Ekonomi Türk firmalar gitmeyince, Türk büyükelçi oturup döner yaptı

Türk firmalar gitmeyince, Türk büyükelçi oturup döner yaptı

11.09.2010 - 12:18 | Son Güncellenme:

Şanghay'da düzenlenen EXPO 2010'daki Türk pavyonunun komiseri, Büyükelçi Sencar Özsoy, Türkiye'deki tanınmış markaların temsilcilerini Çin'e getirip İskender kebabı satmaya ikna edemeyince, iş başa düşmüş.

Türk firmalar gitmeyince, Türk büyükelçi oturup döner yaptı

Türk firmalar gitmeyince, Türk büyükelçi oturup döner yaptı
Döner aleti, Uygur Türkleri'nin yaşadığı Sincan eyaletinde bulunmuş. Etler Moğolistan'dan. Yağ için, iki tereyağının karışımını kullanmışlar. Çinliler salça kullanmadığı için, sos için kullanılan malzeme ithal salça.
Şanghay'da düzenlenen EXPO 2010'daki Türk pavyonunun komiseri, Büyükelçi Sencar Özsoy, Türkiye'deki tanınmış markaların temsilcilerini Çin'e getirip İskender kebabı satmaya ikna edemeyince, iş başa düşmüş. Büyükelçinin yönetimindeki ekibin ortaya çıkardığı İskender, beklenenden çok daha fazla ilgi görmüş. Öyle ki EXPO yönetimince mutfağa tahsis edilen gaz miktarını artırabilmek için pazarlıklar yapılmış.
"Çinlilerin damak tadıyla ilgili tabuları yıkıyoruz. Çinliler baklava yemez dediler. 1.5 ton baklava 2 ayda bitti" diyen Şensoy, Seyidoğlu'nun Türkiye'nin tanıtımına katkı olması için ücretsiz gönderdiği baklavanın ekimde bitecek sergi sonunda 4.5 tonu bulacağını söylüyor.

Yerel kültürler savaşı
Ama ne İskender ne baklava, en çok ilgi çeken ürün Maraş dondurma. Şensoy'un daha çok ziyaretçi çekebilmek için gündeme getirdiği dordurma fikri gerçekten de işe yaramış: Üç satış noktasında da uzun kuyruklar var. Maraşlı ustaların ürünü, EXPO'da satılan en iyi üç dondurmadan biri seçilmiş.
Geleceğe dönük fikirlerin ve projelerin sergilendiği EXPO'da, "İskerder, baklava, dondurma ne alaka" diye sorulabilir. Dünya Kupası ve olimpiyatlardan sonra dünyadaki en büyük üçüncü organizasyon olan EXPO, 2000'den itibaren ülkelerin daha çok kendi tanıtımlarını yaptığı bir fırsat olarak değerlendirilmeye başlanmış.
"Daha iyi şehir, daha iyi yaşam" teması üzerine kurulu olan EXPO 2010'da Arjantin pavyonunun ağır topu olan tango gösterisi ile İspanya'nın ağır topu flamenko dansının, temayla uyumu ciddi şekilde tartışılır. Zaten 6 aylık sürede 70 milyon kişinin gelmesi beklenen 5.28 km karelik alanda, birbirinden albenili yüzlerce bina içinden sıyrılıp ziyaretçi çekebilmek için illa özel bir stratejiniz olmalı.
Bu anlamda, dünyanın bilinen ilk yerleşim merkezi konumundaki Çatalhöyük'te bir evde bulunan duvar freskolarından yola çıkılarak tasarlanan pavyon binasının dış yüzeyinin kırmızı olması, kırmızıya düşkün Çinlileri çekmek açısından akıllıca olmuş. Ben, "Kırmızı renkli olduğu için girdim" diyen çok Çinliye rastladım. Serginin sonunda, ebru sanatının icrasını izleyen iki genç Fransız da binanın girişinden çok etkilendiklerini söyledi.

