EkonomiTÜSİAD Türkiye-ABD ilişkilerini masaya yatırdı

TÜSİAD Türkiye-ABD ilişkilerini masaya yatırdı

16.05.2008 - 09:51 | Son Güncellenme:

.

TÜSİAD Türkiye-ABD ilişkilerini masaya yatırdı

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, bu yıl açılışının onuncu yıldönümünü kutladıkları TÜSİAD Washington bürosunun ve TÜSİAD Washington Temsilcisi Abdullah Akyüz’ün, TÜSİAD’ın Amerikan hükümeti, iş çevreleri ve Amerikan toplumuyla diyaloguna katkıda bulunduğunu söyledi. TÜSİAD, Washington’da "21’inci Yüzyılda ABD-Türkiye İlişkilerinin Temelleri" başlıklı bir konferans düzenledi.
Bu konferans kapsamında ABD’ye gelen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, yaptığı konuşmada, "Bu yıl Washington’daki büromuzun açılışının 10’uncu yıldönümünü kutluyoruz. Bu fırsatı değerlendirerek, sergilediği mükemmel iş için teşekkür etmek istiyorum. Washington temsilciliği, Amerikan hükümeti, iş çevreleri ve toplumuyla diyaloğumuza katkıda bulundu" dedi.

Haberin Devamı

İLİŞKİLERDE İYİLEŞME

Yalçındağ, Soğuk Savaş döneminde Türkiye ve ABD’nin, zaman zaman aralarında çıkan bazı problemlere rağmen çok yakın çalıştığını, ortak güvenlik endişelerinin iki ülkeyi bir arada tuttuğunu kaydetti. Soğuk Savaş sonrası dönemde de iki ülkenin ilişkilerinin yakın olmayı sürdürdüğünü ve "stratejik ortaklık" olarak takdir edildiğini belirten
Yalçındağ, "Irak Savaşı ve sonrası, iki ülkenin bazı kritik konulardaki çıkarlarında bir ayrışma olduğunu gösterdi" dedi.
Irak Savaşı’nın olumsuz etkilerinin Türkiye’yi, Amerikan karşıtlığında birinci sıraya getirdiğini ve bunun kendileri için endişe verici olduğunu belirten Yalçındağ, konferans ve katılımcılarıyla, Türk yetkilileri ve yeni Amerikan yönetimi için bir perspektifin şekillenmesine katkıda bulunmak istediklerini kaydetti. Arzuhan Doğan Yalçındağ, ilişkilerin temel çerçevesinin, açık bir şekilde tanımlanması ve geliştirilmesi gerektiğini ve konferansın da bu amaçla düzenlendiğini belirtti. Geçen yıldan bu yana Türk-Amerikan ilişkilerinde bir "iyileşme" görüldüğünü belirten Yalçındağ, 5 Kasım 2007 tarihinde ABD Başkanı George W. Bush ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki görüşmeden sonra, önemli gelişmelerin ortaya çıktığını belirterek, buna örnek olarak, Türkiye’nin PKK’ya karşı savaşına ABD’den "tam destek" ve kuzey Iraklı Kürtler’in "artan bir şekilde terörizme karşı savaşta gösterdiği işbirliğini" gösterdi. Yalçındağ, "Türkiye’nin Irak’taki bölgesel hükümetle ilişkileri de gelişiyor" dedi.

Haberin Devamı

Gelecekte enerji güvenliğinin önemli olacağına işaret eden Yalçındağ, bu çerçevede Karadeniz ve Kafkaslar’a stratejik bir bakışın gerekli olduğunu söyledi. Yalçındağ, ABD kongresindeki son Ermeni tasarısına da değinerek, bu meselenin aşılması ve Türk-Amerikan ilişkilerinin önünü tıkamaması gerektiğine işaret etti ve Türkiye’nin Ermenistan ile karşılıklı olarak yararlanacağı bir ilişki kurmasının bu şekilde mümkün olacağını söyledi.
Yılda bir kez yapılması planlanan TÜSİAD konferansı, iki ülke arasında yeni ilişki çerçevesinin parametrelerinin ele alınması, ikili ilişkilerin geleceğini şekillendirecek konuların irdelenmesi ve yeni önerileri içerecek.

Haberin Devamı

TÜSİAD üyesi Cem Duna’nın yönetimindeki ilk oturumda, ABD-Türkiye ilişkilerinin geleceği, Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın ile Alman Marshall Fonu Transatlantik İlişkiler Uzmanı Dr. Ian Lesser tarafından tartışıldı.

