14.12.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
ŞULE YÜCEBIYIK
Şöyle bir düşünün. Babanız Türkiye'nin en ünlü tiyatrocularından Haldun Dormen, anneniz Türkiye'nin ünlü halkla ilişkilercilerinden Betül Mardin. Dayınız, dünya çapında bir müzik yapımcısı, Atlantic Records'un sahibi Arif Mardin. Çocukluğunuz tiyatro kulislerinde, ünlü sanatçılarla içiçe geçiyor. Eviniz, günün 24 saati ünlü işadamlarıyla, politikacılarla, dünya starları ile dolup dolup taşıyor.
Hemen, 'doğuştan şanslı işte' demeyin! Böyle bir aileyi hazmedebilmek, böyle bir çevrede kendini 'var' edebilmek, kimsenin gölgesinde kalmadan yön çizebilmek kolay mı?
Ömer Dormen için de bu pek kolay olmadı. Bu renkli hayat, bu sıradışı çevre üzerine üzerine geldi. Baştan beri ne annesinin ne de babasının izinden yürümemeye kararlıydı. Bir dönem müzik alanında çalışmaya heveslendi. Ta ki, fikrini paylaştığı dayısı onu Atlantic Records'a çağırıp ve müzik işinin perde arkasındaki zorlukları gösterinceye kadar.
Müzikten vazgeçince, son kararını verip işletme eğitimi aldı. Ve ne tiyatroyla ne müzikle ne iletişimle uzaktan yakından alakası olmayan bir sektörde, petrol sektöründe başarılı olmayı kafasına koydu.
Oldu da. Yaklaşık 20 yıldır petrol şirketlerinde üst düzey yöneticilik yapıyor. Türk Petrol, Turcas'tan sonra son sekiz yıldır uluslararası petrol devi BP'nin Madeni Yağlar Genel Müdürü. Göreve geldiği 1996 yılından bu yana, başarılı bir iletişim politikası ve yaratıcı sponsorluklar sayesinde BP bünyesindeki Castrol'u Türkiye'nin en bilinen markalarından biri haline getirdi.
Babası tiyatrocu olmasını istemedi
Dormen'e hayatı boyunca en sık sorulan sorulardan biri neden babası gibi tiyatrocu olmadığı. Biz de soruyoruz. Gülerek "En başta tiyatro yeteneğim yoktu" diyor, "Sonra Türkiye'de tiyatro yapmanın ne kadar zor bir iş olduğunu bizzat yaşadım. Babam sürekli para sıkıntısı çekiyordu. Ben sekiz yaşındayken iflas edip tiyatrosunu kapattı. Yıllar içinde toparlandı ama iki yıl önce yine battı. Bu iş ancak aşkla yapılabilir, bende o aşk hiçbir zaman olmadı."
Dormen, babasının tiyatrocu olmadığı için memnun olduğunu söylüyor, "Bana ne olup olmamam konusunda hiçbirşey söylemedi. Ama örneğin 15 yaşındayken fotoromanlarda rol almam için gelen teklifleri şiddetle geri çevirdi. İçten içe sanat dünyasından uzak kalmamı istediğini tahmin ediyorum" diyor.
Petrol dışında bir sektörde çalışmayı da aklından bile geçirmediğini vurgulayan Dormen, işine olan tutkusunu şöyle anlatıyor; "Benzin kokusuna aşığım, onsuz yaşayabilmek mümkün değil."
Ayşe'ye sansür koyamam
Ne kadar kaçsa da Ömer Dormen'in hayatına hep popüler, ünlü ve başarılı insanlar giriyor. Ünlü gazeteci Ayşe Arman'ın okuyucuları da onu, 'Ayşe'nin sevgilisi' olarak tanıyor.
Bununla birlikte Dormen, "Hayatımda hep birisinin birşeyi oldum. Haldun Dormen'in, Betül Mardin'in oğlu, Arif Mardin'in yeğeni, şimdi de Ayşe Arman'ın sevgilisi, 10 yıl sonra da beni kızım 'Yasemin'in babası' diye çağıracaklar sanırım" diyecek kadar kendine güvenli.
Ayşe Arman'la ilişkisini 'son derece keyifli, renkli ve tutkulu' olarak tanımlayan Dormen, Arman gibi bir kadını taşımanın zor olduğunu ama kendisinin buna doğuştan alışkın olduğunu belirtiyor.
Ayşe Arman'ın köşesinde ilişkilerini ve kendisini anlatmasından rahatsız olmadığını anlatan Dormen, "O çok açık ve samimi biri. Sansür koyamam. Sadece ismimi kullanmamasını rica ettim. Sağolsun beni kırmadı."
Ünlü bir gazeteciyle birlikte olduğunu, İngiltere'deki Castrol yönetimi bile öğrenmiş, Arman'ın yazılarından özel hayatını ve seyahatlerini takip ettiklerini belirtiyor.
'İlaç satar gibi' yağ satıyor
Castrol, Dormen'in kurduğu iş modelini, uluslararası bölge ofislerinde örnek gösterdi. 'Türk modeli' şimdilerde çeşitli ülkelere adapte ediliyor. Dormen, Türkiye satışlarını yüzde 40 oranında artıran bu model sayesinde, Castrol'un en başarılı yöneticisi seçildi. Ekibinden 15 kişi, yurtdışına yönetici olarak transfer oldu.
Dormen, 'deli cesareti' ile bir gecede kurduklarını söylediği bu modeli şöyle anlatıyor; "Son kullanıcı ile aramızdaki tüm katmanları kaldırdık. Madeni yağ işinde daha önce denenmemiş bir yöntem bu. Aracılar, toptancılar vardı. Artık yoklar ve biz 25 bin satış noktasına doğrudan ulaşmaya başladık. Yağı bir ilaç gibi satmaya başladı. 180 kişilik bir satış ekibi kurduk. Günde 3 bin kişiye, ayda 25 bin müşteriye ikiden fazla kez ulaşıyor, düzenli ziyaret ediyoruz. Amaç sadece satış da değil, yoğun eğitim ve destek veriliyor."
Dormen, 500 milyon dolarlık Türkiye madeni yağ pazarının, önü açık ve cazip bir pazar olduğunu, 100'e yakın firmanın rekabet ettiğini belirtiyor.
Türkiye'de taşımacığılın ağırlıklı olarak karayolu ile yapılması, otomobil pazarının giderek büyümesi cazibeyi artırıyor.
BUSINESS