Gündem45-50 derecelik açıyla atılmalı!

45-50 derecelik açıyla atılmalı!

17.07.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

AİHM, göstericilerin biber gazı kapsülleriyle yakın mesafeden ve doğrudan hedef alınmasına dikkat çekti. Mahkeme, polisin biber gazı kapsüllerini, eğik atış (45-50 derecelik açı) yaparak kullanması gerektiğine hükmetti

45-50 derecelik açıyla atılmalı

Diyarbakır’da 2006’da çıkan çıkan ve 10 kişinin ölümü ile sonuçlanan olaylarda polisin attığı gaz fişeğinin yüzüne isabet etmesi sonucu 13 yaşındaki Abdullah Yaşa yaralandı. İç hukuk yollarının tükenmesi nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınan dava sonuçlandı. AİHM, polisin toplumsal olaylarda biber gazı kullanımıyla ilgili Türk yasal mevzuatının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle (AİHS) uyumlu olmadığına hükmederek, Türkiye’yi 20 bin euro cezaya çarptırdı.
Kararda, göstericilerin biber gazı kapsülleriyle yakın mesafaden ve doğrudan hedef alınmasının, “Ölümcül vakalara veya ciddi yaralanmalara yol açabileceği için, uygun bir polis davranışı olmadığı” belirtildi. Polisin biber gazı kapsüllerini, “eğik atış” (45-50 derecelik açı) yaparak kullanması gerektiğine hükmeden mahkeme, olayın meydana geldiği tarihte polisin biber gazı kullanımına ilişkin Türk yasal mevzuatının, “şahısların fiziksel bütünlüklerinin korunması için Avrupa’nın çağdaş demokrasilerinden beklenen düzeyde güvence sağlamadığı ve barışçıl olmayan bir gösterinin dağıtılması için aranan hedefe orantılı yanıt oluşturmadığı” sonucuna vardı. Bu tespitten yola çıkan AİHM, biber gazının bu şekilde kullanılmasıyla AİHS’nin kötü ve insanlık dışı muameleyle mücadeleyi kapsayan 3. maddesinin Ankara tarafından ihlal edildiğine hükmetti. Karar, Gezi Parkı protestoları sırasında yüzüne ve vücuduna gaz fişeği isabet edenler açısından da emsal oluşturabilecek.

‘Mevzuatı gözden geçir’
AİHM, Türkiye’nin, güvenlik güçlerinin biber gazı kullanmalarının, “polise saldıran ve yasadışı gösteri yapan bir grubun dağıtılması için orantılı” olduğu savunmasını kabul etmeyerek, Türk hükümetinden yasal mevzuatını gözden geçirmesini de talep etti. AİHM, ölme ve yaralanma riskini asgariye indirmek amacıyla Türk yasal mevzuatının kapsamlı biçimde gözden geçirilmesini istedi.

‘Ölmeyenler cezaevinde’
Yaşa ailesinin avukatı Reyhan Yalçındağ, “28 Mart 2006 olayları” diye tabir edilen olaylar silsilesinin, herkesin hafızasında yerini korumakta olduğunu belirterek, “7’si çocuk toplam 10 kişinin polislerce öldürülmelerinin ve de yüzlercesinin de yaralanmasının üzerinden tam 7 yıl geçti. Savcılıklara yapılan sayısız suç duyurularına ve çok sayıdaki delile rağmen, bugüne kadar kolluk görevlileri hakkında ne idari ne de cezai anlamda verilen tek bir ceza olmadığı gibi; o günlerde tesadüfen hayatta kalan ağır yaralı çocukların çoğu bugün farklı gerekçelerle cezaevlerinde.
Abdullah Yaşa ise geçtiğimiz yıl cezaevlerinde devam eden açlık grevleriyle ilgili toplantı ve gösteri hakkını kullandığı için 4,5 yıl hapis ve de 36 bin TL para cezasına çarptırıldı. Yani yaralanan 13 yaşında bir çocuğa verilen tazminat, aynı çocuğa gösteri özgürlüğünü kullandığı için verilen para cezasıyla pata bir durum yaratmakta. Abdullah halen D Tipi Cezaevi’nde” dedi.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler