2004 yılında Lyons hamile kalınca bu kafa karışıklığı iyice yerleşmiş ve maske düşmeye başlamış.
Lyons "İdamlar artık soyut bir kavram olmaktan çıkıp derin, kişisel bir konu olmuştu. Bebeğimin mahkumların son kelimelerini, özürlerini, çaresiz masumiyet iddilarını, püskürmelerini ve horultularını duyacağı endişesine kapılmıştım. Kızım doğduktan sonra idamlar artık katlanamadığım bir şey oldu".
"Genellikle tanık odasında mahkumun ailesi sevdikleri birinin ölümünü izlediğinde duygular ortaya çıkıyordu. Çünkü kurbanın ailesi kendi kayıplarını sindirmek için daha fazla zamana sahipti. Evimde onun için her şeyi yapabileceğim bebeğim beni beklerken bu kadınlar kendi bebeklerinin ölmesini izliyordu. Annelerin ağladıklarını, bağırdıklarını, camı yumruklarını ve duvarları tekmelediklerini duyuyordum" diye anlatıyor.
Lyons işine 7 yıl daha katlanabildi. Bir mahkumun rahatsız edici bir kabullenişle ölüme yürümesinin, Teksas Ceza İnfaz Kurumu'yla girdiği cinsiyet ayrımcılığı üzerine sert bir ihtilafın ardından Lyons uzun bir hükümden çıkmış gibi hissediyordu.