30.05.2025 - 06:35 | Son Güncellenme:
Dharampur’daki hilal biçimli 60 metrelik bir tepenin zirvesinde konumlanan Raj Sabhagruh, çok işlevli ve iddialı bir yapı kompleksi olarak öne çıkıyor. 5.000 kişilik oditoryumu, derslikleri, söyleşi odaları, 1.000 metrekarelik müzesi ve 300 kişilik meditasyon salonuyla 40 metre yüksekliğe ulaşan yapı, fiziksel bir mekanın ötesinde, ruhani bir deneyim öneriyor.
2012 yılında uluslararası davetli bir yarışmayla Serie Architects’e verilen proje, kavramsal temelini bilgiye ve aydınlanmaya ulaşmanın mimari bir alegorisi olarak anılan Samavasaran adlı kavramsal bir yapıdan alıyor. Raj Sabhagruh da bu kavramı, üst üste binen ve her biri 45 derece döndürülerek yerleştirilmiş 13 mekan aracılığıyla somutlaştırıyor. Bu dönerek bir araya gelme, ince ve hafif eğimli beton perde duvarlarla oluşturulmuş iç içe geçen yapısal bir sistem yaratıyor. Doğal ışık geçiren duvarlar, hem taşıyıcı hem de tanımlayıcı öğeler olarak işlev görüyor.
Zemin katta konumlanan dairesel oditoryumdan başlayan ziyaretçi deneyimi; ikinci katta yer alan müzede deneyimsel öğrenmeye, üçüncü kattaki dersliklerde derin bilgiye ve nihayetinde zirvedeki meditasyon salonunda sessiz tefekküre ulaşıyor. Bu dikey kurgu, “sözden sessizliğe” uzanan bir manevi yolculuk sunuyor.
Yapının dış cephesinde kullanılan el yontusu beyaz mermer tuğlalar, eğimli yüzeylere uyum sağlayacak şekilde küçük boyutlarda tercih edilmiş. Kullanılmış mermer levhalardan geri dönüştürülen bu tuğlalar, yapı maliyetini düşürürken mimarinin sürdürülebilirlik anlayışını da yansıtıyor. İki yıl süren uygulamada, 800.000’den fazla tuğla, yapının 36 cephesine elle yerleştirilmiş. Mermerin kristalimsi yapısı, güneş ışığını farklı açılarda kırarak gün boyunca yapıya değişken bir ışıltı kazandırıyor. Geniş bir kaide üzerine oturtulan bina, merkezinden dışarıya doğru yayılan büyük bir meydanla kuzeydeki büyük yemek salonuna, batıdaki beş bin kişilik açık hava amfitiyatrosuna ve güneydeki Jain tapınağına bağlanıyor.