13.08.2009 - 09:56 | Son Güncellenme:
Bizler “Evinize koşun, Atari ile çoşun!” naralarını atmadan seneler önce dünya 1972 yılında “Magnavox Odyssey” isimli ilk oyun konsoluyla tanışmıştı. O zamandan bu yana onlarca firma konsol dünyasında tutunmaya, oyuncuları kendine bağlayacak makineler üretmeye çalışıyor, çabalıyor. Ancak ne yazık ki firmaların hepsi NES’in Atari 2600 ya da Sony’nin Playstation ile yakaladığı başarıya ulaşacak kadar şanslı olamıyor. Geçtiğimiz günlerde networkworld.com 1972’den bu yana üretilen en kötü 10 konsolu seçti. Bazıları fazla pahalı oldukları için, bazıları performans beklentilerini karşılayamadıkları için, bazılarıysa kötü oyunlara sahip oldukları için bu listeye dahil olmuş durumda. Listenin tamamı ise yazının devamında…
Piyasaya çıkış tarihi: 1996 Apple Pippin’i bir multimedya merkezi olarak tasarlamıştı. Üretim tarafında alışık olunmadık şekilde Bandai ve Katz Media gibi iki şirketle anlaşmış, belki de çok fantastik bir makine ürettiğini sanmıştı. Ne de olsa Steve Jobs o zamanlar görevinin başında değil, Apple başka beyinlere emanetti. Aynı anda hem bir oyun konsolu, hem internette dolaşacak bir tarayıcı, hem de bir multimedya oynatıcı olarak çalışan bu zamazingo ne yazık ki bu görevlerin hiç birini tam anlamıyla yerine getiremiyordu. Macworld tarafından oluşturulan Apple’ın ürettiği en kötü 6 cihaz listesine üçüncü sıradan giriş yapan Pippin tam anlamıyla bir hayal kırıklığıydı. Problemleri: Neredeyse hiçbir anlamda yeterli değildi. 66 MHz’lik yavaş bir işlemciye, 14.4kbps’lik yavaş bir modeme sahipti. Kullanımı oldukça zor, 600 dolarlık fiyatıyla tıpkı diğer Apple ürünleri gibi pahalıydı. Yeterli oyun veya yazılıma sahip değildi. Güzel Yanları: Aslında bir multimedya canavarı olarak bakıldığında zamanının çok ötesine geçmiş bir konsepti vardı, ancak zamanı ona gerekli performansı sağlayacak teknik imkanı veremiyordu.
Piyasaya çıkış tarihi: 1997 90’ların sonlarına doğru Tiger taşınabilir oyun konsolu piyasasında tozu dumana katıyordu. Hemen her oyuncakçının stoklarında Tiger’ın ucuz LCD cihazları bulunuyor, peynir ekmek gibi satıyordu. İşte firma tam bu noktada gaza geliyor ve Nintendo GameBoy’a rakip bir ürün geliştirme çabasına girişiyordu. Bu gazla üretilen Game.com dünyanın internet bağlantısı ve dokunmatik ekrana sahip ilk taşınabilir cihazı olarak piyasaya sürülüyordu. Ancak o zamanlarda kablosuz bağlantılar olmadığından cihazın internet bağlantısı hafif saçma yollarla sağlanıyordu. Dahili bir dial-up modem ile sadece text desteği veren bu internet özelliği, onun listemizdeki yerini almasını sağlıyordu. Problemleri: Çok ama çok korkunç oyun arşivi, düşük çözünürlüklü ve bulanık dokunmatik ekranı, kötü ismi… Güzel yanları: Dünyanın ilk dokunmatik ekranlı konsolu olması, solitaire oyunu ile birlikte satılması ki bu Game.com’un sahip olduğu en iyi oyundu, ilkel düzeyde de olsa PDA özellikleri.
