Ekonomi ‘Yeşil dönüşüm’ yeni fırsat kapısı

‘Yeşil dönüşüm’ yeni fırsat kapısı

30.09.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Yeşil Dönüşümde Riskler, Fırsatlar ve Beklentiler Raporu’na göre firmaların yüzde 65’i Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı fırsat olarak değerlendiriyor.

‘Yeşil dönüşüm’ yeni fırsat kapısı

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Konrad - Adenauer - Stiftung (KAS) Derneği Türkiye Temsilciliği işbirliği ve Akbank’ın desteğiyle şubat ayında başlatılan “KOBİ’ler için Yeşil Dönüşüm Projesi” kapsamında yedi ilde bölgesel düzeyde gerçekleştirilen çalıştayların sonucunda ‘Yeşil Dönüşümde Riskler, Fırsatlar ve Beklentiler Raporu’ yayınlandı. Rapora göre, firmaların yüzde 65’i Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı (AYM) fırsat olarak değerlendirirken, risk olarak görenlerin oranı yüzde 8 oldu. Raporda, işletmelerin karşılaştığı riskler, fırsatlar ve beklentiler belirlenirken, Türkiye’de dönüşüm için inşa edilen mevcut politika çerçevesine KOBİ perspektifinden katkıda bulunacak politika önerileri de sunuldu.

Haberin Devamı

Yeşil Dönüşümde Riskler, Fırsatlar ve Beklentiler Raporu’nda, yüzde 52’si sanayi, yüzde 34’ü hizmet, yüzde 4.6’sı tarım, kalanı ise birden farklı sektörde olmak üzere yeşil dönüşüm odaklı 324 firmanın katılım gösterdiği çalıştay anketlerinin sonuçlarına yer verildi. Sanayi sektöründeki firmaların yüzde 64’ü AB’ye ihracat gerçekleştirirken, yüzde 18’i ise cirosunun yaklaşık yarısından fazlasını AB marketinden sağladığını belirtti. Tarım sektörü firmalarının yüzde 27’si AB’ye ihracat yaparken, bu oran hizmet sektöründe yüzde 9 olarak belirlendi.

Maliyet avantajı

Ankette firmalara Avrupa Yeşil Mutabakatı’na (AYM) yönelik değerlendirmeleri soruldu. Firmaların yüzde 65’i AYM’yi fırsat olarak değerlendirirken, risk olarak görenlerin oranı yüzde 8 oldu. Bununla birlikte her 5 firmadan biri bu konu hakkında fikri olmadığını belirtti. İşletmelerin bu süreçte fırsat olarak gördüğü alanlar; büyük pazarlara erişim ve/veya maliyet avantajları, yeni iş fırsatları, finansman ve teknik yardımın sağlanması, AB ile dış ticaret ve Türkiye’ye ilişkin coğrafi fırsatlar olarak sıralandı.

Haberin Devamı

KOBİ’lerin risk olarak gördüğü unsurlarda ise; bilgi ve farkındalık eksikliği, yetersiz insan sermayesi, rekabetçilik kaybı, finansman ile teşvik ve desteklere ilişkin kurumsal yapıdaki sorunlar ön plana çıktı.

Çalıştay kapsamında yeşil üretim süreçlerine geçişte firmaların farklı paydaşlardan (kamu, STK, büyük şirketler) spesifik beklentileri de soruldu. Bu doğrultuda firmalar düzeyinde farkındalığın artırılması ve bilgi paylaşımı, teşvik ve regülasyon, finansman ve eğitim başlıkları belirlendi.

Danışmanlığa ihtiyaç var

Firmalar, ankette yeşil dönüşüm sürecindeki en büyük ihtiyaçlarını da belirtti. Buna göre firmaların yaklaşık yüzde 40’ı danışmanlık, yüzde 39’u ise finansman olanakları ile ilgili bilgi ve tavsiyeye ihtiyaç duyuyor. Yeşil üretim süreçlerine geçişte en çok yardım sağlayacak bir diğer faktör ise yüzde 24 ile devlet teşvikleri ve hibe yardımları oldu. Ankete katılan firmaların yüzde 77’si karbon ayak izini ölçtürmediğini belirtti. Bu oran sanayide yüzde 72 olurken, hizmetlerde ise yüzde 83’e yükseldi. Karbon ayak izini ölçtüren firmaların yaklaşık yarısı, 250 ve üstü olan büyük ölçekte firmalar oldu. Sanayi sektöründeki firmaların yüzde 43’ü, hizmet sektörü firmalarının ise yüzde 38’i önümüzdeki iki yıl içinde yenilenebilir enerji kullanımını arttırmayı planladığını belirtti.

Haberin Devamı

Yeşil dönüşüm

Türkiye’nin sera gazı emisyon trendleri ve iklim politikaları eksenindeki performansına da yer verilen raporda, Yeşil Gelecek Endeksi’ne göre Türkiye’nin 76 ülke arasında 69’uncu sırada olduğu belirtilirken, yenilenebilir ve nükleer enerji kullanımını baz alan enerji dönüşümü kategorisinde ise 19’uncu sırada yer aldığına dikkat çekildi. Raporda şu ifadelere yer verildi:

“KOBİ’ler Türkiye ekonomisindeki önemli rolleri nedeniyle özel bir yaklaşımı hak etmektedir. Yeşil dönüşümün başarısı için KOBİ’lerin dönüşümü çok önemli. Bu nedenle iklim politikası oluşturulurken KOBİ’lerin de içinde olduğu ülkeye özgü reçetelerle tabana yayılmış bir yaklaşımı içeren stratejilerin dahil edilmesi kilit önem taşımaktadır.”