Hiç üşenmemiş, 'komşuluk hakkı bu kadarmış' diye bir afiş asmış. Kim mi? Deniz Baykal'ın Antalyalı komşusu. Deniz Baykal kaybetmediğini düşünürken, komşusu bile onun durumuna pek üzülmüş. Antalyalı'nın Deniz Baykal'a rağmen 'AKP' demesini hazmedememiş. İyi de Antalyalı ne yapsın. Tarihinde topu topu bir tek Deniz Baykal'ı çıkarmış. Seç seç Deniz Baykal. Deniz Baykal'ın ilk gençliği, Deniz Baykal'ın gençliği, Deniz Baykal'ın orta yaşlılığı, Deniz Baykal'ın yaşlılığı derken, içlerine 'fenalık gelmiş' olmalı. Yani Antalya'da doğan başka lider olmuşta oy mu vermemişler?
Oysa Rize öyle mi? Seç beğen al cinsinden, her daim bir lider çıkartmayı başarıyor.
University of Rize Nasıl ki, ABD'nin Yale Üniversitesi 'başkan' yetiştirmekle ünlüyse, Rize de bir nevi Yale sanki. Şimdi gidip, 'Yale neden lider çıkartır' diye sorsanız, adamlar sabaha kadar nedenlerini anlatabilir. Dinlemek iyi de, en azından insan eğitim - liderlik ilişkisi üstüne üç - beş şey öğrenir. Ama ya adamlar ardından sizin oralarda "Rize varmış. Lider yetiştirmekle ünlüymüş. Özelliği nedir?" deseler... Bu soruya hazırlıklı olup, kem küm etmemek lazım. Rize'yi bilmek lazım. Rize turuna çıkmadan önce son
seçim öncesine ve seçim sonuçlarına göz gezdirelim.
ANAP eski Genel Başkanı Mesut Yılmaz, seçim öncesi kalktı taa Rize'ye kadar gitti. Belediye Başkan Adayı Necmettin Kara'yı düzenlenen törenle basına tanıttı. ANAP Rize İl Teşkilâtı'nda düzenlenen törende, birlik beraberlik mesajları verildi. Yılmaz, ANAP adayı için hemşehrilerinden oy istedi. Rize Milletvekili Ahmet Kabil de, "Mesut Yılmaz'ın şapkası yok, ama adı yetecek" değerlendirmesini yaptı. Ama Mesut Yılmaz yetmedi.
Rizeliler, son yerel seçimlerde, '
has Rizeli' kabul ettikleri Recep Tayip Erdoğan'dan yana oldular ve onun işaret ettiği Halil Bakırcı'yı seçtiler. Ancak haklarını yememek lazım öbür Rizeli'yi, yani Mesut Yılmaz'ı da unutmadılar. Mesut Yılmaz'ın partisine de
yüzde 25.11 gibi, partinin genel oy oranının 10 katı oy verdiler.
Doğuştan 'sağcı' kent Rize tarihi boyunca hemen yanı başındaki akrabası 'Artvin'e' inat hep sağ politikalardan yana oldu. DİE'nin seçim istatistiklerine bakınca ne dediğimi anlarsınız. 14 Mayıs 1950'deki seçim sonuçlarında DP'nin Rize'de aldığı oy oranı yüzde 70'lere vurmuş. Daha sonraki yıllarda da bu oran kolay bozulmamış. Birinci Dönem Büyük Millet Meclisi'nde 'Lazistan' mebusları adı altına ileri gelenlerini gönderen, 'has Lazlar'ın kentinin siyasi topografyası budur.
Sürekli sağ politikadan yana olmalarının ünlü 'inatlarıyla' mı ilgisi vardır? Bunu da artık uzmanları araştırsın. Gelelim inat meselesine. Lider yetiştirmesiyle ilgisi ne kadardır bilinmez ama inatçı olduklarına dair bin bir ispat bulunabilir.
Çay inadı Araştırmacı yazar Talip Apaydın'ın 'O Güzel İnsanlar' kitabındaki 'Çay Ağacı' öyküsünde Rizeliler'in çay yetiştirmemek için ne kadar çok direndikleri anlatılır. Kitaptan öğrendiğimize göre, 1940'lı yıllarda Cumhuriyet'in coşkulu öğretmenlerinden Zihni Bey'in tayini Rize'ye çıkar. Zihni Bey aynı zamanda bir botanikçidir. Rize'de kendisini cennette sanır. Her çeşit bitkinin boy attığı yerdir, Rize.
Öğretmen bir yanda bu bitkilere, diğer yanda insanların yoksulluğuna bakar. Aklına Rize'de çay yetiştirmek gelir. Hesabı basittir. Aynı iklim özelliklerini taşıyan Batum'da çay yetiştiriliyorsa, Rize'de niye olmasın? Üşenmez, Batum'dan tohum getirir. Sıra tohumu ekmeye gelmiştir. Ama Rizeli inatçıdır, ne idüğü belirsiz tohum için Zihni Öğretmen'e toprak vermeye yanaşmaz. Rize inat, Zihni Öğretmen inat. Sonunda bu inatlaşmaya Tarım Müdürlüğü el koyar ve deneme bahçesini açar. Sonuç; 'Burada çay yetiştirilir.'