"İLİŞKİLER, YASAL VE RESMİ BİR YAPILANDIRMAYA İHTİYAÇ DUYUYOR"

Aydın konuşmasında, şimdi çoğu kimsenin hatırlamamasına rağmen, Türk-Amerikan ilişkilerinin, Kıbrıs meselesiyle ilgili "Johnson mektubu" ve 1975’teki Amerikan silah ambargosu gibi zor zamanlar geçirdiğini, ilişkilerin düzelmesinin 5 ila 8 yıl aldığını belirtti. Aydın bu çerçevede, 1 Mart tezkeresiyle başlayan sıkıntılı dönemin de atlatılmak üzere olduğunu ifade etti. Türk-Amerikan ilişkileri için, "stratejik ortaklık bitti. Bunu canlandırmaya gerek yok" değerlendirmesini yapan Aydın, ilişkilerin yasal ve resmi yeni bir yapılandırmaya ihtiyaç duyduğunu savundu.
Aydın, Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde sadece 12 kişi çalıştığını belirterek, 50 kişiyle çalışan Polonya Büyükelçiliği’ni örnek gösterdi ve Türkiye’nin de ihtiyaçlarına uygun şekilde düzenlemeler yapması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon dışında da, hükümet içinde ve dışında "destek gruplarına" ihtiyacı olduğunu söyleyen Aydın, "İlişkiler artık sadece güvenlik ve Türkiye’nin stratejik önemi üzerine kurulamaz" dedi ve iki ülke arasındaki işbirliğinin çok yönlülüğüne işaret etti.
İran’ın nükleer bir ülke haline gelmesi durumunda bunun bölgeye etkisine ilişkin sorular üzerine Prof. Aydın, bunun Türkiye’de tartışılan bir konu olmadığını ve tehdit addedilmediğini belirtti. Aydın, nükleer bir İran’ın doğrudan Türkiye’ye güvenlik tehdidi yaratmamasına karşın, bölgede daha kuvvetli hale gelebileceğine ve etkinliğini
artırabileceğine işaret etti.

Haberin Devamı

ALTIN ÇAĞ KAYBEDİLDİ

Ian Lesser da, ilişkilerin iniş çıkışlar yaşadığını ve "altın çağın" kaybedildiğini söyledi. Lesser, 2003 yılında bir NATO veya BM kararı olsaydı, 1 Mart tezkeresinin sonucunun farklı olabileceği tezini ortaya koydu. İlişkilerin niteliğinin derin bir değişimden geçtiğine işaret eden Lesser, "On yıl önce Ege’de istikrardan konuşuyorduk. Bugün gündemden kalktı" dedi. Türkiye’nin dış politikasında daha aktif olma yoluna gittiğini belirten Lesser, Türkiye’nin çok kutuplu bir dünyada yaşadığını belirterek, bunlar arasında Rusya, Çin ve Körfez ülkelerini saydı. Lesser ayrıca, ABD’nin de bu çok kutuplu dünyanın bir parçası olduğunu söyledi. Lesser da, Prof. Aydın’a katılarak, Türkiye ile ABD’nin sadece güvenlik çıkarlarına dayalı olmayan, sivil toplumlar arasında da işbirliğini içeren bir şekilde ilişkilerini şekillendirmesini tavsiye etti.

Haberin Devamı

"TÜRKİYE’NİN İÇİŞLERİNE SAYGILI OLMALIYIZ"

TÜSİAD üyesi Cem Duna, AK Parti’nin kapatılması durumunda Türk ekonomisinin nasıl etkileneceği yönündeki bir soruya karşılık, "Parti kapatma olursa, ekonomi olumsuz bir reaksiyon gösterecektir. Bunda şüphe yok. Özellikle de uzun dönemde" dedi. Duna, dış yatırımların sekteye uğrayabileceğini ve bunun da Türk ekonomisinin istikrarını
etkileyebileceğini belirtti. Ian Lesser da, aynı soruya yanıt olarak, Türkiye’nin kendi içinde yaşadığı "evrimin" ABD’ye de etkisi olacağını belirterek, Türkiye’nin iç işine karışmanın, halktaki genel hassasiyet çerçevesinde doğru olmadığını ve ABD’nin de tutumunda dikkatli olması gerektiğini söyledi. Lesser, "Biz de Türkiye’nin içişlerine saygılı olmalı, bu konuda dikkatli olmalıyız. Ancak bu, görüşü olmamak demek değil. Benim fikrime göre parti kapatmak, siyasetçilere yasak getirmek, siyasi, ekonomik ve stratejik olarak kötü haber demektir" dedi.
Parti kapatmanın, Türkiye’de siyasi ve ekonomik karışıklığa yol açmasının dışında, "Türkiye’yi ABD için daha zor bir ortak" haline getireceğini belirten Lesser, Türkiye’nin dış politika çıkarlarına ilişkin enerjisinin azalacağı, milliyetçilik ve yabancı düşmanlığının artabileceğini, sonucun olumlu olmayacağını söyledi. Lesser ayrıca, AB’nin parti kapatma yüzünden Türkiye ile üyelik müzakerelerini durdurması durumunda, müzakerelerin yeniden başlamasının çok zor
olacağını, bunun ABD’nin de istemediği bir durum olduğunu söyledi.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler