En'Pabucu dama atmak' bizim meslek örgütlerimizin geleneği idi

'Pabucu dama atmak' bizim meslek örgütlerimizin geleneği idi

04.04.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

'Pabucu dama atmak' Anadolu'da Türkler'in Ahi teşkilatlarının unutulmayan geleneklerinden biri idi. Müşterisine yanlış yapan ayakkabıcının papucu dama atılır, bir daha esnaflık yapamazdı. Günümüzde meslek ögütlerinin hiçbiri 'iş etiğine' önem vermiyor

Pabucu dama atmak bizim meslek örgütlerimizin geleneği idi





Anadolu'da Türklerin Ahi Teşkilâtlarının unutulmayan geleneklerinden biri 'pabucu dama atmak' geleneği idi. Bu, Türkler'in iş alemine getirdiği en büyük 'iş etiği' uygulamasıydı. Meslek sahiplerinin kendi aralarında, 'kendi kendilerini kontrol ve denetim' için kurdukları bir sistemdi. Ayakkabıcı esnafın bağlı olduğu Ahi Teşkilâtı, hatalı mal üreten ve müşterisini aldatan üyesini yargılar, suçlu bulunan esnafın pabucu Ahi Teşkilâtı'nın başı tarafından bir binanın damına fırlatılırdı. Pabucu dama atılan esnafın artık o mesleği icra eyleme şansı kalmazdı.
Benzer uygulamalar her meslek kolunda vardı.
Bu güzel 'meslek etiği' günümüzde unutuldu.
Halbuki günümüzde çok sayıda zorunlu ve gönüllü meslek örgütü var. Her meslek için bir veya birden çok örgüt faaliyet halinde. Bunların bir bölümü bölgesel bir bölümü milli örgüt halinde.
Kanuna dayalı olarak kurulan, mesleğin icra edilmesi için üyeliğin zorunlu olduğu ve üyelerinden kanuna dayalı olarak zorunlu aidat toplayan örgütler var.
Üyelerinin mesleki faaliyetlerini denetleyerek bu denetim karşılığında ücret alan meslek kuruluşları var.
Ama bu kuruluşların hemen hiçbiri 'iş etiğine' önem vermiyor. Mesleklerinin yüceltilmesine özen göstermiyor.
En yaygın meslek odalarından, mimar ve mühendislerin üye oldukları odaların durumu bu konudaki çarpıklığı açıklıkla ortaya koyuyor.
Mühendisler ve mimarlar özel eğitim gören insanlar. Üniversitede sadece teknik bilgi ve eğitim almıyor, çevreye duyarlık, estetik, sanat ve kültür eğitimi de alıyor.
Günümüzde en küçük şehirlerden en büyük şehirlere kadar (gecekonducular hariç) tüm şehir planlarında, tüm yapılarda bir mimar ve mühendisin sorumluluğu var. Çizimi bir mimar ve mühendis yapıyor. Bu çizimi kamu kuruluşundaki (belediyedeki - imar müdürlüğündeki - bakanlıktaki) mimar ve mühendis onaylıyor. Mühendis ve mimarların meslek kuruluşları bu projeleri gözden geçiriyor. Sonra gene mimar ve mühendisler uyguluyor.
Sonunda Türkiye'nin en küçük yerleşim bölgelerinden en büyük şehirlerine çarpık yapılaşma, beton kirliliği, depreme dayanıksız, çirkin yapılaşma ortaya çıkıyor.
Osmanlı'dan kalma eski yapıların güzelliği yanında, yozlaşmış, eskiden ders alamamış, çirkin yapılar çevreyi rezil ediyor.
Bu tabloda mimar ve mühendislerin zorunlu ve gönüllü meslek kuruluşlarının üyelerini 'iş etiği' bakımından denetlediklerini, hatalı bulduklarına ceza verdiklerini duyan gören yok.
Bırakınız çirkin binaları, durduğu yerde çöken binaları çizen, hesabını yapan mimar ve mühendislerden bir tekinin 'pabucunun dama atıldığı' görülmedi. Bu sadece mimar ve mühendis odaları için mi söz konusu? Hayır... Türk halkını çok büyük ölçüde ilgilendiren tıp sektöründe de durum aynı. Hekimlerin, eczacıların üye oldukları zorunlu ve gönüllü meslek odalarında bugüne kadar, 'iş etiği' uygulaması sonucu 'pabucu dama atılan' bir meslek grubu oldu mu?
Bu listeyi uzatabiliriz... Ticaret odalarında, sanayi odalarında, borsada, bankalar birliğinde, müteahhitler birliğinde, sigortalar birliğinde, esnaf odalarında, ihracatçı teşkilâtlarında, ithalatçı birliklerinde... İş etiğine aykırı davranış nedeniyle kaç üyenin 'pabucu dama atıldı?'
Meslek kuruluşlarının 'iş etiği'ne özen göstermemeleri sadece mesleklerinin yozlaşmasına neden olmuyor, ülkede de çarpıklıkları artırıyor. Kendi kapılarının önünü süpürmeyen meslek örgütleri başkalarının durumunu eleştirerek vakit geçiriyor.
Genelde meslek örgütlerinin sorumluları ve sözcüleri kendi mesleki sorunları dışındaki sorunlar gündeme geldiğinde 'mangalda kül bırakmayacak' bir güç sergiliyor. Fakat kendi mesleklerindeki çarpıklaşmayı önlemede başarılı olamıyor.
Meslek örgütlerinde iş etiğinin ciddi olarak uygulanamamasının üç nedeni var: (1) Mesleki dayanışma ve mesleğe toz kondurmama arayışı, (2) Meslek üyelerini koruma duygusu, (3) Risk almaktan - başkalarıyla kötü olmaktan çekinmeleri.
İşte bu nedenlerle meslek örgütlerinde 'iş etiği' bir türlü ciddiye alınamıyor. Yıllar önce Ahi Teşkilâtları'nın gücünü teşkil eden bu 'iş etiği' günümüzde kağıt üzerinde kalan, arada sırada tartışılan bir uygulamadan başka bir şey ifade etmiyor.
Halbuki meslek örgütleri güçlerini, saygınlıklarını, sahip oldukları paranın miktarından, üye sayısından değil, 'iş etiği' uygulamasındaki ciddiyetlerinden alır. İş etiğine gösterecekleri ilgi ve iş etiğine uymayan üyelerini cezalandırmada gösterdikleri cesaret, meslek örgütlerinin sadece üyeleri arasında değil, halkın gözünde güçlenmesini, saygınlık kazanmasını sağlar.




BUSINESS
















KEŞFETYENİ
2 ay önce anne olmuştu! Neslihan Atagül'den bebeğiyle ilk poz
2 ay önce anne olmuştu! Neslihan Atagül'den bebeğiyle ilk poz

Cadde | 10.05.2025 - 14:59

Başarılı oyunculardan Neslihan Atagül ve kendisi gibi oyuncu olan eşi Kadir Doğulu ilk bebeklerine kavuştu. Günler sonra Neslihan Atagül'den oğlu Aziz ile ilk poz geldi.

Yazarlar