20.03.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
ÖZGE ÖZDEMİR - İSTANBUL
Ruth Mackenzie, Avrupa kültür ve sanat dünyasının önde gelen isimlerinden biri. BBC ve İngiltere hükümetine bağlı kültür-sanat kurumu Arts Council’ın beraber kurduğu dijital sanat platformu The Space’in kuruluş direktörü.
Mackenzie, İstanbul Modern Sanat Müzesi ve British Council’ın beraber düzenlediği “Müzeler Konuşuyor: Konuğumuz Birleşik Krallık” etkinliği için İstanbul’a geldi. İnternet üzerinden hizmet veren The Space’in amacı, dijital sanat alanında geleceğin yeteneklerini bulmak ve dijital sanatı yeryüzündeki herkese ulaşılabilir kılmak. Mackenzie’ye göre The Space’in en önemli yanı
ücretsiz olması. Sanatçıların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir yer olan The Space’te yılda 2 defa dünyanın her yerinden herkesin fikirlerini göndermesi için açık çağrı yapılıyor. Mackenzie, internetin sanatla bağlantısı için internetin sanatçılar için bedava bir kamu alanı
yaratması gerektiğini savunuyor.
Eisenstein’ları arıyoruz
İngiliz sanat uzmanı, dijital sanatın yeni sanat formu olduğunu söyleyerek, “1915’te burada oturuyor ve sinemadan bahsediyor olsaydık; filmin geleceğin en büyük sanat aracı olduğunu konuşuyor olurduk. Size 20’nci yüzyılın egemen sanat aracının sinema olacağını söylerdim, belki siz karşı çıkar, ‘Haydi canım, sinema dediğin siyah-beyaz, konuşma yok, anlaşılması güç, filmler hiç de ilginç değil’ derdiniz.
Ben de şimdi diyorum ki, 21’inci yüzyılda dünyayı bilgisayarlar, tabletler ve akıllı
telefonlar aracılığıyla nasıl tecrübe ettiğimiz, sanatı tecrübe etme yöntemimiz olacak. Biz de dijital sanatta, sinemada olduğu gibi geleceğin Eisenstein’larını bulmaya çalışıyoruz” açıklamasında bulunuyor.
AMAÇ ÜCRETSİZ SANAT
Ruth Mackenzie, sanatın kamu için ücretsiz olması gerektiğini düşünen bir isim. Sanatın herkese ulaşılabilir olması için günümüzde daha çok çaba sarf edildiğini şöyle açıklıyor: “Sanatçılara paralarını ödüyoruz ama kamudan The Space için para ödemelerini istemiyoruz. İngiltere’de ulusal müzelerin hepsi artık ücretsiz gezilebiliyor. Böylece kimlerin müzelere geldiği çok değişti; müzelerin kapıları çocuklara, öğrencilere, turistlere ve her yaştan insana ücretsiz açıldı. Bilet paralarından kaybedilen, ülkeye gelen turistle beraber kazanca dönüştü. Müzeleri ücretsiz yapmak, İşçi Partisi’nin iki lideri Tony Blair ve Gordon Brown hükümetleri ile beraber üzerinde çalıştığımız bir projeydi. Her siyasetçi böyle bir şey yapmaz. Sanatçılar ve izleyiciler hiçbir zaman şimdiki gibi bir olanağa sahip olmadı. Küratörlerin ve sanatçıların şimdiye kadar sanatı bu kadar ücretsiz kılmak için uğraştığı olmamıştı. Bu herkesin dünyadaki en iyileri görmesi için büyük bir şans.”