17.02.2009 - 14:53 | Son Güncellenme:
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Öğretim Üyesi ve Vizesiz Avrupa Araştırma Grubu Başkanı Prof. Dr. Harun Gümrükçü, Avrupa Toplulukları Adalet Divanının (ATAD) 19 Şubat Perşembe günü vereceği kararın, Türkiye’yi AB’nin bir parçası yapma veya yapmama kararı olduğunu belirterek, "Eğer bu karar, siyasi baskılar altında ortadan kalkarsa, Türkiye’nin üyeliğinin önü kesilmiştir" dedi.
Gümrükçü, TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Küçük ile birlikte ATAD’ın 19 Şubat 2009 tarihinde Mehmet Soysal’a ile ilgili davanda açıklayacağı karara ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Türkiye-Almanya arasında TIR şoförlüğü yapan Mehmet Soysal, İbrahim Savatlı ve Cengiz Salkım’ın açtığı davanın, Berlin Eyalet Mahkemesi tarafından ATAD’a havale edildiğini anlatan Gümrükçü, normal prosedürde mahkemenin dava dosyasını 27 üye ülke ile Avrupa Komisyonuna gönderdiğini ve burada üye ülkelerin verdiği yanıtların önemli olmadığını belirtti.
Gümrükçü, Avrupa Komisyonunun görüşünde vizenin hukuki olmadığını bildirdiğini ve "Katma Protokolün 41’inci maddesine dayanarak, "vizeyi kaldır" dediğini bildirerek, buraya kadar her şeyin normal olduğunu ancak 2 Eylül 2008 tarihindeki duruşmaya katılan Avrupa Komisyonu temsilcisinin, daha önce verdiği yazılı görüşünü geri aldığını mahkeme heyetine söylediğini ve komisyonda çıkan ’kavga’ üzerine kararın böyle çıktığını anlattığını dile getirdi.
Harun Gümrükçü, "Demek ki, hukuku denetlemeden sorumlu Avrupa Komisyonu, denetleme görevini yerine getirememiştir ve bu 15 bine yakın karara görüş bildiren Avrupa Komisyonunun tarihinde bir ilk. Türkiye söz konusu olduğu zaman. Bir başka deyişle Avrupa Komisyonu, Avrupa’dan olanlar ve olmayanlar şeklinde hukuku farklı yorumlamaya başlamıştır" diye konuştu.
VİZE UYGULAMALARINDAN HER YIL 12-14 MİLYON AVRO
Gümrükçü, bu duruma tepki gösterdiklerini vurgulayarak, "Hukukun üstünlüğü çerçevesinde dava kazanılır veya kaybedilir. Eğer mahkemelere bu şekilde siyasi müdahale yapılırsa, ki komisyon yapmıştır, baskıyla yapmıştır, 27 ülkenin baskısıyla yapmıştır, o zaman oradaki kararın objektifliği kalmaz" dedi.
"Niye üye ülkeler bu kadar ağır bir baskı yapmak zorunda kalmışlardır?" diye soran Gümrükçü, şöyle devam etti:
"Bu karar, sadece vizeyi kaldırma değildir. Bu karar, Türkiye’yi Avrupa Birliğinin bir parçası yapma veya yapmama kararıdır. Eğer bu karar, siyasi baskılar altında ortadan kalkarsa Türkiye’nin üyeliğinin önü kesilmiştir. Niye bu kadar kesin ve net konuşuyorum? Çünkü kararın birinci maddesi, ’taraflar, yani Türkiye ve AB üye ülkeleri, 1973’teki durum ne ise ondan daha geri gidemezler’ diyor. O zaman şu sonuç çıkıyor; 1973’teki durum ne idi? 1973’ten beri üye ülkeler hangi alanlarda ne kötüleştirmeler yapmışlardır ki, bu kararın çıkmasını önlemek istiyorlar? Ne büyük suçları var ki, bu şekilde bir müdahaleyi kaçınılmaz gördüler? Büyük bir hukuki çiğneme vardır Avrupa’da, büyük bir güvencesizlik yaratılmıştır. Vize bunlardan sadece biridir.
Eğer, 1973’ten bu yana Türkiye’de, Almanya’da, Fransa’da, İngiltere’de yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının aleyhine ve hukuka müdahale yoluyla yapılan tüm kötüleştirmeler ortadan kalkarsa, Türkiye AB’ye girmiş sayılır. Üye değildir ama girerseniz içini doldurmuş olursunuz. Bu mahkeme kararı çıktığında ve tam uygulandığında şunu diyebileceğiz; Türkiye, üye değildir ama üyelikten sonra en fazla imkanı olan bir ülkedir."
Harun Gümrükçü, vize uygulamalarından yıllık 12 milyon-14 milyon avro alındığını kaydetti.
"LÜKSEMBURG’DA HAKİMLER VARDIR’ DEMEK İSTİYORUZ"
Gümrükçü, karara ilişkin beklentisini, "ATAD, ciddi ve büyük bir siyasi baskı altındadır. Tarihindeki en büyük siyasi baskı altındadır. Mahkeme, onur savaşı vermektedir. Onurunu korumak zorunda olduğu görüşündeyim. Mahkemenin, bu siyasi büyük baskıyı bertaraf ederek, hukukun üstünlüğünü gerektiren bir karar vereceği kanaatindeyim. Bunu bekliyoruz mahkemeden. Biz, perşembe günü ’Lüksemburg’da hakimler vardır’ demek istiyoruz" şeklinde açıkladı.
Soruları yanıtlarken de Gümrükçü, kararın illegal olarak orada yaşayan insanları legalleşmesini ve buradan illegal akışı içermediğini bildirdi.
TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Küçük de, iş dünyası olarak bu uygulamalardan muzdarip olan insanlardan sadece biri olduklarını belirterek, Avrupa ile ticarete mahkum olana sektörler olduğunu dile getirdi.
Küçük, kararın çok önemli bir dönüm noktası olduğunu düşündüğünü ifade ederek, böyle kararlara referans göstererek duruş sergileyebileceklerini söyledi.