18.08.2010 - 06:49 | Son Güncellenme:
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “TÜSİAD, Anayasa değişikliğini beğenmiyorsa açıkça ‘hayır’ demeli ve gerekçelerini söylemeli” eleştirilerine cevap verdi. TÜSİAD Yönetim Kurulu’nun bir referandum veya seçimden önce oy tercihi açıklamayacağını dikkat çeken TÜSİAD, hiçbir kurum veya kişinin, herhangi bir konuda, tercihte bulunmaya veya bu tercihini açıklamaya zorlanamayacağının altını çizdi. TÜSİAD’ın bitaraf olmadığı, aksine eksiksiz bir demokrasiden ve bireylerin hür iradeleri üzerindeki her türlü baskı ve vesayetin kaldırılmasından yana olduğuna dikkat çeken TÜSİAD, bir sivil toplum örgütüne ‘bitaraf olan bertaraf olur’ şeklindeki bir uyarının, talihsiz bir yaklaşım olduğunu bildirdi.
TÜSİAD, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın TÜSİAD ile ilgili değerlendirmelerine ilişkin bir açıklama yaptı. TÜSİAD’ın çalışma geleneği, kamu yararına bir dernek olarak, yıllar içinde yaptığı raporlarla oluşan müktesebat çerçevesinde kamuoyuna ışık tutmaya çalıştığına dikkat çekilen açıklamada, Referanduma giden son anayasa değişiklik teklifi ile ilgili olarak da bu çerçevede bir çalışma ve sonrasında bir açıklama yapıldığına işaret edildi. Referandumun seçmenlerin hür iradeleri ile tercihlerini ortaya koyacakları bir halkoylaması olduğuna vurgu yapılan açıklamada, “TÜSİAD Yönetim Kurulu bir referandum veya seçimden önce oy tercihi açıklamaz. Kaldı ki, hiçbir kurum veya kişi, herhangi bir konuda, tercihte bulunmaya veya bu tercihini açıklamaya zorlanamaz” açıklamasına yer verildi.
TÜSİAD’IN İLANININ TBMM’Yİ MUHATAP ALDIĞI UNUTULMAMALI
TÜSİAD’ın da aralarında bulunduğu bir grup sivil toplum kuruluşunun 2001 yılındaki anayasa değişikliklerini destekleyen ilanının, TBMM’de üzerinde uzlaşılamadığı için halkoyuna sunulan bir metne değil, tam tersine TBMM’de sağlanan uzlaşma ile hazırlanmış bir metne ilişkin olduğunu hatırlatan TÜSİAD, TBMM’yi muhatap aldığının unutulmaması istendi. Açıklamada, TBMM’ye çağrıda bulunmakla, vatandaşlara belli bir yönde oy kullanmaları çağrısı yapmanın kıyaslanamaz iki ayrı durum olduğuna işaret edildi. Açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
“TÜSİAD bitaraf değildir; TÜSİAD eksiksiz bir demokrasiden ve bireylerin hür iradeleri üzerindeki her türlü baskı ve vesayetin kaldırılmasından yanadır. Türkiye’nin demokrasi içinde gelişmesi ve refahı vazgeçilmez hedefimizdir. Durum böyle iken, bir sivil toplum örgütüne ‘bitaraf olan bertaraf olur’ şeklindeki bir uyarı, talihsiz bir yaklaşım olmuştur ve çağdaş demokrasilerde sivil toplumun rolünü güçlendirici bir görev görmeyecektir. Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin, çağdaş sivil toplum anlayışının gereğini yerine getirerek, ancak bertaraf olma endişesi duymadan, daha müreffeh bir Türkiye’ye katkı sağlayacağından şüphemiz yoktur.”
TÜSİAD’ın halkoyuna sunulacak olan anayasa değişiklik teklifinin hazırlanış yöntemi, halkoyuna sunuluş biçimi ve içeriği hakkındaki görüşlerini, maddelerle ilgili açık ve net gerekçelere yer vererek, çeşitli vesilelerle ortaya koyduğu belirtilerek, bu çerçevede TÜSİAD’ın görüşleri, 25 Mart 2010’da TÜSİAD’ı ziyaret eden hükümet temsilcilerine sözlü olarak iletilmiş ve aynı tarihte yayımlanan basın bülteni ile kamuoyuna duyurulduğunu anımsattı. 13 Nisan’da TÜSİAD Parlamento İşleri Komisyonu’nun TBMM ziyareti kapsamında siyasi parti gruplarına ve ilgili TBMM komisyon başkanlarına sunulan görüşlerin, Başbakan’la 14 Temmuz 2010 tarihinde yapılan görüşmede de dile getirildiğinin altını çizen TÜSİAD, ayrıca anayasa değişiklik teklifinin açıklandığı günden bu yana yapılan tüm basın temaslarında bu konudaki görüşlerin tekrarlandığını hatırlattı.
REFERANDUM SÜRECİNİN YARATTIĞI KUTUPLAŞMA YENİ ANAYASA SÜRECİNİ ZORLAŞTIRMAMALI
Tüm bu süreç boyunca, halkoylamasının sonucunun evet veya hayır olarak çıkmasının Türkiye’nin yeni bir anayasaya duyduğu ihtiyacı ortadan kaldırmayacağı görüşünü savunduklarını belirten TÜSİAD’ın açıklamasında,
“Anayasa, birlikte yaşamayı sağlayan toplumsal sözleşmedir. Bu düşünceyle TÜSİAD, katılımcı bir süreçle hazırlanacak, bireyi öne çıkaran, kuvvetler arasında kontrol-denge mekanizmalarını içeren ve çoğulculuk anlayışını esas alan yeni bir anayasa çağrısında bulunmaya devam edecektir. Referandum sürecinin yarattığı olağanüstü siyasi kutuplaşmanın yeni anayasa hazırlığı sürecini zorlaştırmaması da dikkat edilmesi gereken bir noktadır” denildi.