Hedef 7 milyon ziyaretçi
Dondurma kuyruğunda beklerken konuştuğum Linda Xu ise "Türkiye hakkında hiçbir fikrim yok. Pavyonun dondurması güzel diye duydum, birazdan gezeceğim" dedi.
Diğer strateji, mümkün olduğunca çok sayıda ziyaretçinin Türk pavyonunu gezmesi üzerine kurulu. Bazı ülkelerin pavyonlarını izlemek için 6-7 saat kuyrukta bekleyenler var. Türk pavyonunda ise en fazla 45 dakika bekleniyor. Pavyonun akan sıra sistemiyle düzenlenmesine özen gösterilmiş.
Bu sayede EXPO'ya gelenlerin yüzde 10'unun Türk pavyonunu ziyareti sağlanmış. Ziyaretçilerin sayısı 3 milyonu bulmuş, bu sayının ekim sonunda 7 milyonu bulması bekleniyor.
"7 milyon insana Türkiye'yle ilgili fikir vermeye çalışıyoruz" diyen Büyükelçi Şensoy, yaratıcılıkta sınır tanımıyor. EXPO 2010'daki İzmir pavyonunun temsilcisinin eşi Deniz Genez Aydın, Şensoy'a bir yemekte, "İsterseniz falınıza bakayım" deyince, kendisini Türk pavyonunda fala bakarken bulmuş.
ODTÜ işletmeden mezun olduktan bir süre sonra TÜBİTAK'ta çalışan Deniz Hanım, sadece kadınların değil, erkeklerin de falına bakmış.
Ekim ortasında Şanghay'a gelecek olan mehter takımı, Türk ve Avusturya pavyonunda Türk marşı eşliğinde yürüyüş yapıp Avusturya'yı kuşatacak! Saraydan kız kaçırmak için, Avusturya Konsolosluğu'ndan gönüllü bir sarışın aranıyordu. Temsili kuşatmanın, 19. yüzyıldaki Viyana Kuşatması'nın ilham verdiği criossant ikramıyla sonlanması planlanıyor.
Sergi içeriğine dönersek; "Daha iyi şehir, daha iyi yaşam" temasına uygunluk, Anadolu'dan tarihteki ilk şehircilik örneklerinin sergilenmesiyle sağlanmış. Kütüphanesiyle Efes, kaplıcalarıyla Sagalasos, hipodromu, su kemerleriyle İstanbul'dan örnekler verilerek, Türkiye'nin tarihi zenginliği tanıtılıyor. Hollywood'dan gelen bir ekibin çektiği 360 derecelik İstanbul filmi gerçekten etkileyici.
"Çin'in turizm pazarı, bir ülkenin kaderini değiştirecek boyutta" diyor Türk pavyonundan Eren Kurt. 10 yıl önce Çin'in Ukrayna'dan aldığı uçak gemisini, Batı'nın tepkisine karşın boğazlardan geçirmesine izin veren Türkiye, karşılığında ‘milyonlarca' Çinli turist beklentisine girmişti. Ancak Türkiye'ye gelen turist sayısı yılda 90 binle sınırlı kalmış durumda.
Çin'in resmi kaynaklarına göre 2010'da yurtdışına turizm amacıyla gidecek Çinli sayısının 53 milyonu bulması bekleniyor.

GENÇ TÜRKLER PARMAK ISIRTIYOR
Türkiye pavyonunun ilgi çeken bir başka özelliği de Türk çalışanları. İnternet sitelerinde, Türk pavyonu ‘çok yakışıklı görevlileriyle' nam salmış durumda. Ben gözümle gördüm. Bir Çinli genç kız, süpervizörlerden Mustafa Yaşar'la fotoğraf çektirmek istedi. "Ben burada günde 100 fotoğraf çektirdiğimi bilirim" dedi akıcı Çince konuşan Mustafa.
Türk pavyonunun bence en olağanüstü yanı, günde ortalama 45 bin ziyaretçinin gezdiği pavyonu genç bir ekibin çekip çevirmesi. Büyükelçi Özsoy operasyonu yaş ortalaması 35 olan beş kişilik kilit bir ekibe emanet etmiş. Tabii gece gündüz başlarında.
2008 Zaragoza'daki Türk pavyonuyla en iyi tasarlanmış payvon dalında ikincilik ödülü alan ekip tecrübesini Şanghay'da kullanmış. "İspanyollarla çalışırken, bize sakın sergi alanında sıkışıklık yaratmayın demişlerdi. Biz de Çin için projeyi yapanlara, asla duraksama istemiyoruz dedik" diye anlattı proje müdürü Hasan Tunçağ.
Çince bilen, yerel halkın kültürel kodlarını çözmüş, Çin'de öğrenim gören Türk öğrencilerden kurulu 30 kişilik bir takım oluşturmuşlar. "Hem Türkiye'yi gençler tanıtsın hem de öğrenciler bir yandan da para kazansın diye düşündük" diyen Eren Kurt, pavyonun ticari faaliyetlerinden de sorumlu.
Onun sorumluluğundaki Türk restoranı, hijyenik kriterler açısından en başarılı üç restorandan biri seçilmiş.
Her ikisi de öğrencilere şans tanımanın isabetli olduğu görüşünde: "Çok gurur duyduğumuz geri dönüşler alıyoruz. Sonuçta günde binlerce insanın geçtiği bir ziyaret alanında illa ki sorunlar oluyor. Bazı kıştırtmalar karşısında genç arkadaşlar son derece olgun davrandılar. Expo yönetiminden övgüler aldık" dedi Tunçağ. Aylardır günde kimi zaman 12 saate varan mesaiyle çalışan Mustafa Yaşar, şikâletçi değil; zira 24 yaşında olmasına rağmen kendisine verilen sorumluluklarının ona kazandırdığı tecrübenin farkında.