20.01.2020 - 14:03 | Son Güncellenme:
Gün batımından sonra yaşanan olaylar kasabalıları korkutmaya başlamıştı. Kimi zaman mutfaklardaki un çuvalları boşaltılıyor kimi zaman da toprak karıştırılıyordu. Evlerde ne varsa didik didik dağıtılıyordu. Yoldan geçen birinin kafasına taş atılanların bile olduğu söyleniyordu. Bazı insanlar saldırıya uğradıklarını ve üzerlerine manda çökmüş gibi hissettiklerini belirtiyordu. Herkes bu sorunun yanıtını arıyordu. Tırnova'da neler oluyor?
Kimsenin yanıt bulamaması sonrası halk Tırnova'nın cadı istilasına uğradığı konusunda anlaştı. Cadıların yaptığına inana halk İslimiye kasabasında yaşayan ve "cadıcı" diye nam salan Nikola efendiye haber saldı. Haberi alır almaz Tırnova'ya gelen Nikola efendi yaşananları halktan dinlemeye başladı. Bölgede gezip incelemeler yapan "Cadıcı Nikola" şu kanıya vardı: Evet tüm bu olanları cadılar yaptı.
Bölge halkıya 800 kuruşa anlaşan Nikola efendi kasabayı cadılar temizleyeceğini söyledi. Tırnova kadısı Ahmet Şükrü Efendi, Nikola Efendi ve bölge halkı mezarlığa doğru yola çıkarak cadıların yattığı mezarları belirleyecekti.
Nikola Efendi yanında resimli bir tahta getirmişti ve bu tahtayı parmağına takarak çevirmeye başladı. Tahtanın yönü hangi tarafta durursa doğru mezarın o olacağına inanıyorlardı. Çevrilen tahtayla 2 mezar tespit edilmişti. Bu mezarlar Yeniçeri ocağından Tetikoğlu Ali Alemdar ve Abdi Alemdar'a aitti.
Bu iki kişi yaşarlarken soygun, gasp, yaralama, cinayet ve daha bir sürü suçlardan bölge halkına da terör estirmişlerdi. Mezarlar açılmıştı... Yeniçerilerin cesetlerinin bozulmadığını gören halk korku ve endişeye kapılmıştı. Gözleri açık ve cesetlerin ise biraz daha büyüdüğü görülmüştü. Korkarak bedenleri mezarlardan çıkarıldı.
Nikola Efendi kasabaya musallat olan ruhların defedilmesi için cesetlerin karınlarına kazık çakmanın ve kalplerinin kaynar suda haşlanmasının gerektiğini belirtti. Söylenen yapıldı ama Tırnova'da yaşananlar hala devam ediyordu. Bunun üzerine Nikola cesetlerin yakılmasını söyledi.
Etraftan toplanan çalı ve çırpıyla yakılan cesetlerin külleri mezarlara gömüldü. Tırnova halkı cadıları yok etti ve o geceden sonra her hangi bir olay yaşanmadı. Tırnova kadısı Ahmet Şükrü Efendi'nin İstanbul'a gönderdiği resmi yazıda olaylar aynen bu şekilde yer almıştı. Devletin yayın organı olan Takvim-i Vekayi gazetesinin 5 Eylül 1833 tarihli sayısında yayınlandı.