Piyasaya çıkış tarihi: 2003 21. yüzyılın başlamasıyla beraber oyun konsolu piyasasına yepyeni ürünler giriyordu. Tıpkı Nokia N-Gage gibi… Bir cep telefonu ile taşınabilir bir oyun konsolunu N-Gage üzerinde birleştirmeye çalışan Nokia, ne bir cep telefonu ne de bir oyun konsolu üreterek oldukça garip bir iş yapmıştı. Sonrasında hatalarının farkına varan firma cihazı tekrar tasarlayarak piyasaya sürse de N-Gage’in zihinlerimizde açtığı yaraya derman olamamıştı. Problemleri: İçindeki oyunu değiştirmek için kapağını açıp cihazın pilini çıkartmak gerekiyordu. Oyun arşivi oldukça kötüydü. Nokia mühendisleri telefonun mikrofon ve kolonlarını cihazın yan tarafına yerleştirdiğinden N-Gage ile konuşmak için onu yan çevirmek gerekiyordu. Kontrol tuşları kötü tasarlanmış, saçma isimli bir makineydi. Güzel Yanları: Bağımsız olarak kablosuz çok oyunculu oyun desteği, internet bağlantısı, multimedya oynatabilmesi ve ne olursa olsun bir oyun konsolu ile bir telefonun tek bir cihazda toparlanmış olması.
Piyasaya çıkış tarihi:2006 Fikir olarak oldukça ilgi çekiciydi. Diğer taraftan bakıldığında ise Hyperscan tam bir pazarlama canavarıydı. Piyasaya sürülen her Hyperscan oyun CD’si için Mattel 15’lik paketler halinde kart satışı yapıyordu. Amaç ise tıpkı Magic the Gathering gibi bu kartlarında bir piyasasının oluşmasıydı. Ama işin ilgi çekici tarafı her kartın üzerinden bir RFID cipinin bulunması, bu çipler ve Hyperscan sayesinde kartlara sahip olanların kart üzerinde ne varsa onu oyuna dahil edebiliyor olmasıydı. Tıpkı Digimon’daki gibi. Teorik olarak yeni oyun üretimine bile gerek kalmayacak, Mattel bütün parayı sattığı kağıtlardan kazanacaktı. Problemleri: Oyunları oldukça kötüydü, RFID okuyucusu oldukça yavaş yükleme zamanları çok ama çok uzundu. Güzel Yanları: RFID teknolojisine sahip dünyanın ilk oyun konsoluydu.
Piyasaya çıkış tarihi: 1983 1983 yılında Japonya’da tüm garipliklerine rağmen tam anlamıyla bir oyun konsolu çılgınlığına yol açan Gakken TV Boy aslında macerasına hiç de kötü başlamamıştı. Ancak TV Boy’un yükselişini izleyen aylarda piyasaya çıkan ilk Nintendo Konsolu piyasayı domine etmiş, rakiplerini bir bir yok etmiş ve oyun piyasasını tam anlamıyla ele geçirmişti. Problemleri: Konsola monte edilmiş garip t şeklindeki kontrol çubuğu. Az sayıda oyununun bulunması ve bunlarında fazlasıyla kötü olması. Güzel yanları: Tasarımı her ne kadar kötü olsa da oyun konsolu piyasasına bir yön vermiş olması
Piyasaya çıkış tarihi: 1985 Çok az sayıda üretilmiş olmasının yanı sıra zaten çok az sayıda insanın evine alabileceği bir fiyata sahipti. 2500 dolar(Günümüzün yaklaşık olarak 4954 doları) olarak piyasaya sürülen bu cihaz ile firmanın zaten daha en başından ne yapmaya çalıştığını anlamak güçleşiyordu. Cihazın temel amacı zamanının en sevilen Arcade oyunlarından olan Dragon’s Lair’ı Arcade salonlarının dışında evimizin rahatlığında bizlere oynatabilmekti. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğiz, Dragon’s Lair’da bir RDI ürünüydü. Problemleri: Çok ama çok pahalıydı. İki tane oyunu vardı ve ikisi de berbattı. Güzel Yanları: 80’lerin ortasında böyle bir cihaza sahip olmanın havası her halde bir başka oluyordu.