Ama Rizeli'nin de hakkını yemeyelim, Pek uğraştırdıkları Zihni Öğretmen'in bir büstünü yapıp çay fabrikasına dikmişler.
IMF işi bozdu Çay yetiştirmeye elverişli Rize'nin deniz kıyısına sıkışmış toprakları ne yazık ki insan erozyonunun da en büyük nedeni. Coğrafi koşullar kentin gelişmesine engel olduğundan, 'okuyan yazan, eli iş tutan' çareyi Rize'den kaçmakta bulmuş. Sadece Cumhuriyet döneminde değil. Cumhuriyet öncesinde de Rize verdiği göçlerle insanlarını hep başka illere kaptırmış. Kalanlar da Zihni Öğretmen'in çayına sarılmakta bulmuş çareyi. Ancak bu kez de dağ taş çay bahçeleri ve fabrikaları ile dolmuş. Güzelim bahçeleri bile sökülüp, çay ekilmiş. Talep sınırlı, arz fazla olunca 'devlet baba' çayı satın alarak bir süre idare etmiş Rize'yi.
Ama, IMF devreye girince devlet de çaydan vazgeçince durum yine vahimdir, Rize cephesinde... Yıllardır politikacılar çaya verdikleri fiyatla idare etmişlerdir durumu. Ancak alım politikalarının sonucu malumdur. Buranın yoksulu, yoksulluğa inat sıcakkanlı, güler yüzlü insanlarına yine bir Zihni Öğretmen gerekmekte. Ama 1940'lardan bu yana köprülerin altından çok sular akmıştır.
İmamın dediği olur 1961 Anayasası'nın getirdiği özgürlük ortamı Rize'yi de etkiliyordu. Türkiye çapında gözlenen dernekleşme eğilimine Rize de uydu. Hatta Rize, kurulan dernek sayısı ile Türkiye ortalamasını bile geride bıraktı. Ancak, kurulan dernekler ağırlıklı olarak 'dini' amaçlıydı. 1965 yılında yapılan bir araştırma ülke genelinde din derneği başına 7 bin 143 kişi düşerken, bu sayının Rize'de bin 487 olduğunu gösteriyordu. Rize'nin bu özelliği geçen yıllarda da pek değişmedi. Din faktörü Rize'de yerleşik olanlarda da, göç ederek büyük şehre yerleşenlerde de çok etkin. Yani Rize'de uzun yıllardır, öğretmenlerin değil, imamların sözü geçiyor. Ama ilginç olan şu ki, göç edenlerin taassubu daha fazla.
Kentin yoksulluğuna 'çay' projesinden başkaca da bir çözüm üretilmiş değil. Rizeliler için varsa yoksa en önemli sorun çay parasının ödenme süresi. Erken ödenirse mutlu oluyorlar. Eskiden mart ayı sonuna kadar geciken ödemeleri AKP hükümeti yılbaşından önce tamamlamıştı. Ama bunlar geçici çözümler... Rizeliler'in liderlerinden farklı projeler talep etmelerinin tam zamanı.
Enişteyi tavana asıyorlar Rize, Başbakan'ın eşi Emine Erdoğan'ın memleketi Siirt'ten farklı kültürel öğelere sahip. Siirt'te bildiğiniz gibi, 'enişteyi omuzlarda taşıyorlar.' Rize'de ise 'tavana asıyorlar.'
Rize'de 'Enişteyi Tavana Asma' geleneğine göre, düğünden yedi gün sonra kız tarafının yakınları güveyi kalın bir iple ayaklarından bağlıyor. Tavan kirişinden sarkıtılan ipin çekip bırakılmasıyla da güvey baş aşağı sallanıyor.
Rizeliler onca yoksulluğa rağmen 'keyifli' insanlar. Saman alevi gibi parlayan öfkeleri bir yana bırakılırsa, fıkralara konu olacak kadar 'eğlenceliler'. Rize'yi ziyaret eden bir arkadaşım, sırtında çay balyası ile yürüyen 90 yaşlarındaki yaşlı teyzeye, bir İstanbullu olarak sormuş: "Teyze, kocan yok mu?" Teyze de cevap vermiş: "Onu Azrail bulamıyor, ben mi bulayım?"
Kadıncağızın kocası yıllardır yatalakmış. Kadınların çalışması, geleneksel ilişkileri de değiştiriyor. Kadına da söz hakkı tanıyor. Büyük kentte yaşayanların anlayamayacağı kadar hayatla barışık Rizeliler. O meşhur hazır cevaplılıkları ile hem kendileri, hem de başkalarıyla dalga geçebilecek kadar da yöreye özgü bir öz güvene sahipler.
BUSINESS