunu da anlatayım...

‘Gösterge paneli’ yerinde durmuyor
Evet, ‘şıp’ diye anladınız... Otomobilin en sevdiğim bölümlerinden biri hemen yanda duran gösterge paneli demiştim ya, onu şimdi anlatacağım. Araçta dört 4 farklı sürüş modu var bir kere. “Eco Pro”, “Comfort”, “Sport” ve “Sport+” diye. Eco Pro’da gösterge mavi renkli oluyor. Hız göstergesi 120 km/s’ye kadar gösterirken, devir saati yerini güç ve tasarrufu gösteren farklı bir şeye bırakıyor. Denildiğine göre, eğer “efendi” kullanırsanız, bu, yüzde 20 yakıt tasarrufu sağlıyormuş. Tabii kimin umurundaysa? Comfort’da ise ekran (farlar yanıyorsa) kırmızı ve turuncu ağırlıklı göstergelere yer veriyor. Tipik kilometre saati, devir saati, hararet ve yakıt göstergesi filan. Ancak “Sport” ve “Sport +” söz konusu olunca kıpkırmızı oluyor. Hız göstergesinde sadece 0 ve 260 görünüyor. Ortasında ise dijital sayaç peydahlanıyor. Devir saati rakamları bir hoşlaşıyor, ortasında vitesler kocaman görünüyor.
Bu iki konumdayken otomobil kendinden geçiyor, çıldırıyor, adeta diğer araçlara “Ayak altında dolaşmayın!” diyor...

Haberin Devamı

Editörün bir notu var mı?
Ne bileyim, böyle durumlarda “Allah sahibine bağışlasın!” derler...