Piyasaya çıkış tarihi: 1991 Philips CD-i 90’ların başında oldukça ilginç bir fikirdi. Evdeki video çalarların yanında kendine CD-Rom bazlı yapısıyla yer açacak öğretirken oynatacak oynatırken eğitecek bir oyun konsolu… CD-i’yi aslında Philips bir pazarlama aracı olarak görüyordu. Philips o zamanlar yeni CD standartlarını üretmiş diğer üreticilere lisanslarının satışını yapmıştı. Bunun sonucu olarak 90’ların başlarında birçok firma kendi “CD-i”larını üretti. Diğer firmaların bu yükselişini görmezden gelmeye çalışan Philips ise Nintendo ve diğer firmaların(yani güzel hatta şahane oyunların) kendi platformunda boy göstermesine izin vermedi. Bravo! Problemleri: Büyük ama ne yazık ki oldukça kötü yazılım arşivi… Yetersiz video kalitesi, kötü controller tasarımı… Güzel Yanları: Zelda’nın bu makine için üretilmiş versiyonunu şansınız yaver giderse eBay’den fanatiklerine güzel bir fiyata satabilirsiniz.
VIS Piyasaya çıkış tarihi: 1992 90’ların başlarında Philips CD-i platformu ile başlayan multimedyaya hücum günlerinde tanınmışların dışında diğer üreticilerde kendi paylarına bir şeyler düşürmek için uğraşıyorlardı. Tandy’de VIS (Video Information System) teknolojisiyle bu firmaların arasına katılmaya çalışıyor, ancak büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu. Problemleri: Neredeyse hiçbir yazılımı yoktu. VIS’in çalışması için Windows 3.1 kadar bir CPU gerekirken cihaz bunun için oldukça yetersiz donatılmıştı. Güzel Yanları: Tatlı görünümlü kablosuz controllerları
Gizmondo Piyasaya çıkış tarihi: 2005 Eğer oyun konsolu dünyasında bir kazadan, bir felaketten bahsedeceksek bu Gizmondo olmalı. Tamam, ben de biliyorum. Gizmondo adını oyun dünyasının cesur, saldırgan, haylaz ve yasalara karşı gelen çocuğu olarak duyurdu. Bu durum da oldukça sempatik durdu. Evet öyleydi, ama rezalet bir oyun arşivine sahipti. Problemleri: Berbat oyunları, aşırı kibirli ve gururlu pazarlama stratejileri… Güzel tarafları: İçinde GPS alıcısı bulunan ve multimedya desteği olan taşınabilir bir konsola her gün rastlanmıyor.
RCA Studio IIPiyasaya çıkış tarihi: 1977 RCA Studio II oyun konsolu tarihinde değiştirilebilir kartuşlara sahip ikinci zamazingoydu. Her ne kadar ilk olan Fairchild Channel F ve üçüncüsü olan Atari VCS çok daha iyi çalışsa da… Bir kere her ikisi de renkli grafikler ve kablolu controllerlar kullanıyordu. Studio II’de ne yazık ki bu özelliklerin ikisi de bulunmuyordu. Hah bu arada ismi de ayrı bir konu. Tarihçilerin bildiği kadarıyla RCA, Studio I diye bir cihazı asla piyasaya sürmedi. Peki bu II’de neyin nesi? Problemleri: Joystick’i bulunmuyordu. Oyuna müdahale şansı veren yegane şey konsolun üstünde bulunan numerik keypads’ti. Anlayacağınız Pong oynamaya adanmış en basit makinelerden bile daha kötü bir kontrol sistemi bulunuyordu. Siyah-beyaz grafiklere sahipti. Ses çıkışlarını konsolun üzerinde bulunan hoparlörlerden yapıyordu ve onlardan da oldukça kötü ses çıkıyordu. Ama en güzeli berbat oyunlara sahip olmasıydı. Güzel Yanları: En azından şu ana kadar kimsenin yanında patladığıyla ilgili bir haber elimize ulaşmadı.