22.02.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
BURCU KARAKAŞ
Yeni bir kapıdan içeri adımını attı Berfo Ana. Oğluyla başka bir diyarda buluşmaya giderken, bu dünyada işkenceyle onu öldürenlerden hesap sormaya fırsatı olamadı.
Cemil Kırbayır, 1980 darbesinden bir gün sonra gözaltına alınarak Göle 247. Piyade Alay Komutanlığı’na götürüldü. Mikail Kırbayır, kardeşi Cemil’i en son 7 Ekim 1980’de ziyaret etmişti. Yüz yüze görüşme imkanı yoktu. Kardeşine askerler aracılığıyla biraz para, birkaç da kıyafet yolladı. Gitmeden eline bir pusula ulaştı. Kardeşi Cemil mesajında, “Ben iyiyim. Merak etmeyin, emanetleri aldım” yazmıştı. Bir gün sonra Kırbayır ailesinin evi basıldı. “Oğlunuz firar etti” dediler. Mikail bey şaşkınlık içinde babasına, “Cemil’in pusulası cebimde, Cemil sağdır. Bu bir senaryodur bana göre” dedi.
‘Beraat etti’
Bu bir senaryoydu ve daha yeni yazılmaya başlanmıştı. Anne Berfo Kırbayır, akıbeti meçhul oğlunu bulmaya o gün ant içti. Aile, firar olayı hakkında açılan soruşturmanın sonucunu beklerken, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’ne bilgi ve belge toplamak için yapılan başvuruya, “Böyle bir firar olayı hakkında soruşturma olmadığı” cevabı verildi.
Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen yanıtta ise, “Cemil Kırbayır’ın bütün suçlamalardan beraat ettiği ancak hakkında firarla ilgili açılmış hiçbir soruşturma olmadığı” yazılıydı.
Avukat Eren Keskin’in anlatımıyla, mahkeme dosyalarında normalde firari sanık diye geçmesi gerekirken hiçbir şekilde böyle bir ifade kullanılmamıştı. Yani en yalın şekliyle, Kırbayır ailesine yıllarca “yalan söylendiği” ortaya çıkmıştı.
‘Hakkını helal et’
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi’nin gözaltında kayıp edilen kişilerin aileleri adına 19 Mart 2012’de iletilen yazılı görüşme talebini sözlü olarak “iş yoğunluğu nedeniyle” gerçekleştiremeyeceğini bildirdi. Talepte bulunan anneler arasında Berfo Ana da vardı.
Evinin kapısını gözlediği 33 yıl boyunca çaldığı bir devlet kapısı daha yüzüne kapanmıştı. Bir süre sonra geçirdiği ameliyatın ardından yatalak oldu. Midesinin üçte ikisi alındı.
Kendisini son görüşümde herkes gibi elini öpüp dizinin dibine çökmüştüm. Sayıklar gibi, “Hakkını helal et kızım” demişti defalarca. O, bizlere hakkını helal etti mi etmedi bilinmez. Ancak oğlunu gözaltında kaybedenlere sormak lazım: Siz Berfo Ana’ya hakkınızı helal ettiniz mi?